Dilim,damağım kurumuş yokluğundan,
Gözlerini düşünmek bile yetmiyor..
O bir içim su gözlerin,
Islatmıyor çatlamış dudaklarımı artık..
Her öpüşünde beni,
Aşkının dipsiz kuyusuna düşerdi yüreğim..
Ben bir dağ keçisiyim.
Her zaman yalnız gezerim.
Seni gördüm göreli,
Yaylalara inerim.
Beklerim rüzgarlarını ki,
Kokunu getirsinler diye,
Bana geldiğin o gün hani batmıştı güneş,
Hâlime aldırmadan suya yatmıştı ateş,
Utanıp kızarsa da her akşam batar yine
Boğaz’ ın sularına yüz sürüp yatar yine.
Yıllarca içine ağlamışsın benim gibi,
Arayıp bulamamışsın candan dinleyeni.
Herkesin yükünü kendi canına katmışsın,
Dinlemişsin halini sormayanın derdini.
Bilmez miyim sanıyorsun dost yalnızlığını,
Düştüm peşine sevdanın,ateşi aradım,
Gözlerini buldum da,bir bakışınla yandım.
Yanmakta değilmiş marifet,suymuş vuslatın.
Ateşe verdim gönlümü,suya hasret kaldım.
Her yüze güleni dost bildim,omuzdan tuttum.
'Nerdeydin sen? '..
Bu soruyu her sorduğunda,
Tek bir cevap geliyor aklıma..
'Senin olmadığın her yerdeydim ben..'..
Oysa bir sebep olmalıydı bize..
Doğan günün ilk ışığındasın sen,
Batan güneşin kızıllığındasın..
Dar vakitlerde yaşamaktayım ben,
Odamın ıssız karanlığındasın..
Şairi ağlatan sözlerdesin sen,
Özledim beni..
Öyle çok özledim ki..
Kaybolup gitti aniden...
İçimde bir yerlere mi saklandı,
Yoksa temelli mi terketti,bilmiyorum.
Ama özledim beni...
Gökyüzü üstüme iner bana her baktığında,
Ve her göz kırpışın geceyle gündüz gibidir;
Bir tek gün görmemiş bu karanlık dünyamda.
İşte bu yüzden her kapattığında gözlerini,
İçim burkulur,canım sıkılır,daralırım.
Sonra yeniden açınca gözlerini bana,
Elime tutuşturup ağlayan bir kağıdı,
Ve görmezden gelerek yaktığım son ağıdı,
Yorulmuş cümleleri devirip öyle gittin,
Virgülleri noktaya çevirip öyle gittin.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!