Türkiye'yi türban krizine sürükleyen türbanlı hanımlar, Demokrasi denen şeyin özgürlük ve hoşgörü ilkelerine bağlılık olduğunu, Türkiye'de kendilerine yapılanların bu ilkelerle örtüşmediğini sürekli tekrarlayıp dururlar.
Batı toplumlarında türban konusunda kedilerine (özellikle ABD yi örnek göstererek) hiçbir baskı da bulunulmadığını ve kedilerini o toplumların bağrına bastığını,höşgörülü davrandığını söylerler. Bunu söylerken Türkiye de özgürlüğün olmadığını özellikle vurgularlar.
Bunları anlatırken batı toplumları için şeriattın bir tehlike teşkil etmediğini göz ardı ederler. Bunu bilinçli bir şekilde yaparlar.Oralarda insanlar ve devlet kılık kıyafete pek aldırmaz, ama özgürlükleri ve demokrasiyi yok etmeye yönelik en ufak harekete de yaşam hakkı tanımazlar.Bu toplumlar türbanın şeriat özlemi anlamına geldiğini pek önemsemezler.
Eğer siz kalkıp da onlara şeriatı anlatacak olursanız, o zaman nasıl bir tepkiyle karşılaşacağınızı anlarsınız.
Ah çekip de arkam sıra ağlar var
Bakarım bakarım sılam görünmez
Aramızda yıkılası dağlar var
Coşkun sular gibi akıp durulma