Paylaşın Gülüşünüzü
Birçoğumuz susuyor, biliyorum.
Kimimiz sadece izliyoruz…
Hayatın içinden geçip giderken,
bir şeyleri içimizde tutuyoruz.
Her gün aynı yollar,
aynı yüzler,
aynı cümleler.
Ve her sabah, aynı iç çekiş.
Rutin deniyor buna…
Ama o rutinin içinde,
büyüyen sessizlikler var.
Kimseye anlatamadığımız şeyler.
Ne arkadaşımıza,
ne ailemize,
ne kendimize…
İçimize atıyoruz.
Küçük bir şey gibi başlıyor belki,
ama bir süre sonra büyüyor o sessizlik.
Bir gölge gibi dolaşıyor peşimizde.
Ben de öyleyim işte.
Birçoğunuz gibiyim.
Ve ben de susuyorum.
Konuşmuyorum.
Çünkü bazen, konuşmak
her şeyi daha karmaşık hale getiriyor.
Bir kelimeyle kırılabiliyor insan.
Bir cümleyle, yıllar bir anda silinebiliyor.
O yüzden ben,
hiçbir şey söylemiyorum.
Bir çizgim var.
Kırmızı bir çizgi.
O çizginin dışına çıkmıyorum.
Ve o çizgiye basılmasın istiyorum.
Çünkü basıldığında…
ben değişiyorum.
Tahammül sınırım kalmıyor.
O an…
ben bile tanıyamıyorum kendimi.
Biliyor musunuz,
insanların en sessiz olanları
en çok şey yaşamış olanlardır.
Ama onlar anlatmaz.
Çünkü anlatmak,
yeniden yaşamak gibidir.
O yüzden…
Susan insanları zorlamayın.
Kime sustuysa, bırakın sussun.
Belki sustuğu şey,
onun tek sığınağıdır.
Çok fazla merak etmeyin,
çok fazla sormayın.
Çünkü bazı cevaplar,
karşınızdakinin canını yakar.
“Neden?” demeyin.
Her nedenin ardında,
bir yara izi vardır.
Bir kabuk…
ve o kabuğun altında
hâlâ kanayan bir geçmiş.
Bırakın insanların geçmişini.
Geçmiş, kimsenin elinden alınmaz.
Ama bugün…
bugün herkesin elinden kayıp gidiyor.
Birini tanımak istiyorsanız,
“seni tanımak istiyorum” demeyin.
Çünkü o cümle,
bir insanda yara açar.
Tanınmak bazen,
soyulmak gibidir.
Kendinden eksilmek gibidir.
Dokunmayın insanların çizgilerine.
Kırmızı çizgiler kutsaldır.
Orası bir anı, bir travma, bir sınırdır.
Anlamak istiyorsanız,
gözlerine bakın.
Sessizliğini dinleyin.
Bir fincan kahve paylaşın.
Bir gülüş paylaşın.
Çünkü gülümsemek,
en sade ama en güçlü dildir.
Ve bazen bir gülüş,
bin kelimeden daha çok şey söyler.
Biliyor musunuz,
insan, gülüşünde gizler bütün yaralarını.
Bir gülüşün ardında,
kaç kırık gece gizlidir,
kim bilir…
Ama yine de,
gülün.
Paylaşın gülüşünüzü.
Çünkü gülüş,
karanlığa karşı verilen küçük bir direniştir.
Her gülüş,
bir “devam ediyorum” demektir.
Her kahkaha,
bir “yenilmedim” çığlığı.
Ve bazen…
sadece bir insanın gülüşü
bir başka insanın umut sebebi olur.
Belki bilmeden,
birinin karanlık gününü aydınlatırsınız.
Bir kelimeyle değil,
bir tebessümle.
Paylaşın gününüzü.
Kahvenizi, sohbetinizi, sessizliğinizi.
Bir anınızı, bir gülüşünüzü.
Çünkü paylaşmak,
tanımaktan daha derindir.
Ve unutmayın…
bazı insanlar susar,
çünkü kimse dinlemediği için değil,
artık anlatmaya değer bulmadığı için.
O yüzden, susan insanlara dokunmayın.
Yanlarında olun.
Ama sessizliklerine saygı duyun.
Birini tanımak istiyorsanız,
onunla konuşmayın —
onunla susun.
Sessizlik bazen iki insan arasındaki
en dürüst konuşmadır.
Ve sonunda,
gülüşünüzü paylaşın.
Çünkü belki o gülüş,
birinin yeniden insanlığa inanma sebebi olur.
Hüseyin Erdinç
Kayıt Tarihi : 13.11.2025 13:59:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.



Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!