Birilerinin şaşırtma isteği var bu günlerde. Bir yol bitimi son kez kararlar verilir. Son kez ellerin dokunuşundaki coşku, bir yemenideki oya kadar yakışan bir hüznü göstermeme çabası, bir avuç içindeki çizgi gibi yaşananlar, emanetlere eklenenler, bir ağır yol ayrımında sakin, dimdik durmaya çabalayan bir ruh. Birkaç yağmur damlası ve sonrası, ters yönlere adımlanan yol…
Bu sevdaya yakışmıyor ayrılık, hakkını helal et değil bu başlangıcın sonu. Unut beni ne güzel bir kelime, unut da nasıl?
Ortalığa dayanaksız salını verilen kelimeler. Nasıllar cevapsız kalır. Hüzün bastırılmalıdır, bu sevdanın en yakışanı bastırılmalı, gözden, gönülden ırak bırakılmalıdır. Sözler tutulmalı, hakikate varmalı, bir bir susulmalıdır gerçekler.
Bu başlangıcın sonu… Yaşanmalı… Gerçekler…
Asırlık çınar ağacı gibi mağrur, bedene açılan onca yaraya, bereye rağmen dimdik ayakta kalmaya ant içmiş çınar kadar ruh terk etse de yaşanmalı…
Vuku bulan hakikat sarmalamalı bedeni, gerçeğe varmalı, susulmalı, susulmalı susamışlığı.
...............................
Merhamet, çoktan raflardan indirilmiş leblebi tozu, terk edeli çok oldu insanlığı. Şimdilerde merhamet aranmıyor sevdada. Bizimse ilk akla gelenimiz. Eski dünyanın yaşayanları merhamet nice bir kelime? Merhamet, şefkat beklemiyor sevgili. Seninse elinde kalan bu eski dünya kırıntılarından başka neyin var yârine verecek.
Gitmeli, mendile hapsedip yağmuru, bu dünya bize çok anlamsız…
De nasıl?
Gitmeli de nasıl?
Yitik zamanın çocuğuyuz. Terklerin sonsuzluğunda geldik dünyaya. Onca terk ediliş ve biz, yürek dayanmıyor artık, yorgunlukların çocuğuyuz.
Çok terk edildik ama terk etmeyi öğrenemedik onca yara berede.
Nasıl nasıl kazanılır o yeti?
Nasıl bırakılır gidilir sevilen?
Nasıl gidilmeli?
Birilerinin şaşırma isteği var bu günlerde…
Kapı çalınsa istiyor.
Hiç beklenmedik anda, sedaya uyansa bu yorgun beden…
Sarf edilen sözler asılı kalmasa havada, sana en yakışan gelse, sevda sözlerine boğsan sevdalını.
Sarmalasan merhametli kollarınla, korusan beden titreten soğuktan…
Ruhun, yüreğin, zeytin karası gözlerine vurulduğun, iki damla gözyaşın geliverse.
Rabbine açıldığın duaların gerçekleşse, görse sende saklı mutluluğu sevdan,
Ömrünü adamışlığını fark etse, fark etse bu eski çağ dinozorunun ebedi sevdasını.
Şaşırma ihtiyacımız var bu günlerde, sanırım şaşırtılma ihtiyacımız var.
Kayıt Tarihi : 31.8.2007 22:40:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Hayrullah Kocasakal](https://www.antoloji.com/i/siir/2007/08/31/pervane-bocegi-susuzlugu-deneme.jpg)
De nasıl?
Gitmeli de nasıl?
Güzel bir çalışmaydı. Tebrikler.
önemli bir konuyu irdeleyen başarılı bir deneme..
tebrik ederim...
Nasıl nasıl kazanılır o yeti?
Nasıl bırakılır gidilir sevilen?
Nasıl gidilmeli?
Tebrikler. Tam puan..
.Pervane Böceği Susuzluğu (Deneme)
Birilerinin şaşırtma isteği var bu günlerde. Bir yol bitimi son kez kararlar verilir. Son kez ellerin dokunuşundaki coşku, bir yemenideki oya kadar yakışan bir hüznü göstermeme çabası, bir avuç içindeki çizgi gibi yaşananlar, emanetlere eklenenler, bir ağır yol ayrımında sakin, dimdik durmaya çabalayan bir ruh. Birkaç yağmur damlası ve sonrası, ters yönlere adımlanan yol…
Bu sevdaya yakışmıyor ayrılık, hakkını helal et değil bu başlangıcın sonu. Unut beni ne güzel bir kelime, unut da nasıl?
Ortalığa dayanaksız salını verilen kelimeler. Nasıllar cevapsız kalır. Hüzün bastırılmalıdır, bu sevdanın en yakışanı bastırılmalı, gözden, gönülden ırak bırakılmalıdır. Sözler tutulmalı, hakikate varmalı, bir bir susulmalıdır gerçekler.
Bu başlangıcın sonu… Yaşanmalı… Gerçekler…
Asırlık çınar ağacı gibi mağrur, bedene açılan onca yaraya, bereye rağmen dimdik ayakta kalmaya ant içmiş çınar kadar ruh terk etse de yaşanmalı…
Vuku bulan hakikat sarmalamalı bedeni, gerçeğe varmalı, susulmalı, susulmalı susamışlığı.
...............................
Merhamet, çoktan raflardan indirilmiş leblebi tozu, terk edeli çok oldu insanlığı. Şimdilerde merhamet aranmıyor sevdada. Bizimse ilk akla gelenimiz. Eski dünyanın yaşayanları merhamet nice bir kelime? Merhamet, şefkat beklemiyor sevgili. Seninse elinde kalan bu eski dünya kırıntılarından başka neyin var yârine verecek.
üstadım ;
kutlarım aşka ve sevdaya dair çalışmanızı...tam puan 100..selam ve saygılarımla...ibrahim yılmaz.
Yaşanmiş yaşanılası bir öykü
Aşkı yaşamayan bunu yazamaz
Diye düşünüyorum çok güzel kaleminize sağlık
Zerrin TAYFUR
TÜM YORUMLAR (16)