Özet-5 Şiiri - Mehmet Cıngır

Mehmet Cıngır
1303

ŞİİR


11

TAKİPÇİ

Özet-5

Âlemlere rahmet Hazreti Muhammed Resul,
İnsanlara cennetin yolunu gösteren kul.
O,kara gönülleri aydınlatan bir nurdur,
Kalpleri kirinden arındıran bir yağmurdur.

O,karanlık yolları aydınlatan bir kandil,
Anlatamaz onun vasıflarını hiçbir dil.
Onun nurundandır dünyanın ve melekûtun
Nuru.Kim kurtulmak istiyorsa ona uysun.

Onu yürekten sevmek en büyük saadettir,
Onu yürekten sevmek Allah’a ibadettir.
Sever onu dağlar taşlar ve kırmızı lale,
Gönülden sevenin erer imanı kemale.

Ashab-ı Kiram onu canından çok severdi,
Ebu Bekr onun yolunda tüm malını verdi.
Sevgide birer zirveydi Ömer,Osman,Ali…
Yetişmezdi bu sevgiye kimsenin hayali.

Şüphesiz ki, vareden ebedî ve ezelî,
Elçisi de bütün insanların en güzeli!
Sevmez idi Hazreti Nebî asla yalanı,
O,ahlakça insanların en yüksek olanı…

Herkesin zihninde canlanır idi hayali,
O, konuşunca kısılırdı herkesin dili.
Hadis rivayet eden görmüş gibi olurdu,
Sahabi onu şöyle şöyle yapar bulurdu.

Sahabi, huzurunda sessice otururdu,
Başında kuş uçmayacak şekilde dururdu.
Onu ilk gören onun heybetinden titrerdi,
Onunla sohbet eden onu hemen severdi.

Onun yaratılışı kendisine özeldi,
Ahlakı ve bedeni yüzü gibi güzeldi.
Boyu ne çok kısa ne de aşırı uzundu,
Yüzüne hakim olan tebessüm ve hüzündü.

O sevgililer sevgilisi ne güzel yârdı,
İki omzu arasında nübüvvet mührü vardı.
Onun yanında rüzgâr tatlı tatlı eserdi,
Görenler, elini değil kalbini keserdi.

Yüzünün rengi pembe beyaz, gözleri siyah,
Saçları hafifçe dalgalı ne güzeldi ah!
Kirpiği sık, uzun;omuz başları iriydi,
Kalbi gece ve gündüz uyumaz; hep diriydi.

Güneş ve ay pervanesiydi o güzel yüzün,
Bir nur parlardı yüzünde gece ve gündüzün.
Mübarek yüzleri kırmızı - beyaz bir güldü,
Sesi o kadar güzeldi ki sanki bülbüldü.

Kaşlar hilal;seyrek, inci gibi parlak dişler,
Nur çıkar arasından ve pek mükemmel işler.
Onun mücella çehresi anlatmakla bitmez,
Onu anlatmaya hiç kimsenin gücü yetmez.

Yukarıdan iner gibiydi yolda yürüyüş,
Ayın on dördü gibi nuraniydi görünüş.
Bütün vücudu ileydi sağa sola dönüş,
Rabbim,nasip et bize onu gösteren bir düş!

Amber ve misk gibi kokar ve rengi gül rengi,
Yoktur ne dünyada ne ahrette onun dengi.
Sanki tüm güller kokusunu ondan almıştı,
Hoş kokardı;sanki misk deryasına dalmıştı.

Âlemleri onun nurundan yarattı Rahman,
Onun güzel ahlakı idi mucize Kur’an.
Yetimi o annemiz Hazreti Amine’nin,
Anılırdı halk içinde Muhammed-ül emin.

Âlemlere rahmet olarak gönderildi o,
Dünyaya merhamet olarak gönderildi o.
Savaşlarda silahları zırh, kılıç,yay oktu…
Hiçbir işinde,hiçbir sözünde kusur yoktu.

O yumuşak huylu ve gayet adaletliydi,
Dine dil uzatanlara sert ve şiddetliydi.
Onu rehber olarak gönderdi yüce Allah,
İki cihan güneşi Muhammed Resûlullah.

