Günler,
Arnavut kaldırımlı yollarda serseri.
Sel almış yolu,
Taş arası kum desenli.
Daracık bayır sokaklar.
Gecede yola sarkan,
Yapraksız ve kuru dallı ağaçlar.
Üşüyor bazen bedenim.
Saçlarım uçuşmamış henüz.
Tükeniyorum sessiz.
Batsın cahil fikirleriniz,
Su dahi içmem elinizden,
Onurumuz kaldı sadece eskilerden.
Açtığınız yaralarıma,
Tütün basmıştım ben.
Hem de, çok öncelerden.
Baktım da!
Bütün sokaklar denize varıyor aniden
Ve içimi acıtıyor
Durmadan kulağıma fısıldayan felek
Deniz kenarı boydan direk,
Işıkları bütün titrek,
Soğuk havada, sessiz mendirek
Tekneler dizi dizi
Işıklı ve kirli pencereleri
Işığın etrafında dostlar,
Gölgeleri ne de heybetli.
İnce ve uzun bardakların,
Kardeşlik için vurulan ahenkli sesleri.
Rakıdır içtikleri
Balıktır her daim mezeleri
Pareli yürekler meskeni
Her dosta açık yürekleri
Kucaklar kocaman sıcak elleri
Çoğumuz yaşamda kıdemli
Bedenlerimiz burada sabit
Yüreklerimizse demir almış, poyraza ait
İçimizden takalar geçmiş bizim,
Allı yeşilli hem de, yıllarca.
Yolumuz sevdamız olmuş
Sevdalımız yolumuza durmuş
Kimi zaman kurban olmuş
Kimi de dudağına bir beddua tutturmuş
Bizde ki de ne umutmuş
Sönmez bir kor olmuş,
Kavrulmuş yıllarca bu yürek
Ahh! hayat buymuş
Kimi kol kola ve korkusuzca yürümekmiş meydanlarda
Kimi, parmaklıklar ardından el sallamakmış yarınlara
Ömrümüzün azı kalmış şimdi bu masa başlarında
Sohbetler kalır mı yarınlara?
Yarınlar umut olur mu insanlığa?
Umutsa yaşam boyu yeşerttiğimiz koynumuzda,
Güzelliklerse suladığımız,
Ve insan gibi yaşayabilmekse sevdamız,
Varsın uçurmasın henüz saçlarımızı rüzgar.
Varsın dar yollarda üzerimize düşsün kara kuru ağaç dalları.
Üşüsün bedenimiz belki de yıllarca.
Solmaz içimizdeki yemyeşil bahar.
Güverte ve küpeştelerde,
Sabah ezanlarında, iskelede
Demli çay bardaklarında ve simidimizde
Balık sandıkları arasında sesimiz,
Hırçın dalgalarda,
Gelinlik gibi ak köpüklerde,
Gecede ve güneşte
Biz.
Biz ki karşılıksız sevgiyi analarımızdan öğrendik
Karadeniz in rüzgarından,
Harran ovasından, tuz gölünden
Egeden
Köylerden,
Ovalardan ve kentlerden geldik
Kardeş bildik
Karış karış öptük toprağımızı
Tohumlarda yeşerdi adımız
Yüce ağaçlarda,
Subaşlarında
Ve Denizlerde yeşerdi.
Yeşerdikçe çoğaldı sesimiz.
Yankılandı yalçın kayalarda soluk soluğa
Depremler yaşadık çokça
Enkaz altında kaldık, yıllarca
Şimdi bu küçük kamarada biz
Bak, özgür bileklerimiz
Sevgi yudumluyoruz bardaklardan
Türküler okuyoruz sana dair
Şiirler söylüyoruz ıslak gözlerimizin içine bakarak
Susuyoruz sonra nefes nefese
Çığlık gibi yükseliyor içimizde sessizlik
Yüksek derinlik
Sabır ve dinginlik
Alnımızda yazımız yazılı
Heybemiz her daim duvarda asılı
Özümüz kardeşlik, sorana
Soluğumuzsa sen kokan bir ses yarına.
Işık ve sevgiyle
15 Temmuz 2010
Hakan Alper KartalKayıt Tarihi : 6.8.2010 00:59:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!