Pinokyo
O bir adamdı,
daha doğrusu bir şekil,
bir gölge,
bir sesin içini doldurmaya çalışan bir varlıktı.
Konuşuyordu,
ama sesinde bir kalp yoktu.
Gülüyordu,
ama gözleri susuyordu.
Ben onun ellerini tuttum,
parmak uçlarına kadar hissizdi.
Ama ben yine de
o soğukluğa üşümek yerine
ısınır gibi yaptım.
Adı Pinokyo değildi elbet,
ama kalbi tahtadandı.
Ve burnu değil,
cümleleri uzuyordu her yalanla.
Ama en çok sustuğu yerlerde
beni yaralıyordu.
“Seviyorum” dedi bir gün,
inanmak istedim.
Çünkü bazen bir kadının
tek eksiği,
inandığı bir yalanın içinde var olmaktır.
Ama sonra fark ettim:
O hâlâ ipleri bağlı bir kuklaydı.
Kendi kararını bile alamıyordu,
kendi kalbini bile taşıyamıyordu.
Sevdiğini sandığı şey,
sadece boşlukla iyi geçinme biçimiydi.
Ben masal sanmıştım,
ama bu
bir sahneydi.
Ve ben her gece o tiyatroda
gerçek sanılan bir gözyaşını oynamışım.
Şimdi anlıyorum:
Kalbi olmayan biri sevemez.
Sadece
seviyor gibi yapar.
Ve ben,
“gibi”lere kurban edilmiş bir “gerçek”mişim
Kayıt Tarihi : 8.8.2025 14:57:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!