PAZAR ŞİİRLERİ

PAZAR ŞİİRLERİ

Bayram Eser

“seninle paylaşılan bir pazar ne güzel
her pazar tembellik yapmak için bana gel
*
şiirin arzusu ezbere okunmaktır
sevmek doyumsuz sevgiliye dokunmaktır
*
her balık zokayı yutar görünce yemi
..

Devamını Oku
Ahmet Kemal

01.05.13
Bu gün 1 Mayıs Çarşamba. Yunus biraz iyileşti. Kursa gideriz artık dedik. Sedaş ’tan aradılar bana yeri soruyorlar. Tarif ediyorum ben de oraya gidiyorum. Sonra direkler dikildi diyor karşıdaki ses önceden dilekçen var diyordu direk için. Telleri ne zaman çekersiniz diye soruyorum birkaç günde diyor adam.
Köye varıyorum görüyorum ki tel çekilmiş. Adamın telden haberi yok. Ne biçim özel teşebbüs bu. Devlet teşebbüsü olsa bu kadar kopuk olmaz. Dur tahmin edeyim adamlar asgari ücret çalışıyor ve hiçbir şey umurlarında değil. Bu maşı bana her yerde verirler diyorlar her hal. Annem evde yok. Yeğene gitmiş. Şaşırdım bu yeğen ona nasıl kapılarını açmış. Onda büyük değişiklikler var.
Annemin evindeyiz. Halam amcama gitmiş. Yunus internete girdi. Hava iyi sıcak. Ama ev iyi serince. Camları açtık. Kaplar iyi yıkanamamış. Demek zavallı Halam o haline rağmen kapları yıkamaya çalışmış ama bu kadar yapabilmiş. Hanıma söyledim kapları yıkar mısın diye yapmadı. Bahanesi hazır yıllar önceki bir olayı hatırlatıyor. Yaptık aleyhimizde konuştular diyor yapmayalım da konuşsunlar diyor.
Düşünüyorum da bu jenerasyonun Allah için iş yapmak diye bir meselesi yok. Hep desinler diye. Bu jenerasyon aynı zamanda bencil. Arabayı yanaştır da diyor annenin evinin önüne içinin tozunu alayım makineyle. Şu çelişkiye bak. Kendisi için yaşlıları kullanıyor ama yaşlılar için yapacak bir şeyi yok. Onun ihtiyarlığında da aynı şeyi bulacak.
Adnan aradı köydeyim dedi Yunus’u kursa götüreceğim. Ne zaman çarşıya gelirsin diyor.5 gibi diyorum. Namazı kılıyoruz Yunus’la. Annesi internete giriyor. ‘Rabia’ya söz elbisesi bakıyorum’ diyor.
Biraz da ben gireyim diyorum şiirlerimi yayınlayacağım. ‘Acele et’ diyor Hatun. ’Beş sitede ayrı ayrı yayın yapıyorum ‘diyorum’ vakit alıyor bu’. Abim bahçeye yeni şekil vermiş. Bahçede biraz oturuyoruz. Sümeyye bakıyor camdan. Amcam’ buradaymış ‘diyor. ‘Buradayım ne zamandır’ diyorum ‘sen uyu şimdi mi görüyorsun bizi’. Geliyorum diyor seni istemiyorum diyorum Ali Fazıl uyuyor mu? Yok diyor o halde getir çabuk.
..

Devamını Oku
Bestami Tatar

yarın pazar.
yarın sen yoksun.
şimdi elinde aynalı tarakla oynuyorsun
bir tarafıyla saçını tarıyorsun
öbür tarafıyla yüzüne bakıyorsun
elinde bir kırmızı ruj
pembe gülleri kırmızıya boyuyorsun.
..

Devamını Oku
Adem Kaçar

Ey fâni sevgili!

Öylesine ak ki gönlüme doğru,
Bir sel ol önüne kat gitsin beni;
Bırak sinsi sinsi yapmayı oğru,
Gezdir pazar pazar sat gitsin beni..

..

