Süleyman sen küçük bir çocukken
Ben yoktum hayatta
Onun için bilemem ne kadar sevimliydin
Sadece seni kana kana su içerken
Canlandırabiliyorum bir zeytinin altında
O zamanlar da resmindeki gibi
Bakarmıydın öyle mahzun ve çekingen
..
Elimi
Bir terek gibi
Anlıma koydum
Baktım dünyaya
Yirmi üç yaşıyla
Teni gibi sap sarı
..
Bir şeyler oluyor bizim ahırda,
Anlatayım sana şöyle oturda.
Kör koyun da kafa tutuyor kurda,
Hali çok değişti bizim ahırın.
Kır eşşek kimseye vermez sırayı,
İrtica var diye bastı narayı,
..
‘’bir şeyler olacak yarın’’
akgünler uçup giderken kendinden arın
parmaklarınızı ‘’sayın’’
şiir duygusallığa canlı bir yayın
siyaset sahnesinde geçer konu
ecevit bir bucağın kucağında kastamonu
..
Nereye gidiyoruz bunlar kimin planı
Politika ülkemde olmuş vurgun alanı
Bırakın hortum, terör, yağma, hırsız, talanı
Alevi Sünni Türk Kürt bizi düşman etmeyin
Nasıl bir devlet olduk çeteden geçilmiyor
Kim dost hanginiz düşman inanın seçilmiyor
..
Söz gümüşse sükut altın dediler.
Konuşmayı ayıp saydık yediler.
Biz sustukça hak diyerek yediler.
Söz gümüşse niye ellerim bomboş.
Politika kurulmuş nutuk üstüne.
Siyasiler atar söz söz üstüne.
..
Ne garip ki her fertte, ayrı ayrı kıstas var,
Kimisinde bir mihenk kiminde de kumpas var.
Kimi halka aldanır, felsefeye yönelir,
Kimi hakka ram olmuş, elde dörtlü kıstas var!
Kimi malum kumpasla, kafaları ölçüyor,
Kimi makas düşkünü, sağdan soldan biçiyor.
..
Kırdık geçirdik birbirimizi saygısızlık eyledik
Coştukça tozduk gaza geldik yerle bir eyledik,
Siteydi dernekti derken kalp kırıp halt eyledik
Hepsi boş yalanmış meğer hep emekler heba,
Şikayetim sana elbet dinle beni ey Ali Baba!
..
=HALK OLALIM, MİLLET OLALIM; CUMHURİYETİMİZİN AŞKINA! .=
=Ali Kemal KABCIK ve KOCA MUHASEBE GÜNDEMİ==00.000.022=
=SANAT ve SANATÇI SEVGİSİ, SAYGISI; HALKLA, MİLLETLE! .=
******
=26 Temmuz 2013 Cuma 07:28:28=
..
YÜREK ÖNDE GİDER BENDE
Sesim türkülerle tutuştu,
Kar düşerken anılarımıza
Birden bire uykularımı ayaz aldı,
Sözcükler solarken dudaklarımızda
..
Tarlalarda yitirdim çocukluğumu
Korkularda unutulmuş gençliğim
Tadımlık kalmış sevdalarım
Köy çocuklarının yüreğinden
Koparılmış öğretmenliğim
Yurt dışına sürülmüş divaneyim
Akan zaman içinde
..
Hazır giyim oturmaz,hiçbir zaman adama.
Yoksa? hazırlamaya zaman,hazırıda tad ama.
Hazıra nâzır olup,sonra alışkanlık hâline getirerek,
Başkasının emeğini sâhiplenip,yedirme âdeme.
29 ve 30 ncu cüzler okunmuştur arzederim.
Fişi mâlûm prize takarak,kalbimi şarzederim.
..
Nedir bu her gece her gece şiir yazma mevzusu diyorlar,
Uyumak eldemi bunca acı,dert,kederle; Gerile gerile.
Genç yaşımda beyazlayan saçlarımı tek tek yolmak,
Zoruma gidiyor her gece bu işleri yapmak.
Başımda yeller esiyor püfür püfür serin serin,
Aşkının kalbimde açtığı yara çok derin.
..
Yaşadığım bir vatan var yorulmuş artık
Kan kaybediyor, yarası derin mi derin
Talan edilmiş, hortum'lanmış havalar serin
Türkiye’m böyle olmamalıydı dünyadaki yerin
Atam sana şikayetim var
Senin yarattığın o güzel vatan
..
