ÖzgünTekerlemeler: Ortalık Koksun Diye

Bir varmış, bir yokmuş…
Evvel zaman içinde tavuklar,
Başlarında kırmızı kırmızı kavuklar…
Kalbur saman içinde ne güzelmiş kuluçka,
Bir sağa baka,
Bir sola baka…
Bu arada cinler dururlar mı rahatça yerlerinde,
Koskocaman bir topla ellerinde,
Çıkagelir
Ve top oynarlarmış masalın ta başında,
Terledikçe yatarlarmış eski hamam içinde,
Rahat mı rahat kurna taşında…
Kimi zaman soğan soyarak
Ortalık koksun diye,
Bazen de sarımsak ağacına çivi çakarlarmış,
Asidi aksın diye,
Bu arada bakın hele olana,
Mutfaklar isyan ederlermiş sarımsağa soğana,
Masal arıları girer çıkarlarmış masaldaki kovana.
Bala sözümüz yok da
Olsa yeriz tabii ki,
Babamız, tulumba ustasıymış iyi ki…
Aslında baklava başlar tacıymış tatlılar diyarında,
O baklava ki
Sarayda hünkârlar beğendi ayarında.
Olsa da yesem diye
Ne Antep koydum ne de Kilis,
Kalaycı oldum kalayladım kapları,
Ama baktım ki bu meslek pis iş.
Beğenmezlik ettim ya ekmek yediğim kabı,
Hep kırıldı,
Bakırdan tavaların ne yuvası kaldı,
Ne de sapı.
Dedim ki:
“Müezzin olsam minareye çıkmalı.”
Olmadı.
“Kayyum olsam kandilleri yakmalı.”
Kadı olsam, başka dert:
“Zoraki el hatırı yıkmalı.”
Ya da en iyisi buradan uzaklaşmalı…
Ben bu şekilde işim başımdan aşkın,
Gezerken Kaf dağının ortasında
Bendeniz şaşkın şaşkın…
“Bir varmış, bir yokmuş…” deyiverdi bir geveze,
Allah'ın kulları çokmuş
Bunca kula yetmez tek cezve.
Gidip Yemen’e biraz daha kahve alayım,
Bu arada yaramazlık edeyim,
Yemen padişahının sarayına dalayım,
Tabi saraya kadar dalmışken de
Padişahın dünya güzeli kızına talip olayım,
Sonra mı?
Tekme tokat oradan kovulayım.
Neler gelsin bu arada başıma neler?
Söylesem civcivler yem yapıp yerler.
En iyisi susayım çünkü “Az” demesi sevapmış.
Çok şeyler söylemesi belki de pek günahmış.
Kısaca bir varmış ey ağalar,
Bir de yokmuş buralarda masallar…
***