toprağın çocuğu
pantolonu güneşten
gömleği yağmur
ikisinin gülümseyişinden
bahara oturur....
gözyaşından tapınaksın
uçurtma kırığ bir çocukluğum vardı
sığ darp izleriyle hırpalanmış.
dört nala kaçıyordu umutlar içimden,
kaç kez fıratın debisi yükseldi gözlerimde,
içimdeki son kara parçasıda portakal yüzünde battı.
hurma ağaçları gazze'de
boyunlarını eğdiler paylaşmak için
acını gökyüzünün beyaz gömlekleriyle
koparken bedenin düğmeleri ruhundan.
köklerinden acının rayları geçerken
çölün,rüzgarların kayışı koptu
beni ölüme yazın
portakalları mağaralanmış günlere
zamanın kırıkları arasına,
buluta yazın gecelerimi
mavi denizlerimi.
ölüme yazın düşlerimi
Ayın şavkı vuruyor uykuma,
çeperinde rüyalarımın
kanatları kırılmış kuşlar
berfin
tut yüreğini yüzünde,
tut, kelebeğin kanat çırpışlarını
güneşin evi yüzünde,
sönmesin ateşböcekleri
umud çalılarında,
sorsalardı sana nerde diye göğün anahtarı
fistanındaki yamaları gösterirdin,
ne paralellere göre yerin vardı
Kaç kez öldüm
dudaklarının kapısından
sürgün edilirken öpücüklerim
Hitlerin mezar taşını
Filistinli çocukların cesetlerinden dikin gözyaşlarınızla.
uçurtma göklerinin trafiğini kapatın uçaklarla,
pist yapın geceyi kininize,
yüksek bir duvar örün umut kırıklarından,
doğmasın diye güneş Filistin in hurmalıklarına.
fahişe gömülü sözcüklerin
çıplak bedenli istasyonlarında
mahrem yerlerini örtüler
ona kısaca 'imgeci' diyebiliriz baktığım şiilerinde olabidiğince imge kullanıyor ve bunu güzel yapıyor açıkçası...