Pervasız Yaşamı Zorluyorum 1.

Mustafa Yılmaz 4
765

ŞİİR


17

TAKİPÇİ

Pervasız Yaşamı Zorluyorum 1.

O doğrulardaydı ve orada kaldı…
Oralarda kalanları düşündü, yani doğru hareket eden insanları…
Ne kadar çok uğraş vermişti yıllar yıllar boyu doğruda kalıp, yanlışta dolanmamak için…
Düşler görmüştü hayâller kurmuştu, haklılığını önce kendine, sonra da sevdiğine kabul ettirecek ve ispat edecekti…

Verdiği sözler vardı doğrularda olup değer verdiğinden, değer görecekti…
Dilinden dökülen bir cümle ile bütün bedeni kasıldı… Dimdik ve pürüzsüz bakışlarla inatla, “okumadın daha sana yazdıklarımı “ dedi…
“Okumadın…
Okuyamazsın…
Ve de okuyamayacaksın… Biliyorum” dedi… “Sana yazdığım son cümleyi, okumadın…”
Göğsünde bir şarapnel yarası varmış gibi sızladı içi…
“Evet senin için çok yazılar yazıldı… Çok içli cümlelerle sevgiler anlatıldı ve en duygusal cümlelerle sevgiler tarif edildi sana ama kimse sana “ seni o ilk halinle sevdim ve kollarında ölmek isterim “ demedi belki de… Kimse…
Bu parçalanmış sevgilerin son cümlesiydi…
Ama
son cümlenin de bir son kelimesi vardı… Ve bu kelime (isterim) kelimesiydi…
Oysa ne kadar çok cümleye takılmıştı, bu kelimeyle, “seni ne kadar çok seviyorum bilmeni isterim” olmuştu parçalanmamış sevgiye başlarken, bütünleştirirken…
Ve yola düşerken…
Oysa daha okumadın son cümlemi… Umarım unutmadın ilk cümlelerimden birini…
“Şartlar ne olursa olsun, hangi zamanın yağmurunda ıslanırsak ıslanalım, ellerimiz çözülmeyecek” dediğimiz günler vardı…

Oysa bu kopuşlardan sonra dönüşler hiç olmazdı… Oysa bu gidişlerden sonra hiç dönüş olamazdı
Oysa bu sevmelerin üstüne hiç unutmalar olamazdı… Bu bir kargaşaydı, bu bir beyin zıplatılmasıydı…

Bilmiyorsun daha son cümlemi…

“Sevmelerin bedeli ölmeler kadar kolay değildi…”

Ben seni sevdim demenin bir bedeli vardı… İşte bu cümlenin de anlamını bilemedin…
Ve ben bu cümleyi söylerken sen ucuz bedellere yöneldin…

Biz hiç terk edilecek ruhlar taşımadık…
Ve hep, bizi aşan her şeyin altında kaldık… Ezildik, ezdik kendimizi ama ezmedik birbirimizi…

Terk edilmiş sevdaların bedeli yüreklerle ödenirdi…

Hani bir resim çekmek istersin, hani O çektiğin kareye bakarken donuklaşırsın, hani o kareyle vurursun kendine kendine…
Düşmezsin, inadına vurursun tekrar, tekrar vurursun… Gene de düşürmezsin gözlerinden O kareyi, binlerce cümleyle hatırlarsın, söylersin kendi kendine mırıldanarak, yazarsın O kareyi tekrar tekrar…
Bakarsın geçmişteki nefesinin izlerine… Camlarda gölgelerini ararsın, koyulaşmış gölgeli camlarda kendine bakarsın…
O yüzünü ararsın, o eski yüzünü bulamazsın… Baş başa kalırsın kaygan bir taşın üstünde O resimle…
Kendinden korkarsın…
Kendi kendinden utanırsın…
Kendi kendine kızarsın ve…

Utangaç bakışların altında hissedersin kendini… Sessizce gülmek istersin o yükün altında…

Oysa bir şarkının son cümlesinin son kelimesindedir her şeyin tek kelimelik anlatım anlamı…

Parmak uçlarıyla dokunmaya sakındığın saçların, göz uçları ile bakmalara haram düştüğü anlar vardır O cümlenin son kelimesinde…
Bir bekleyişin kahredici bedeli yapışmıştır sırtına…

Uzun bir hikâye bu aşk… Uzun bir öykü sadece, başı belli, ne ortası ve de nereye kadar uzayacağı belli…
Sadece ödenen bedellerle titreyen dizler bir türlü yere düşmüyordu…

Gölgelere basmak gibi bir an zamanının tam orta yeriydi…
Kahredici düşüncelerin en ağır köşesiydi bu üçgenin…
Sen, ben ve kurguların…

Her şeyi kendin için yaptın…
Her şeyi kendin için aldın…
Önce sevdirdin, sonra sevdim dedin…
Önce her şeyi sevgi adına verdin… Sonra her şeyi sevgi adına aldın… Kural dışılık buydu sevgide…
Seni son cümlenin, son kelimesine götüren kelimeyi “isterdim…” Derken…
Seni seviyorum derken bile alacağın sevgiyi hesapladın… Sevgiyi sevgi ile vurdun… Ama yoruldu sevgi sallanmaktan…
Çünkü aşk kural dışı yaşanamazdı…

Aldıkların verdiklerinden büyük olunca, vazgeçilmez sevdalara dönüştü sevgin…

Unutulmaz sevgiler vardı… Orada bıraktın sevgiyi…

Ama unuttun…
Terk edilmiş sevdalar bir yerde ter döktürürdü insana…

Önce yürekleri yaktın…
Sonra terklerle şehirleri yaktın…
Geriye sahipsiz bir sevgi bırakacağını sandın ki yanıldın…

Başıboş sevdalardaydı ömrümün yalpalayarak geçmeleri…

Bir tek cümleyi unuttun…

Ben sensiz de yaşayabilmek isterdim…

Sana söyleyeceğim son cümlenin son harfine takılıyor düşüncelerim…
Yorgun düşlerin, yorgun düşüncelerde sallanması bu…
Zorluyorum bana ait her şeyi, senden ayrıştırmak için…
Anılara kızamıyorum… Geçmişin saygısı yük omuzlarımda…

Artık yorgun nefeslerdeyim…

Mustafa Yılmaz 4
Kayıt Tarihi : 26.5.2010 12:55:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Yusuf Değirmenci
    Yusuf Değirmenci

    pervazsızca hayat insan atüm zorlukalrı ile yüklenirken birde sevgilinin gidişi sonuda ki hasret yarası yürek parçalrsa kırılan sırça kalbin söyleyecekleri bukadar derin izler bırakacak anlamlı cümlelerin oluturduğu bir şiirn doğmasına sebep olur mustafa bey öylesine derin anlamlar yüklemişsiniz ki mısralara talihine küsmüş amm aumudun ipine sarılımış durumda mücadele eden bir azım ve irede hala direnmekte ve tutunmaya çalışmakta yaşama kutluyorum mısraları biraz daha kısa tutsanız şiir daha anlaşılır olacak bence
    emeğine yüreğine sağlık

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Mustafa Yılmaz 4