-*-* Pinokyo'ya Hitâbım...!

I.

Beş, dört, üç, iki bir…………

Günleri saydım boncuk boncuk,
Sabırları çektim tesbih tesbih,

Yılların yorgunluğu üzerimde,
Vuslatı ne çok beklemiştim,
Depremlerden,
..........yangınlardan çıkıp gelirken,
Nice yalnız gecelerde
..........sabrıma sabır eklemiştim,
Ve uçurumlardan itilmişim,
..........sırtımı döndüklerim tarafından,
Hayatın ne anlamı var ki,
.......... “insanlık” inmiyorsa tozlu rafından…

II.

Üstüm başım yırtık pırtık,
Bedenim yıkık şehirler ertesi gibi,
Hatıralarım cebimde paramparça,
Birkaç fotoğraf kalmış maziden,
Kah siyah beyaz
..........kah yarısı yok
....................kah uçları yıpranmış,
..........sanki anıları çekiyor içimden…

Ben kendimi tanımaz olmuşum resimlerde
“Bu gülen adam ben miyim? ” diye
..........soruyorum kendi kendime
..........yüzümde hayıflanan bir ifadeyle...

III.

Sustum sonra, saatlerce
..........bana sorulsa yıllar gibi geldi de…
Ve dedim hayıflanarak kendi kendime
“Geçmiş senden oğlum”…

Vallahi geçmiş benden,
Gökyüzünde dilek tutmalar,
Geleceğe hayaller kurmalar,
Çılgınca sevdalar,
..........dört nala koşulan,
..........nefis dizgininde hülyalar,
..........sabahta soluklanılan geceler,
Vallahi geçmiş benden,

Geçmiş benden,
..........sevmenin de sevilmenin de yaşı…

“Sevmek” labirentlere dökülmüş,
çoğu zaman çıkışı ömre bedel…

Sevmek buysa,
..........benden çoktan geçmiş”…
Yok yok aslında hiç uğramamış bana...

IV.

Heyhat ömrün yarısı mazide gizli,
Diğer yarısı ilm-i İlahi’de mahfî…
Gücüm yok,
..........bilmediğim tuzaklarda
....................çıkmazlarda yol aramaya…

V.

Kararım karar dostlar,
kimse anlatmasın bana “sevgi” yi,
Ben aşkımı bulmuşum,
Yıllardır kuytularda beslediğim,
Üzerine titrediğim,
Gül üstüne gül koklamamış,
Has yüreklerin bildiği o gerçek sevgiye bağlanmışım,
O nadide sevdamla baş başa kalmak istiyorum.

Lütfen bizi yalnız bırakın…

Kimsenin anlayamadığı sevgimiz,
Tomurcuk çiçeklerimiz,
Misk-ü amber misillü kokulu bahçeler,
Yaşanmayı bekleyen hayaller,
Konuşulanlar ve konuşulmamışlar,
Sorulanlar ve sorulmamışlar,
Birbirinde kaybolmayı bekleyen gözler,
Kavuşmayı özlemiş dudaklar,
Şehvetli değil,
..........AŞK dolu günler ve geceler,
....................hatta yıllar bizi bekliyor…

Lütfen bizi yalnız bırakın…

Artık zili de çalmayın,
..........kapının tokmağını da,
Çünkü evde yokuz…

Merakınız varsa paspasın altındaki notu okuyunuz…..

NOT:
..........ballı yılların ucundan
..........birkaç gün yaşamak için,
..........sahte yüreklerin ulaşamadıkları yerlere gidiyoruz,
..........biz birbirimizi biliyoruz,
..........yazık ki siz bilmiyorsunuz,
....................utancı yüzüne vurmuş,
....................kırmızı pinokyolar....

VI.

Unutmadan…!
Yerde beyaz bir tas var
..........sevdamızın renginde,
İçinde aşkımızdan bir avuç bal var,
Siz gönlü fesatlık kokanlar,
Yüzünde tebessüm taşıyan
..........ama içi kokuşanlar,
Gıybet vadilerinde tonlarca çiğ eti
..........çiğnemeden yutanlar,
Başkasının mutluluğuna
..........burnunu sokan pinokyolar,
Alın ve yiyin,
..........belki yürekleriniz gerçek sevginin tadına varır…

Yine de iflah olmaz iseniz,
Sözüm ağır gelecek size ama,
Şükürler olsun ki
..........kötüler için,
..........sizin gibiler için,
..........kalpleri temizleyen “Cehennem” var…

Rabbime havale etmişim sonrasını,
Gıyabımızda konuşulanların
..........hesabını sormasını…………(! ! !)

26.08.04 / Eskişehir