şimdi sokaklarda ayak sesleri
bir çıkmaza çağırıyor ayrılık saati
ne çok ölü birikmiş oysa
en çok parmaklarımın ucunda birikmiş kadın figürleri
hepsi kırmızıya boyanmış
ne çok ölüm var namlunun ucunda
en çok etrafa dağılan barut kokusu
oysa..
eli kirli bir maden işçisinin karalarıyla yazılmış olmalıydı
şehrin karanlık gecelerinde gecelik giymiş bir kadın olmalıydı
hiçbir aşkta
hiç bir kitapta
hiçbir filmde olmayan
gül kokulu olmalıydı son mektup
ölümün diplerinde azrail sürüsü
sivri dişli, koca gözlü, korkunç yüzlü
kimi düşman
kimi dost
çiçek ölülerinden mezara tabutlar taşınıyor
çırılçıplak
can sıkıyor artık eski fotoğraf albümleri
yırtıp atılıyor tek tek
şimdi yeni resimler çiziliyor duvarlara
yeni denizler yeni bulvarlar yeni rıhtımlar
kentin bir ucundan bir ucuna giden yeni otobüsler
başka bir nefese karışıyor nefes
başka sözler başka isimler mırıldanıyor dudaklar
masallar anlatıp avutan ,ninniler söyleyip uyutan
belliğin köşelerine yığınlarca anı
düşlerde intihar korkuları
kime satılmış ruh
kim efendi …
kimi zaman
ölüm, mavi boş bir kafestir
arkada uçuşan tüyleriyle mavi bir sonbahar bırakarak uçup giden
beyaz bir günahı aramaktır
kimi zaman
söndürülmüş birkaç sigaradan kalan kül
tedavülden kalkmış birkaç kağıt para
yağmurla ıslanmış bir akşamüstü
kimi zaman
tekrar tekrar küçülüp kaybolan ırakta kızıl bir ufuk
yıkık kentlerde kanatları kırılmış beyaz bir güvercin
parfüm kokulu vazolarda bir kaç sarı papatya
ölüm, ateşle yanıp eriyen koca bir yürektir
kimi zaman
bir kurşun gibi çıplak ,bir harf kadar yapayalnız
aşk oduna düşüp tüten bir aşk pervanesi
kimi zaman
kağıttan daha beyaz yüz rengiyle geçip giden
kızıl entarileriyle geçip giden birkaç kadın
mevsim mevsim gecelere dökülen birkaç şimşek
birkaç yıldırım
redfer
İlyas KaplanKayıt Tarihi : 30.7.2018 19:25:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!