Bu göl kıyısına kilitliyim. Kadife yansımalar, gölgesiz kıvrımlar ve hırçın işaret fişeklerinden geriye kalan son dumanlar. Ölümcül rüzgarlarda içtiğim yangın suları. Bakışlarımda geçmeyen bir yorgunluk. Günler, geceler süzülüp gidiyorlar. Pusuda bekleyen sevimsiz ölüm var, bilgileri ve deneyimleri ezip geçecek. Yaşıyorum. Yaşamak güzel. Hissederek üretmekse keyifli kuşkusuz. Parlak, kırışıksız giysileri oluyor gelen her ziyaretçi gecenin. Beni yeryüzüne karşı, başkalarına karşı daha düşünceli ve dikkatli olmaya zorluyor. Ulaşabildiğim uzak noktalarda, üretebildiğim derin çizimlerde aşkın o tartışılmaz egemenliğini daha yoğun algılamaya başlıyorum. Ödediğim bedeller beni durduramıyor. Bu özelliğimi seviyorum. İç içe bulunmaktan sıkıldığım şeyler var ama ne yapabilirim? Çemberin dışındayken içeriye alınıyorum zaman zaman. Dünyamı savunmam, yeteneklerimi korumam koşuluyla katılıyorum renklerin iddialı toplantılarına. Tarihte yaşam öykülerini incelediğim ünlüler var. İnsan onları okudukça göz kamaştırıcı titreşimler alıyor. Napolyon, Lenin, Atatürk, Hz. Muhammed, Fatih Sultan Mehmet, Camus, Nietsche, Dali gibi seçkin isimler. Özel çizgilerle sarmışlar toplumları. Ürettikleriyle kitlelerin psiko terapisinde çok başarılı olmuşlar. Fakat onlar için özenle hazırladığım sorularımı gözlerinin içine bakarak soramıyorum. ’Efendim bu olaydaki tavır ve müdahalenizin gerçek nedenini vicdanınızla birlikte açıklayabilir misiniz ’diyemiyorum. Ölmüşler. Kitapların dışında bir şeyler olmalı, egemenliklerini, özgün felsefelerini yeterince değerlendirebilmek için. Yalnızca bir cümleleri, yalnızca bir anlık çıkışları: çoğu ülkenin geleceğini yönlendirmiş. Halklar acılar çekmişler. Dünyayı yıllar öncesinden yönetmeye başlayan gizli hükümetler (Londra ’daki, Viyana ’daki, Paris ’teki Localar): sanat, basın, din, politika, spor gibi kitlelerin kritik alanlarına girmişler. Acı olan; devlet adamlarını, oyunlarında satranç taşlarına hükmeder gibi etkilemişler, kendi iradelerini taşıtmışlar hedefleri için. Araştırmalarımda tırmalandım, ağladığım oldu. Dışa bağımlılık, sürüp giden geri kalmışlık. Bilgiden, saygıdan, romantizmden yoksun kaba ilişkiler. Bulanık akıntılar. Görüşmek dileğiyle, iyi çalışmalar. Kendine, ruhuna ve inançlarına iyi bak. Dünyandaki, ufkundaki şeylerin susmasına, soğumasına sakın izin verme. Yaşamak, yaşatmak zorundasın sevdiklerini. Görüşmek, paylaşmak üzere hoşça kal.
Hüseyin EvcilKayıt Tarihi : 11.2.2006 17:47:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!