Devamını Oku
Nilgün Acar

G Ü N L Ü Ğ Ü M D E N – 40
Sevgili Tutku! Seninle bu: 40. Söyleşimiz. Alanyum’da çalışırken, kaçıncı söyleşimizde kaldığımı, tam anımsayamadığım için, soru imi koyarak, yeniden 1’den başlamıştım. Öğrendim ve artık düzgün gideriz.
Günlerdir, çok hastayım. Zaten bu kış, bir türlü tam iyileşemedim. Ama şimdi, ciddi boyutlarda. Ya virüs aldım, ya da deniz kenarında kaldığım o gece üşüttüm. Bu da, bronşitimi-astımımı kötü tetikledi bu kez. Cuma günü, işe gitmeye hazırlanırken. Apar topar hastaneye gittim. Öyle halsizleşmiştim ki. Beni takip eden doktor bile endişelendi. Hiç üşütmeyecek mişim. Eylül ayında, kesin grip aşısı olacakmışım. Kendimi hep koruyacakmışım. On-onbeş gün sonra, kontrola gidecekmişim. Ama sıkışırsan, hemen gel dedi. İlaç yazdı bir sürü. Hemen aldık.
Ben, geçen güz tam aşı olacaktım.Önce aşı bulamadık. Sonra da, şu domuz gribi ve onun aşısının tehlikeli olduğu olayları filan çıktı. Öylece vazgeçtim. Her türlü durumum nedeniyle, risk grubundayım. Aşı olmam gerektiğini, sağlık ocağındaki doktor da söylemişti.
Ağızdan sıkılan bir ilaç var. Ona, neredeyse hiç gerek duymazdım. Ama şimdi, sürekli yanımda taşıyorum. Çünkü, nefes almakta, sık-sık çok zorlanıyorum. Bu, çok kötü. Üzülüyorum, moralim bozuluyor. Sağlıklı kalmak istiyorum. Tüm gücümle, iyileşmeye çalışacağım. Cumaya kadar, işe gitmeyeceğim.
Belki ondan sonra da, orada çalışmam. Çok problem çıkarılıyor. Otobüsün akşamları Pazar günleri olmaması dışında: Başka başka sorunlar çıkarılıyor. Yani, hep olduğu gibi, sana yaşam hakkı yok deniliyor. Şu taksi parası, belimi bükmese, inadına kalırdım sahilde. Ama sanırım, Belediyenin sahilinde çalışmayacağım. Evim uzak. Ve akülü sandalyem, stand masam konusunda, sorunlar çıkıyor. Beni ekarte etmek istiyorlar.
Olsun be, Allah büyük. İlk günü iş bitiminde, Serap hemşireyi gördüm. Konuşurken filan, Oba Belediyesinin daha çok ilgilendiğini, iş imkanının sınırlı olmadığını söyledi. Kafamda, şimşekler çaktı. Ben zaten Obada oturuyorum. Oraya baş vuracağım. Telefon ettiğimde, neler yapmam gerektiği söylendi. Daha standlar da açılmamış. Sanırım yarın Yağmur’la, belgeleri hazırlamaya çalışırız. Obada çalışırsam? Akülü sandalyemle gidip-gelirim. Dünyanın taksi parasını vermem. Hem belki, her gün çalışma izni verirler. Kazancım yanıma kalır, biriktiririm. Bir yıllık kiramı ve Yağmur’un parasını biriktirsem, bayram ederim.
..

Devamını Oku
Abdullah Oral

YAKIŞMAZ



Kavgada yiğit olmalı
Kaçmak yakışmaz insana
Sevdim deyip sevdiğinden
..

