“Kadın annedir, bacıdır, teyze ve haladır, o cana candır, canandır. O sevgili’dir…
Gürültülü bir dünyanın penceresinden şehrimi seyrediyorum. Hâlâ beyaz neçehli annemle, Kars’ımızın gülbengili teyzelerini görüyorum.
Hâlâ serhat şehrimin küçük köprüsünden, her an hasret duyduğum o gurbet trenleri geçiyor”…
Geçen hafta ki 8 mart dünya emekçi kadınlar günü vesilesiyle, ben günün tarihine değinmeden, Anadolu’daki tarih olan ve tarih olacak emeklerden, Kars’ımızın kadınlarından, çocukken bizleri yaşatan annelerimizden bahsetmek istiyorum. Günün yoğunluğunu binbir güç altında tüketen, Doğu Anadolu kadınlarımızdan bahsetmek istiyorum. Eğer devlet, onlara maaş vermeye kalksaydı; hazinede kesinlikle para kalmazdı. İşte burada annelerimizi, teyzelerimizi ya da halalarımızı düşündüğüm vakit, bağrımda bir akis yanar kor gibi, yaşarım onları birer birer.
Bir kız kardan hafif adımlarıyla yürüyüp geçti hayal içinde
Arkadaşlarımı düşündüm, sevgili şeyleri
Sanki her şey bizimle var ve bizimle olacak
Şarkılar çaldı odalarda
Bütün insanları sevmek gerektiğini düşündüm