Özürlülerdir Aramızda Oldukları ve Olmad ...

Sevinç Kavuk
1200

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Özürlülerdir Aramızda Oldukları ve Olmadıklarıyla…

Konu olarak: ‘’’Bence bu konu yıllardır istismar edildi. Bu konu kişisel hak ve özgürlükler zemininde kendiliğinden ve kalıcı olarak çözülür.

Hiç kimsenin başı açılmaya veya kapanmaya zorlanmamalıdır. Buna kişinin kendisi hür iradesi ile karar verebilmelidir. Kişinin tercihi ne olursa olsun saygılı davranmalıdır. Eğer biz kendimiz saygı görmek istiyorsak önce biz başkasına saygılı davranmalıyız ki, bize de saygılı davranılmasını beklemeye hakkımız olsun.

Cumhuriyetin değerleri ve halkımızın tercihi siyasetin emellerine malzeme edilmemelidir. Gereksiz tartışmalarla vakit kaybedildiği inancını taşıyorum.’’’ Bu metni seçtim.

Bu değerli düşünce metnine saygılar sonsuzluktur diyor ve düşünüyorum:

Konular halkı üzüyor diyerek teselli etmek, halkı aşağılamaktır. Oysa bu millete bu saygının, vakit kaybı olmadığı ile, kayıtsız şartsızlığı istisna kaldırmayacak olan: Milli iradesiyle Yüce Türk Milleti! vasıflarıdır. Halk, topluluklar da diyebilirim, bilgi ve bilinç düzeyinin en yüksek mertebesinin kendisidir o vicdan berraklığında. O halk mertebesi Anayasa’sıdır. Anayasa, uygarlık ocağı, ordusu peygamber ocağıdır. Vatanı, damarında taşıdığı kanını helal edecek en azami bilgilerde önceden donanmaktır. Bu vicdanı taşıyanlara Allah son nefesini şahadetle nurlu nasiplendirsin. Oraya ulaşmak, yetenekli vicdanlar birliği ve bütünlüğünde o yüreği taşıyabilmeye, o aynı saygıya yakışacak yücelik hakkını korumaktır.

Bugün bedenim özürlü, hasta olabilecek, ancak, düşünceye yüceliklerde daha yaşıyor olduğuyla o vicdanı taşıyabilecek varlığına kanıtı da kalacaktır. Düşünmeye km.lerce aşmayı başaracak daha yeterliğidir bu yaşıyor olmak ve bu vicdan değerine de tanınan hakkı. Bu hakkı sorumluluğudur sadece.

Özürlülerdir, Gazilerimiz aramızda olduklarıyla, orası burası kopuk geri dönerken yine sivil hayatımızdaki bağrımıza. Özürlülerdir, Şehitlerimiz aramızda olmadıklarıyla, damarlarındaki kanlarıyla toprağımızı suladıkları, düşüncelerinin yüceliklerine inançlarını uygarlık tohumu olduklarıyla, her karış toprakta ayaklarımızla bastığımız vicdanımızdır yüceltecek değerlerimiz… ve düşünmeye… ve zaman bilinci değeri… geçmiş, şimdi, gelecek yaşamı…

Bu vicdanı bu Yüce Türk Milleti taşıyacaktır! Bu yüce millet olacaktır o bilinç düzeyi! O bilinç değerine taşınacaktır önce insanlığına hak bilgisi… Uygarlığı yaşatan bu millet, karnını doyurmayı bilecektir, varlığı bilince kavuşturulduğu sürece. Hangi tuzakta olsa da, hangi tuzak var olacaksa da, yaşam birliği ve bütünlüğüne, bütün canlı varlık yaşamı için ve yaşamlarını koruyarak, bütün cansız varlıklarla ve varlıklarını korumayı anlayarak tüketim hakkı değeriyle, bilgilendirilecek, yaşam bilinciyle ulus varlığının birliği ve bütünlüğünün o saygı duyumlarına davet edilecekleri ve edecekleridir.

Uygarlık buyur der hep sadece! Buyur!

Bunu mahalle mahalle tartışabilecek yeteneğe beceri kazandırılmasına, ulaştırmaya son soluğumu zevkle feda edeceğim. Gözümü kırpmadan, yüreğim her sert duvara prangalara vurulmak, çakılmak istendikçe, bilinecektir daha tertemiz, daha pırıl pırıl parlayacak hür düşünüleceği! Türkün doğuşudur düşünmek!

Önce düşünür irade, sonra müsterih olur vicdan!

Hiç uygulanmaya şans verilmemiş bir Anayasa, uygarlık ocağı olarak duruyor ve durmalıyken yeniliklerde hep yüceltilmeye değerler aranarak, alel acele kime benzemesi için değişecekmiş diye önce sınırsızca şaşarım yargılamaya, sonra düşünürüm her soluğumda bir daha kurtarışı.