Devamını Oku
Seyfi Karaca

Kimsenin özel lutfu mülkü münasebeti muhasebesi mülkiyeti serveti saltanati diktasi dayatmasi düzenegi keyfubuyruguna mal mahal ve yazboz oyuncagi edilmemis olan; Esit Yurttaslik ilkesine dayali Özgür, Özgün, Demokratik, Laik, Sosyal Hak ve HUKUK devletidir TÜRKiYE CUMHURIYETI. Devlet yönetip toplum idare etmekse hicbir eksik gedik kusur ihmal yalan dolan oyun gösteris dalavere lackalik haydutluk hainlik ve ihaneti asla hassas dengesinde tartip tasimayacak olan,aklin sorumlulugun vicdanin paylasimin dayanismanin bilginin ilginin egitimin emegin üretimin kültürün tutarliligin ahlakin inancin deneyimin becerinin birikimin yükümlülük alan kisiyi haddinden fazla özünü ömrünü yormakla mecbur kildigi ciddi bir istir.
Her sakalliyi haci-hoca bilip bellemek var ya aynen o hesap, Laik sosyal HUKUK DEVLETi yerine konmak istenen her yagma-yikim yeltenisi, liyakatsizligiyle kendine devredilmis olan toplumsal güven ve beklentileri hemen ilk firsatta daha cok gerilim siddet sefalet ayrisma kin kir gürültü kavga kargasa vurgun soygun sömürü haram talan yalan yanlislar körükleyip artiran yozlasmisligi üretimsizligi zorbaligi belirsizligi karamsarligi kayitsizligi bencilligi kuskuyu endiseyi korkuyu soyutlasmayi tepkisizligi susmuslugu egitimsizligi ilgisizligi sinmisligi cöküs ve cürüyüsün en yaygin kalici hale gelmesini saglayarak yerlesik yasam bicimine dönüstürür.
Hal böyle olunca, bagimsiz ve kendi dirayet yeterliliginde varolup bilgi akil ahlak onur beceri egitim üretim güvenlik hak hukuk zenginligini tüm toplumuyla danisip paylasan devlet millet olma özgürlük özgünlügüyle kendine cok görülen Türkiye, NATO milatli kendiliginden kusatilmisliga özel modern Mandacilik soygun vurgun sömürgelestirme hayranligina has, en seckin mal mülk servet saltanat düskünlerini sürekli devlet millet idaresinde en üst seviyeden (gerek sag gerek sol gerek muhafazakar gerek mezhep gerek etnik gerek hepsinin karmakarisimiyla mayalayip kimyasallastirilip yogrulmus icattan) varolan tüm kazanilmisliklari degersizlige itibarsizliga haydutluga haramilige haksizliga sefalete paylasimsizliga baskiya dayatmaya haksizliga hukuksuzluga ve bütün kurum birimleri aldatmanin yalanin soygunun zorbaligin liyakatsizligin isgal edip basinabuyruk yönlendirme ve yönetmelere DEVLETSiZLiGi teslim aldigi YERLi ISBIRLIKCi`lik ayarlayip uydurageldi…
Onuki Eylül….üretimine özüne özgürlügüne sorumluluguna onuruna bilincine aklina bellegine sagligina sayginligina ahlakina kültürüne egitimine gecmisine gelecegine ilgisine iletisimine hakkina hukukuna ve tutarliligina tüm toplumsal danisip paylasma ESiT YURTTASLLIK ilkeselligini kasteden TÜRKIYE CUMHURIYETi yagma yikim mütahitliliginin YURO-AMERIKAN ve ISRAiL BOP ön calismasiydi….
Sahipsizligi sokak catismalarini üretimsizligi tepkisizligi sinmisligi ekonomik sosyal siyasi bogulmus bunalmisliklarla en üst seviyelere köpürtüp kiskirtarak huzursuz güvensizligi alabildigine KORKU ve KARANLIKLAR belirsizliginin kontrolüne hakim harabesi konumuyla Oniki Eylül`lendirilen TÜRKIYE, artik hic kendilerii saklamaya ihtiyac duymayacak kadar `bizim oglanlar iyi is becrdi ` dünya capindaki isgal ve tecavüzcülügün yerlisi yabancisina bir zirvelesip hayata iktidar oldugunun soygun sömürülere kusatilmis `serbest Pazar piasasi ` etiketiyle yikim ve yagma mülkü durumuna getirildi.
Cia-Mossad ve diger yandan yedekten Ingiliz Alman Fransiz vesair küresel katillige dünyayi gözleyip dikizleyip karargahlik yapan ajanda…
Ekonomiden teknolojiye teknolojiden sagliga sagliktan iletisime iletisimden kültüre kültürden düsünceye düsünceden ahlaka ahlaktan egitime egitimden özgürlüge özgürlükten güvenlige bütün hayati cekip cevirenleriyle Hak Hukuk devleti özelligini nicedir korkuya karanliga harama vurguna zorbaya diktaya yitirip kaybetmis hayal ve hurafe alip satan servet saltanat düskünlerinin cöreklenip isgal ettigi dipten damardan sülüklenip sizarak Cia Mossad ve diger ingiliz Alman Fransiz vesairler….
..

Devamını Oku
Sedat Kocabey

YIKIN YIKABİLİRSENİZ

Üzerime günahları
Yıkın yıkabilirseniz
Yüreğime silahları
Sıkın sıkabilirseniz

..

Devamını Oku
Bahadır Karaağaçlı

pazar günüydü
dertler günüydü
yeni uyanmıştım uykulardan
sen vardın hep sen

görünce ağlardım
bir gerçeğin sanırdım
..

Devamını Oku
Mert Kıvrım

Bir Pazar Günüydü
Bir pazar günüydü
ayrılık denen karabulutun altında ıslandığım gün,
gözlerin hiç olmadığı kadar ela
bedenin ilk defa bu kadar soğuktu
bir pazar günüydü
yer küre kayıp gidiyordu ayaklarımın altından
..

Devamını Oku
Kamber Bal

Sen her pazar uğrardın ya yanıma
ben her günü pazar sanırım
her bakışında gülerdin ya bana
her güleni seni sanırım

Sen geldiğinde güneş kuşlukta olurdu
Her güneş doğuşunda ben kuşluk vaktini beklerim
..

Devamını Oku
Kemal Gökkaya

Postmodern bir aşkın, ayak seslerini duyar gibiyim.
Karantina altına alınırım birazdan,
ordun, ağır küfürlü acıları dayar coğrafyama,
son dakika nabızlarıyla duyurulurum.
Belkide adım şiirlere sürmanşet olur.
yayımlanmamış cümlelerime el koyulur.
İçimin koalisyonları, dar ağacına götürülür belkide..
..

