Birilerinin şaşırtma isteği var bu günlerde. Bir yol bitimi son kez kararlar verilir. Son kez ellerin dokunuşundaki coşku, bir yemenideki oya kadar yakışan bir hüznü göstermeme çabası, bir avuç içindeki çizgi gibi yaşananlar, emanetlere eklenenler, bir ağır yol ayrımında sakin, dimdik durmaya çabalayan bir ruh. Birkaç yağmur damlası ve sonrası, ters yönlere adımlanan yol…
Bu sevdaya yakışmıyor ayrılık, hakkını helal et değil bu başlangıcın sonu. Unut beni ne güzel bir kelime, unut da nasıl?
Ortalığa dayanaksız salını verilen kelimeler. Nasıllar cevapsız kalır. Hüzün bastırılmalıdır, bu sevdanın en yakışanı bastırılmalı, gözden, gönülden ırak bırakılmalıdır. Sözler tutulmalı, hakikate varmalı, bir bir susulmalıdır gerçekler.
Bu başlangıcın sonu… Yaşanmalı… Gerçekler…
Asırlık çınar ağacı gibi mağrur, bedene açılan onca yaraya, bereye rağmen dimdik ayakta kalmaya ant içmiş çınar kadar ruh terk etse de yaşanmalı…
Vuku bulan hakikat sarmalamalı bedeni, gerçeğe varmalı, susulmalı, susulmalı susamışlığı.
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim