PAZAR ŞİİRLERİ

PAZAR ŞİİRLERİ

Sezai Şengönül

02 Ekim 2011 Pazar Günü (gündüz) 12.00-13.00 saatleri arasında TRT 1de (95.6 Frek. Radyo) yayınlanacak olan Harbiye Sohbetleri isimli Sırrı ERin sunduğu programın bu haftaki konuğu Sezai ŞENGÖNÜL olacaktır.
Konu: Sormak Lazım kitabı, Şiir ve günümüz. Programın tekrarı aynı gece 02-03 saatleri arasında tekrar yayınlanacaktır. Bilgilerinize.
..

Devamını Oku
Ali Rıza Erdoğan

Atlar, arabalar, bayraklar, sancaklar.
Toplar, yeniçeriler ve surlar...
1453 İstanbul’un kuşatması...

Beş yüz elli yıl geçti aradan.
Beş yüz elli yıl
Bizde kuşattık pazar günleri.
..

Devamını Oku
Mehmet Postallı

Bugün günlerden Pazar;
Pazar olsa ne yazar?
Beynimi dişleyen kurt;
Asla yapmıyor Pazar.
Arsızların elinde;
Lekelenir Gülizar.
Yel eser dal kırılır;
..

Devamını Oku
Sema Lale

Çığlığı yazmadık mı
Çok yol var gezmedik mi
Dediler zalimdir pazar
Düzeni bozmadık mı
..

Devamını Oku
Cevdet Solak

Güneşli pazar sokağı ve güneşli gün
Patates, limon ve emek karışımı eller
Aşağı yukarı yürüyen insanlar
Ve aşağı yukarı yürüyen hayat
Bak bu güneşli pazar sokağı gibisi yok
Nasır tutmuş eller burada huzur bulur
Onur burada huzur bulur
..

Devamını Oku
Ayten Çobanoğlu

Güzel bir pazar günü, 23 Nisan öncesi,
Zor arkadaşım zor, imkansız,
Öyle bir pazar günükü, darmadağınım,
Anlayanım, bilenim, yanımda olanım yok,
Onsekizyıl önce dağıttı benim dünyamı,
Dağılan ben miydim dünyammıydı,
Hala yürek acıyor,geçmiş göz önünde,
..

Devamını Oku
Ömer Yazıcı

eyy yüreğim
saçmalama
tamam biliyoz bugün pazar
anladık
pazar olunca çöker içine hüzün
ama
dünden çok acı değil ki bu pazar
..

Devamını Oku
Ahmet Kemal

GÜNLÜK
Bir Pazar günü
Bu ne Pazar Ya Rabbi. Kendini günler öncesinden haber verdi. Hayatımın en muhteşem pazarlarından biri. Oysa ben pazarları hiç sevmem. Pazarlar da beni sevmez bilirim. Ah bu Pazar günü her şeyi altüst etti.
'Geçmiş zaman olur ki hayali cihana değer.''Bu pazarın sırrı burada saklı.
İlim Yayma Cemiyeti. Hayatımda büyük yeri olan bu cemiyet. Yıllar önce Alemdar caddesinde şubesi açılan bu cemiyet. Raif Özman apartmanı…76 _80 arası… ihtilalle noktalanan bir devre. Bu Pazar bana bu devre anılarımı tazeledi ve onun için de dedim; geçmiş zaman olur ki hayali cihana değer.
Ah neydi o günler… Eğitimle ilk kez bu denli haşır haşır neşir olduğum yıllar… Rahmetli Abdurrahman Keskin ve daha niceleri.
Bu cemiyetin şubesinin açılışında kimlerin emeği yoktu ki. Ali Nar, Kemal Unakıtan vb. Aynı binada Akıncılar, MTTB, Fakirlere Yardım derneği. Ve bir yurt. İYC Kocaeli Orta Öğretim yurdu…
..

Devamını Oku
İsa Yazıcı

Bir şeyin
Küçük kısılınmı, parçası.
Bir kaçılın
Bir miktar,
Bir kısınılım,
Bir takınılım.
Aranıla sıra.
..

Devamını Oku
Sinan Oğuzhan

PAZAR AKŞAMLARI

Serinletir meltem gülüşleri,
Alev alev yakar gün boyunca.
Sessiz, sakin sevgi dalgaları,
Hırçınlaşır gün kaybolurken.
Kıstırıverir kuytu köşelerde,
..

Devamını Oku
Mualla Öztürk

yıldızlı bir pazar günüydü hayatımın
belki en çok güldüğüm günüydü.
yıldızlar parmaklarıma sarıldı,
kırmızı kurdela kalbime sımsıkı çakıldı.
kalabalık bir pazar günüydü,
en sevdiğimle sevdiklerim sevindiklerim
elbisem gibi pembeleşti gözbebeklerim
..

Devamını Oku
Fikret Gürsoy

Bugün günlerden, Pazar
Alış verişimi, senden yaparım, Pazar
Bu şiirimi, arkadaşım yazar
Ölünce de, arkandan mezarını kazar

Pazardan alış veriş yapmak, bir mesele
Gel arkamı kesele
..

Devamını Oku
Elif Ayan

Bir pazar sabahiydi
İslahiye'de bir can yaniyordu
Bileklerinden kan akıyordu
Simdi bir pecetede kaldi kan damlalari,
Canima can katan sevdalari.
Özgürlügümün sessiz gümbürtüsü
Cinlatiyordu uzun ovalari...
..

Devamını Oku
Hasan Yellice

Bugün günlerden pazar
Pazar olsa ne yazar

Aynı senaryoyu yazıp çizmediler mi?
Başta "Dünyamı değiştirdin" diyenler
Sonunda "Ayrı dünyaların insanıyız" deyip çekip gitmediler mi?
Zora gelen çekildi..
..

Devamını Oku
Reşat Karabağ

Oy havar havar…
Bugün yine Pazar!
Mevsim yine hazan
Sensiz ve sessiz bir bayram...
Haberini bekliyorum bulutlardan
Elimde sigaram
Ciğerlerime dolar bir acı duman
..

Devamını Oku
Yusuf Tuna

Benim çocukluğumda eski düğünler bir başka olurdu.Köy yerinde düğün var dendi mi? Millet sel gibi akın akın düğünde heleşenlik görmeye koşardı.Dedikoducu karılar laf ebeliği yapmak için dokuz obayı gezer,obadan obaya ulak gibi söz taşırlardı.Mahalledeki kadınlar ile avrat takımı fıstanı giyer,ayağında şal donu ile başında dastar süslenir püslenir sanki görücüye çıkan kızlar gibi düğün yerine varıp otururdu.Gelinlik çağına gelen genç kızlar ile bıllaları da gözlerine sürme çeker,ellerine kına yakıp iki saat ayna karşısında yanaklarına al süreceğiz diye uğraşırken,anaları oradan bağırır; ’’Hadi gız çabuk olun geç kalacağız ‘’demesine kulak asmadan hala süsleneceğiz diye ölür geçerlerdi.Bazısı da anasına kızar; ’’Tamam ana be! Geliyoz işde.Ne çengireyip duryon? ’’diye analarını burunlarlardı.Genellikle ana kız arasında bu geri söylemeler yüzünden hır gür çıkar kavga olurdu.
Yeni yetme deli oğlanların da bıllalarından geri kalan tarafı olmazdı.Onların saçlarını ıslayıp buzağı yalamış gibi yapmaları,dikleşen saçlarını eliyle bastırıp iki saat uğraşmaları insanı çileden çıkarırdı.Onların bu hallerini geriden izlesen güle güle ölür geçerdin.
Orta yaş gurubu erkeklerin süslenip püslenmeleri ise daha başka olurdu.Başlarına bir Beşkazanın yedi köşeli şapkası,ayaklarında çakşır,bellerinde bir şal kuşak,içine Osman Usta kaması sokulur ayaklarında körüklü Söke çizmesi gacırt gacırt yürürken hallerini bir göreceksin gülerken çatlarsın valla.İhtiyar gartalozları hiç sormayın zaten.Onların havası daha başkadır.Başlarında yine Beşkaza şapkası,sırtlarında dolma tüfekleri,bıyıklarının uçlarını çam akmasıyla sivriltip yukarı doğru koç boynuzu gibi burarken, süründükleri kara kedi misi elli metre ilerden siğgin teke gibi kokardı.
Tabi ki bu düğünlerde yapılan süslenme boşuna değildi.Herkes kendini göstermek için çaba sarfeder,evlenecek kız ile oğlanlar düğünde birbirlerini görüp beğenirlerdi.Oğlan anaları da bu düğünlerde oğluna kız beğenir daha sonra istemeye gidilirdi.Eğer söz kesilirse ardından nişan ile düğün yapılır, gençler evlendirilirdi.Kız verilmezse bazen kızı oğlan kaçırır sonra düğün yapardı.Pusat alınır,düğün hazırlıklarına pazartesi başlanır,davullu-zurnalı-delbekli bir hafta düğün olurdu.Cumadan yük verme,cumartesi kız tarafında kına gecesi,erkek tarafında Arap Hasan oyunu oynanır,güreşler yapılırdı.Pazar gelin alma,pazartesi de gezeleme yapılırdı.
Şimdiki düğünler düğün mü? Bir akşam balo yapıp,orkestra eşliğinde dans ederek yapılan düğünün tadı tuzu olmuyor.Eski düğünler balo gibi bir akşam değil bir hafta sürerdi.Gençler atı eşeği çektiği gibi dağa odun etmeye giderlerdi.Kadınlar yufka açar,saç böreği,hamurlu ekmek yapar,yapılan yufkalardan makarna kıyarlardı.Koca karılar ekmek pişireceğiz diye ocakla saç başında ellerinde döndereç domates gibi kızarırlar,yaprak misali gevrerlerdi.Genç kadınlar sabaha kadar donma dökeceğiz,yaprak saracağız diye ölür geçerlerdi.Bir yandan gelenlere sinilerle yemek verilirken,bir yandan da bulaşıklar yıkanır,düğün telaşından bir o yana bir bu yana koşturmaktan insanların tabanı şişerdi.Davul zurna eşliğinde gelen misafirlerin okuları alınır buyur edilip bir yere oturtulup yemek verilirdi.Hele köy ağası gelince göreceksin şamatayı.Ta karşıda iken silahlar atılır.Düğün sahiplerince ağa karşılanır.Baş köşeye oturtulup izzet ikramda bulunulur,gönlü hoş edilmeye çalışılırdı.Davul zurna ve silah sesleri birbirine karışır,davulcular ağadan bahşiş alacağız diye artık çalgı çalarak hünerlerini gösterirdi.
Akşam olunca şenlik şölen başlar,sipsili sazlı oyun havaları,öbür tarafta davul zurna eşliğinde aheste aheste Muğla Zeybeği yada Fethiye Teke zortlatması oyunu oynanırken,koskoca heriflerin oyunlarını seyretmeye doyamazsın vallahi.Meydana kocaman bir ateş yakılır.Burada yapılan güreşler ile oynanan Arap Hasan oyununu seyretmeye cümle alem gelirdi.Bir erkeğin beline yastık bağlayıp takma sakal takılarak bir elbise giydirilir,elinde kül torbası ile konukların üzerine kül seperdi.Bir erkeğe kadın fistanı giydirilip kadın yapılır.Bir kişinin de yüzü yağlı kara ile boyanarak damat yapılır.Arap Hasan bu kızı kaçırmak için uğraşırken, iki kişiden çul örtülerek yapılan deve onlara saldırır,dede de Arap Hasanın gözüne kül atarak kızının kaçırılmasını önlemeye çalışırdı.Sonuçta kızı Arap Hasan kaçırır ve evlenirler.Bu şekilde Arap Hasan oyunları oynanırdı.Bizler de onlara bakacağız diye ağaçlara çıkar tavuklar gibi tüneşirdik.
Kına gecesi; kız evinde yapılır,delbekler eşliğinde söylenen kına türküleri ile oynanır sonra geline kına yakılırdı.Biz de bazen geline bakacağız diye kadınların arasına karışır,koca karılardan değnek yememek için anamızın eteğine dolanır,gizlice ordan sıvışıp kaçarken bazen çukur düşer sopayı yerdik.Bazen bizi kovalayan karılara kızar taş alama ordan kovalardık.
..

Devamını Oku
Kerem Babacan

Hani bazen insan yerinde duramaz illa birseyler yapacakya buda böyle bir pazar akşam oldu olacak evdeydim dişari çikmadim daha sana yazmiş oldugum bir şiir geldi aklima neden bilmem
Yaza merhaba demedikmi seninle,
yaz geldi şimdi gidiyor
veda edermiyiz yoksa gitsinmi kendi....
ne sen geldin veda etmeye nede yaz gitti aklimda heryer sicak heryer heryer
neden üstünde duruyorum bu kadar halen anlayamadim neden oysa bu kadar tutuklu kalmamaliydim sende biliyormusun sen hariç herkez kiskandi beni.......sevgimden mutlulugumdan herseyi sana saklamiştim sirada bekleyenler vardi... şimdi bunlari kim için yazdigimi bilmiyorum hayatima o kadar çok isimsiz sevda girdiki ben birene isim koysam digeri alinacakti bosver hepsi isimsiz kalsin zaten kimsede bilemez içimde gezen o yaramaz çoçugu birgün günes sadece benim için dogacak efet ben pencerimi açtigimda sevda sarkilari içeri dolacak ama sen halen uyuyor olacaksin dün aksamdan sonra yorgun bedenin halen yatakta.
seni yordum biliyorum...ama sana doyamiyorum dudaklarin saçlarin gözlerin bedenin
..

Devamını Oku
Bayram Eser

“pazar bitmeden ben seninle olmalıyım
sabah gülüysem çiy içinde kalmalıyım
*
haydi bağla atı arabanın önüne
kalbini dinle inan gözün gördüğüne
*
içine hep tereddütler şüpheler düşer
..

Devamını Oku
İsmet Zeren

Sen beni sevseydin eğer; soluksuz kalırdın ismim bir dost meclisinde geçince, yüzün al pembeye dönerdi, adımların karışırdı birbirine. Kalbin yerinden fırlayacakmış gibi atmaya başlar, ayaklarının bağı çözülür, yemeden içmeden kesilir, yığılıp kalırdın bir yerlerde, ismim anons edilince…

Sen beni sevseydin eğer; postacı kapıyı çaldığında elinde ne varsa yere düşerdi, birkaç masa sandalye devirerek koşardın kapıyı açmaya, annenin kızım ne oluyor deyişini duymazdın bile, koridorda karşılaştığın babana tüm vücudunla cepheden toslardın, taarruzun son yüz metresini yaşardın, kapının kolunu arardın da bulmazdın, kapıyı açınca hani nerde yarimin mektubu diye zıp zıp zıplayarak postacının çantasını talan ederdin…

Sen beni sevseydin eğer; buluştuğumuz parka benden önce gelirdin her defasında, beş dakikada bir ben geldim sen nerdesin diye mesajlar atardın telefonuma, parkı dört dönerdin mahpushane voltalarıyla, beni parkın kapısında görünce annenin ağır ol kızım seni hafif kız sanmasın nasihatini unutarak, çılgınca bana doğru koşar, boynuma sarılıp öpücüklere boğardın.

Sen beni sevseydin eğer; bizim şarkımız çaldığında radyoda, kapıyı içerden kilitleyip, zulanda sakladığın sigarandan bir tane tellendirip, yatağına sırt üstü uzanarak kavuşacağımız günün ve anın hayalini yaşardın. Ağlamaktan gözlerin kızarır, odanın penceresinden, hep seni beklediğim sokağınızın köşesine bakardın…
..

Devamını Oku
Zafer Özkay

Bu Pazar yağmur var Karaman’da
Gözlerim dolu dolu oldu seni hatırladım bir anda,
Dost sözü dinler miyim? Bak sende terk ettin sonunda.

Bu Pazar yağmur var Karaman’da
Gözlerimden süzülen birkaç damla yaş,
Her yağmur yağdığında lanet ederim aşkına,
..

Devamını Oku