Pendik’in ufuklarında;
Rüzgâr sensiz eserken…
Gözdağı’nda seyrederdim; mehtabı.
Dalgalar, kayalarla öpüşürken,
Yakamozlarında hissederdim; siluetini.
Sahilinde kuşların kanatlarıyla uçarken;
Geçmişi bulutların üstüne yayar,
Bir başıma çay ile eritirdim zamanı.
Şimdi ey ciğerkuşem!
Seni gördüğüm günden beri,
Pendik başka bir güzel!
Halen tebessümle baktığımız…
“Ali Dayı’nın çay bahçesi “var ya!
Güllerin arkasındaki masada, buluşurduk.
Güneş de bir başka vururdu üstüne!
Hani “Ali Dayı görmesin” diye de…
Gizlenir ve gülerdik ya; İşte orada,
Düğümlenmişti kaderimiz sonsuzluğa!
Sayende nasıl da kapılmışım,
Güzelliğine; Pendik’in.
Vakit gelince…
Ölmek mukadder; bilirim.
Vasiyetim olsun!
Hatıralarımla…
Toprağına gömün; Pendik’in!
Kayıt Tarihi : 13.8.2014 11:57:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Bülent Aydın Nigehban](https://www.antoloji.com/i/siir/2014/08/13/pendik-2.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!