Devamını Oku
Feriha Ceylan

Dönüşsüz ayrılık....!

Felek nazar mı eyledin bahtıma
Kanat açıp uçamadım tahtıma
Engerekler otağ kurmuş yurduma
Gücümü yetirip baş edemedim

..

Devamını Oku
Mehmet Akif Tiryaki

Tanju Abi İstanbul'a gelmişti Datça'dan,
Çam sakızı neler çıktı bakın torbasından
Üç beş bahçenin mandalinası ile bir ufak portakal,
Portakalı sevsinler bir fındık kadar
İki kilo kadar badem, bahçenin,
Bir şarap şişesinde halis zeytinyağı
Bu da benim bahçenin.
..

Devamını Oku
Mehmet Akif Tiryaki

Yine yağmur çiseliyor İstanbul'a
günün adı pazar ya
yine yağmur çiseliyor İstanbul'a
gözüm güneşi de arıyor denizin yanında

Sabah saatlerinde yollar taşra kasabası
kuşların cik cik sesi
..

Devamını Oku
Tuğrul Pekel

Gidiyorum.
Dönermiyim bilemem
Üç ya da dört günlük,
Bir zamanım var.
Ayrılık zormuş.
Hele dönüşü daha zor.
En olmazıda senden,
..

Devamını Oku
İsmail Çiftci

Ala gözlüm nazlı gülüm
Dön geriye et bir nazar
Al canımı as boynunu
Götür sat sen pazar,pazar

Viran olur sensiz bağım
Sensiz ne ölü ne sağım
..

Devamını Oku
Üzeyir Aydın

Alakabakların hasan geçti sokaktan
Herkes çayları yudumladı bardaktan
Herkesin kulağı delik göz pençerede
Alakabakların hasan girdi berbere de
Karakoç hüseyin yarın Cuma dedi
Bilmeyenler derse bu nerden bildi
Alakabakların hasan berbere girdi
..

Devamını Oku
Mahir Odabaşı

Oh be,
Yarın Pazar, mesai yok
Sabah kafama göre kalkacağım
Sonra hanım, kahvaltıyı hazırlamış olacak
Zeytin, peynir ekmekle bir güzel doyacağım
Biliyorum, bizim uşaklar yine burun kırıştıracak zeytin peynire
Olsun bende bunu bulamayanlar var deyip, bir güzel fırçalayacağım
..

Devamını Oku
Olgun Ekinci

**Bu yazıdaki olaylar ve kişiler gerçektir.


………Sabah ışıltısıyla hayal mi? Acaba diye cıvıltılara koştum pencereye, üçüncü kat balkonunda yemlerini bir gün bile eksik etmediğin serçe ve kumrular bir yandan besleniyor ve sanki yokluğuna ağıt yakıyorlardı ustam…31 Ocak 2015 cumartesi saat: 09 da Adana hava alanına Ulaş’ın bindiği uçak inmiş ‘’valizimi bekliyorum baba’’ mesajına 322 kodlu numaranın araması eklenmiş, dünyamın o an yıkılacağını anlamıştım usta, çünkü bir gün önce yoğun bakımdayken elimi tutup solunum cihazından dolayı konuşamazken diğer elinle üzerini açmaya çalışıp ‘’beni eve götür’’ dediğini anlamış ve ömrüm boyunca hiç bu kadar çaresiz kalmamıştım… Bir insan içinden de ağlarmış ustam, Ulaş valizini alıp çıktığında ‘’sen’’ tesellisi arar gibi ona öyle sarıldım, kokladım, sus pus oldum ama arabaya binince olan olmuş film kopmuştu ustam, hem de bir daha hiç başlamamacasına…


………Evde sensiz 1 Şubat 2015 sabahındaki o kahvaltı, dünyada tatmadığım acıların toplamıydı ‘’ben çamaşır makinesini çalıştırmayı bile bilmem, babanı al gel hastaneden o hasta olmaz’’ diyerek hüngür hüngür ağlayan annemin o hali ben yaşadıkça gözlerimden, usumdan gitmeyecek usta…Annem de sen gibi kolay ağlamazdı ama şimdi yüreği paramparça, Etna ve Vezüv’ün volkanları içinde patlıyor sanki ustam… Orta doğu hastahanesinin 413 odasında bu satırları yazarken anneme bu gece ilaç verilmeyeceğini söyleyen Büşra hemşire ne çok sevindirdi beni bilemezsin ustam, Çünkü sabaha taburcuyuz ve seni yolcu ettikten 6 gün sonra altmış yıllık yoldaşın, benimse ilk aşkım annem acına dayanamadı, hastahaneye yatırdık, Rahime, Selma, Olgun, Şeref seferber durumlar merak etme, huzurla, ışıklar içinde uyu ustam…
..

Devamını Oku