Kriko kamyon kurum okul lise tiyatro
Bunlar hangi gelişmiş memleketin dilinden
Ne Alman ne İngiliz kullanıyor bunlara
Geçmi&şorn; hep yazımıza Galatalı kıptiden
Tornavida banyo makine otel
..
Bir daha diyorum
Bir daha
Bakmayın sessizliğime
Aldanmayın
Öyle gülüp geçtiğime
Söyle yar nasıl unuturum
..
Elime geçen AKP’ li çakma İzmir adaylarının propaganda kağıdında “Partiye mi İcraate mi Oy Vereceksin” diyor? ! . Bir kere Türkçe’ yi bilmiyor daha bunlar bir de bakanlık falan yapıyorlar; doğru yazılış “icraata mı” olacak.
Seçenekler sıralanmış, Ne istiyoruz diyorlar?
*İstikrar…………..Gördük istikrarı, kim için, ne için; halkın mı, Recep’ le Bilal’ in mi AKP ve yandaşlarının mı, Tarikatların mı? “Her alanda planların yapılabileceği ortam istiyoruz” diyorlar! 9 Yıldır tek başına iktidar olan kendileri değil miydi? Demek ortam bulamamışlar!
*Demokrasi…….Hangi demokrasiden söz ediyorlar anlaşılmıyor? Olmayan “ileri demokrasiden mi”, Orta Çağ demokrasisinden mi? Daha basılmamış kitaba bomba diyen başbakan zihniyetinde demokrasiden mi? Padişahlık demokrasisinden mi?
*Sivil Anayasa..”Herkesin haklarını koruyan, demokratik sivil bir anayasa istiyorlarmış! ” Sivil Darbe Anayasasından söz ediyorlar sanırım! . Ama ne olduğunu bir türlü söylemiyorlar? Ücretsiz öğrenim hakkı isteyen iki çocuk 2 yıla yakın hapis cezası hükmü ile yatıyorlar. Yıllardır içeride yatıyor, “suçum ne diyor” suç yok ortada! İsviçre’ de 8 gizli hesabın var dediği için içeri atılıyor biri. Ayağa kalkmadı diye içeri atılıyor öteki. “Tarikatlar her yanı sardı, Fetullahçılar işgali hüküm sürüyor” dediği için içeri atılıyor beriki….
*Eşitlik…………..”Zümre, etnik kimlik, din-mezhep ve cinsiyet ayrımı gözetilmeksizin Eşit Vatandaşlık Hakkı” istiyorlarmış! Güleyim bari, Allah aşkına bunlar muhalefetteler mi? Bir AKP’ li ile olmayan bir mi? Kürt, Türk, Alevi, Sünni ayırımı yapan; kadını 3 çocuk doğurması gereken kuluçka makinesi gören kim? Sürekli belden aşağı vuruşlarla yatak odalarına kadar girenler, kaset üretenler ve şantaj yapanlar kimler? Sanki hak sahibi olmayanlar kendileri de! İstemekte haklılar, kendileri bunları yok ettiler, muhalefetten istiyorlar gel yap diye.
*AB Üyeliği…….”AB’ ye üyelik ve hak ve özgürlüklerin yaşandığı bir ülke istiyoruz” diyorlar. Haklılar, kendileri istemediler, girmek için uğraşmayı boş verin baltaladılar! Muhalefete uyarı, iktidara geçince ilk işleri AKP’ lilere ”hak ve özgürlük nasıl yaşatılırmış göstersinler!
..
Boyalı ve görsel Basın
Uyku ilaç gibi geldi
Boyalı ve görsel basın
Dövize ibadet etti
Boyalı ve görsel basın
..