Bir sivil Anayasa diyerek siyasi Anayasa kıyafeti giydireceklerin, o kıyafetleri sadece bedenimize seçtiğimiz güzellikler olduğuyla, beyin kıyafeti de olamayacağına, bir kalıplaşma sanatını düşünerek, kalıp basmacılık olmayacağına, Yüce Millet Aşkı ve yüce millet aşkına bu bilinç varlığına metanetim, düşünceme gem vurulamayacak dedirten olacaktır. Ama zamanlı ve hep zamanlı kalarak, ileriye atama övgüleriyle bir teselli çiçeği demetine teşekkür ediyorum. Hep önceden ve gerekirse sonradan da hiç şaşmadan devam edeceğim, ruhuma sorumluluk vicdanımdır bu irade ve sadece daha kişi olarak. Oysa toplum huzuru için verilecek bu emek daha da metanete yücelen duygular olmayı biliyor ve bilecek ebedi. Uygarlıktır ebedi duygu.
Uygarlık kan isteyecek kadar asil bilginin yüceliğinde adil bir duruş kararına onur tohumu olan vicdan namusu isteyecektir.

İrade, vicdan borcudur,
bütün gücün karanlığındaki berraklığı bulmaya çabadır.

Anayasa, yandaşlık, yalakalık, yozluk, rahatlık, kışkırtıcılık, zorbalık ilişkisi değidir! Oraya basitlik kirleri akıtılmaz! İsraftan kaçınmak vicdanımızda açan bir güldür! Koklamaya değer!

Ekmeğimin kırıntılarını yerden alıp alnıma taşırım, us bilinci davetidir bu, dudaklarıma değdiririm, teşekkür bilincime uyarıdır bu, ağzıma atarken besmele çekerim, yaşayan varlığıma saygı değerimdir bu.

Anayasam vicdan namusumdur! Namus vicdandır! Vicdanım, bilgi emeğine bilinç duruşumdur! İster kendiliğimden bir bilgi emeğine, ister paylaşılan bilgi değerlerinde…

Vatan kutsayışımdır bu bütün sadeliğim! Bu sadeliğimdir, vatan varlığını her doğacaklarla da, birliği ve bütünlüğüne yüceltilecek sağlıklı azmin adı olacak. Sadelik, yücelen sağlıkla bir direniştir! Bir birliğin bütünlüğüne taşınan kirpiklerde taşınan su damlacıklarının kayayı oyacak yumuşaklığıdır bu direniş. ‘Ben kurtulacağım’ emek soysuzluğuna hançer keskinliğinde dikkatliyim, hep ihtar olur göğsüm. Göğsüm gereceğim zırhımdır!

Budur artık gelecek çağımızda açılan savaş! Er gibi meydanda olmaya hazır olacak yüreğim huzur coşmalı göğsümün bu parlayan zırhında. Savaştan dönen namertliği tattırmadı Türk varlığı uygarlığım! Bu düşünürlüğümüz olacak saygı değerlerine suyu damla damla kirpiklerinde gibi taşımaya sabır göğüsleyenler.

‘’’Hiç kimsenin başı açılmaya veya kapanmaya zorlanmamalıdır. Buna kişinin kendisi hür iradesi ile karar verebilmelidir. Kişinin tercihi ne olursa olsun saygılı davranmalıdır. Eğer biz kendimiz saygı görmek istiyorsak önce biz başkasına saygılı davranmalıyız ki, bize de saygılı davranılmasını beklemeye hakkımız olsun.’’’ Metnine teşekkür ediyorum.

Düşüncemi kontrol etmeye, bir kaçınılmazlık gerçeğidir bu ve bu gerçeğim olarak, kendi düşüncelerimi hep sık sık kontrol etme gereğine duyarlık geliştirmeye, bu emek güzelliğinin güzellik varlığıyla dolu dolu değerlerine, yürekten teşekkür ediyorum.
Küresel ısınma vesilesiyle çaba veriliyor, silahlarla savaşın durmasına. Buna ama bu savaşı sundular. Düşünmeye üstünlük savaşı denilecek umarım yakında buna. Öyleyse Türk varlığım buna da hazır olacaktır.

Düşünmeyi konuşabilen de olmaya ilerlemeliyiz. Açılan savaş ne olacaksa da, var olmaktan kaçınamayacağız. Savaşsız bir yaşam diliyorum denilen pankartları hatırlıyorum da, bu nasip olmuyor ama en azından: Silahlarla savaşsız bir yaşam dileğine dönüşebildi. İçimdeki huzurun sesi öyle hissettiriyor ki bana, taa 70'li yıllardan bu yana, nihayet gerçekleşiyor. Bir sevgi gösterisiydi bu kendimce. 70'li yıllardan beri sık sık okuyabiliyordum, bu dilekler için çare arayışında mücadele vermeye çalışanların olduğunu veya hissediyordum bunu, o anlatılmak istenenlerden böyle...

Sevinç Kavuk
Kayıt Tarihi : 26.9.2007 18:51:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Ramazan Sarıkaya
    Ramazan Sarıkaya

    tebrikler...

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Sevinç Kavuk