Solgun yüzüme tebessüm çiziyorum
seninle her konuşmam sonrası...
Sesini atıyorum bir bardak sıcak çaya
Ve yudumluyorum her ayrılık öncesi...
Karın ağrılarıma iyi gelen reçetesin.
Bin yıldız ki keskin bıçak olup ışır yüzüne,
bir gecede ay solup söner bin bedende.
Gece bu keskinse yüreğin kadar,
sen sen ol geceye ve aya söz verme.
Niye dalarsın balıklama,
mesir macunu kazanına?
Sen balık mısın ki,
kazanda yüzmek istersin?
Üstün başın perişan,
Memleket gibiyim
dertli, kızgın,
memleket gibi
yorgun, soluk.
Memleket ki kendim gibi
çaresiz.
Yağmur dindi,
kalabalık alkış ve oyun bitti.
Memur indi omuzlardan,
bir sonraki durak toprak.
Dönerken tekerrür eder yağmur,
ertesi gün artık ıslak.
Doğmuş insan,
kesmişler göbek bağını.
Yürümüş insan,
Takmışlar tasmayı.
11.04.2018
Hışırtılar eşliğinde
okşarken bedenini deniz,
gözlerini kısmadan bak
iki mavinin kesiştiği çizgiye.
Benim için
köpüklerini kucakla denizin
Toprak tozdan, toz topraktan ümitsiz.
Sıkılgan toprak ürkek ellerimde.
Artık utanmıyor ki elbisem,
Toz elbisemin içinde.
Soğuk da olsa tenimin bir rengi vardı.
Toz üstüne uzanıp uyuyuncaya kadar.
Hayat satıyorum beş lira.
İki göz, bir kafa,
binlerce dert tasa,
Satıyorum hepsi beş lira.
Umut alıp, hayal satıyorum,
bedava!
Kim koşar ölüme beş duyusuyla birlikte?
Biz mi akıl yoksunu,
yoksa O’nlar?
Bir yerde bir eksiklik var ama,
Allah’tan ümit kesilmez.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!