Israrla emdiği sigarasının dumanı henüz içindeyken öksürük tutan, kara kuru illetli bir adam gibi; her tarafından sesler ve dumanlar çıkartarak gelir kara trenler...
Bembeyaz papatya tarlalarının arasından geçerek...
Yahut ekşi suratlı kara kuru adamlar “kara trenler gibi” gelirler insanlar arasından;
Sevdalarıma doğru! ..
§
Sevdalarım nedir mi benim? ..
Benim sevdalarım; el değmemiş ve üzerine ayak basılmamış papatyalardır; gözleri sana benzeyen! .. Ve yaprakları sana benzeyen... Ve boyunları sana benzeyen; incecik! ..
Niye sana benzer ki papatyalar; böyle tiril tiril ve tertemiz oldukları için mi? .. Böyle her biri diğerlerinden farksız ama her biri bir diğerinden daha güzel olduğu için mi? ..
Yoksa, her bir papatyayı mükemmel kılan; dantelsiz, boyasız o sade güzelliğinin idrakinde olması mı?
§
Evet, sen “farksızsın” herkesten; tarlalar dolusu, binlerce papatya arasındaki herhangi bir papatya gibi...
Ama; “benim papatyam” gibi! ..
.....
Zaten sen herkes için özel değilsin ki; benim için özelsin... Hah işte bence sen; bunun için güzelsin! ..
§
Bütün çiçekler, “ne kadar güzel olduklarını” duymak ister habire...
Papatyalara ise bir papatyanın ne güzel olduğunu işitmek yeter! ..
§
Her yanından sesler ve dumanlar çıkartarak gelir kara trenler... Papatya tarlalarının arasından geçerek; sevdalarıma doğru! ..
Sevdalarım ise; el ve ayak değmemiş papatyalardır benim, kara trenlerin aralarından geçtiği...
Sevdalarım; her an ne kadar güzel olduğunu dinleyerek uyumak isteyen çiçeklerin aksine, herhangi bir papatyanın ne güzel olduğunu duymakla yetinen papatyalaradır...
.....
Sevdalarım;
Papatyalara benzeyen, sanadır! ..
Kayıt Tarihi : 4.5.2003 13:31:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!