Edebiyatla politikanın buluştuğu ülkeye doğru bir gezintiye çıkalım bugün. Şair ve yazarın nerede durduğuna ve durması gerektiğine yakından bakalım. Hatta külleri eşeleyelim biraz…
Geçenlerde bir arkadaşım gençlik yıllarımı hatırlattı. Mektubunda beni kast ederek “Garp Cephesi’nde Yeni Bir Şey Yok” derken değişmediğimi söylemek istiyordu. Yaşayan her canlı gibi ben de değişiyordum elbette. Ancak aslım aynı kalıyordu. Temelim ve kilit taşlarım yerli yerinde durmakla beraber ben değişiyordum. Hepimiz için geçerlidir bu. Bazen iyiye ve güzele doğru değişir, dönüşüme uğrarız. Keşke daha sık değişebilsek! Özümüzü korurken daha hızlı gelişebilsek; içimizdeki “ben”leri çoğaltabilsek… Bir yandan yaşadığımız nesnel dünyadan sağlıklı beslenip, öte yandan onun yapı taşlarına yepyeni tanımlar getirerek, yaşamsal niteliklere azımsanmayacak bir katkıda bulunabilsek ne iyi olurdu…
Bu süreçte, pek çok unsurun yanı sıra okumanın büyük yararı olduğunu düşünüyorum. Özellikle genç yaşta okumaya başlamanın. Okuma alışkanlığı edinmenin ötesinde, okumayla bir derdi olmanın… Yaşamımın rotası böyle çizildiği ve sonra da aynı doğrultuda sürdürdüğüm için konuya bu pencereden bakıyor olabilirim pekâlâ. Yine de soruyorum kendime: Eğer Erich Maria Remarqué ‘ı bundan neredeyse yarım yüzyıl evvel tanımamış olsaydım, “Garp Cephesi” bana bir şey ifade eder miydi? Veya savaşa bakışım nasıl olurdu? Taraf tutar mıydım, suçlar mıydım, suçluluk duygusuna kapılır mıydım? İnsanlık için tahrip gücü fevkalade yüksek olan bu felaketi nasıl değerlendirirdim?
Planlı bir biçimde, hemen her şeyi okuyordum. Bir gün fark ettim ki savaşa ilişkin eserlerin pek çoğunda “taraf tutan-önyargılı” bir bakış açısı vardı. Okumaya başladığımda tarafsızsam bile, kitabı bitirdiğimde bir cephenin fanatik taraftarına dönüşüyordum. Yanlıştı bu! Üstelik de özgür düşünceyi kısıtlayan, yönlendiren bir yanlış… Remarqué ise taraf tutmuyor ve soruna insanoğlunun kalbindeki mercekten bakıyordu. Kimin kazanıp, kimin kaybettiği pek de önemli değildi. Kaybeden daima insandı çünkü. Henüz çok genç sayılabilecek yaştaki bireylerin çocukluklarını, ama aslında masumiyetlerini; yetişkinlerin ise geleceğe dönük umutlarını, düş ve hayallerini yitirişlerini belgeliyordu. Sadece belgelemekle kalmıyor, gelecek kuşaklar için vahşi bir ormanda adeta elleriyle yol açıyordu. Bense sadece okuyarak farkına varıyor, tarihsel gelişmeleri kendimce değerlendiriyor ve düşünüyordum.
..
BURUK BAYRAM
Müslüman bayramları buruk geçiyor nice yıllar. İslam''ın düşmanları son yıllarda Müslümanlara Ramazan''da saldırıyor, bayramı onları zehir ediyor. İslam''ı ve Müslümanları ikinci sınıf insan, hatta insan değil yaratık sayan bir küfür cephesiyle karşı karşıyayız.
Bu anlayış ve zihniyet dünyayı yaşanır olmaktan çıkarmakta, hayatı insanlara zehir etmektedir. Medenileştiğini zanneden bu küfür cephesi ikiyüzlü bir politika izlemekte, çifte standart yapmaktadır.
Amerika Irak''a Ramazan''da saldırmış, Iraklı Müslümanlara dünyayı zehir etmişti. Aynı şekilde İsrail her defasında Filistin''e Ramazan ayında saldırmakta, bayramı onlara zehir etmektedir. Bu zamanlamayı özel olarak yapmakta ve bu eylemiyle Müslümanların inançlarını sarsmayı hedeflemektedir. Burada biz hemen hatırlatalım ki batı Yahudilik ve Hristiyanlık arasında bir konsensüsü sağlamış, ancak İslam''ı bir türlü içine sindirmemektedir.
İslam''ı ve onun peygamberini ilahi öğretiden bir ayrılma olarak görmüş ve göstermek istemiştir Batı. Bu davranışıyla kendi batıl dinlerini ve mensuplarını koruma içgüdüsüyle hareket ettiğini göstermiştir. Yahudiliğin bir ırk dini haline getirilmiş olmasından dolayı onu benimsemekte güçlük çekmemiş ancak kendi öğretisini rafa kaldıran evrensel İslam dinini yok saymayı, yok sayamadığı, yüz yüze geldiği zamanlarda ise yok etmeyi planlamıştır.
..