Geldi yirmi üç senede Kur’an ayet ayet,
Ruhları cezb ederdi,sözü tatlıydı gayet.
Ev işlerinde eşlerine yardım ederdi,
Öte beri almak için pazara giderdi.

Onu gören seve seve müslüman olurdu,
İnsanlar onun yanındayken huzur bulurdu.
Zengin-fakir,büyük-küçük ayırmaz görünce,
Elini uzatır ve selam verirdi önce.

Mütebessimdi;aklı ve zekası pek çoktu,
Yanında köle,bey;siyah beyaz farkı yoktu.
Konuşurken biriyle ayırmazdı gözünü,
O çevirmedikçe çevirmez idi yüzünü.

Bir anda hem arkasını hem önünü görür,
Hasta ziyaret eder,Ölü ardında yürür.
Biner hem deveye,hem eşeğe,hem katıra,
Kimsenin gönlünü kırmaz dokunmaz hatıra.

Zengin,fakir,siyah,beyaz,köle veya beyden,
Hitap etmezdi asla hoşlanmadığı şeyden.
Bir kimse kaçıracak olsa işin tadını,
Uyarırdı o kimseyi vermeden adını.

Resûlullah verdiği hiçbir sözü delmedi,
Ondan daha doğru sözlü hiç kimse gelmedi.
Meydana gelmezdi onda en küçük bir kibir,
Hal ve hatırını sorardı ashabın bir bir.

Verdiği sözden caymaz ve sözünde dururdu,
Kalplere seslenir ve on ikiden vururdu.
O; bir melik,bir şah değil,bir peygamber kuldu,
Elbet bir gün fetholunacak yer İstanbul’du.

Kabrinden ilk kalkacak, ilk şefaatçi odur.
Bir hakikat üstü varsa işte o da budur.
O istemedi hiçbir zaman dünya malını,
Tercih etti dünya malına hurma dalını.

O sevgili,o gül dünyada bir inci idi,
Cömertliğiyle de âlemde birinci idi.
İnlerken insanlık manevi dertlerden zâr zâr,
Şifada onun kadar cömert değildi rüzgâr.

Emrini yapmak için beklerdi bunca aslan,
Güzel huyla oldu binlerce kişi Müslüman.
Hindistan’da adını bir güle yazdı Allah,
Lâ ilâhe illallah Muhammedün resûlullah.

Şefkati,merhameti,sabrı,zühdü…Pek çoktu,
Aşırı yemez,karnı yarı aç yarı toktu.
Kendisini kimseden asla üstün tutmazdı,
Gece namaza kalkar ve bir daha yatmazdı.

Mahluk içinde yaratıldı ilk onun nuru,
O bütün göklerin ve yerin sonsuz gururu…
Gülmesi de yemesi,içmesi kadar azdı,
Allah onun adını Cennet ve Arş’a yazdı.

Allah ile adı nakış nakış örülmüştür,
Allah ile adı bir balıkta görülmüştür.
Adını zikreder daim bir kısım melekler,
Onun hürmetine devreyler bütün felekler,

Gönderildi dünyaya birlikte ruh ve beden,
Çok büyük alametler belirdi o gelmeden.
Dünyaya gelince o,şeytan göğe çıkamaz,
Üç şey sevdirildi:Kadın,güzel koku,namaz…

Düşte görmek gerçek görmek gibidir cismini,
Cehenneme girmez, alırsa mü’min ismini.
Yüce Allah’ı seven resûllullahı sever,
Resûlullah’ı sevenler de Allah’ı sever.

Ashaba düşman olan ona düşmanlık eder,
Sarar onların yüreğini elem ve keder.
Allah yer ve gökte iki yardımcı halkeder,
Bunlar:Cebrail,Mikail;Ebu Bekr ve Ömer.

Mübarek ruhlarını almak için Azrail,
İnsan sûretinde girdi içeri,bunu bil.
Kabrinde bilmediğimiz şekilde diridir,
O da böyle olan peygamberlerden biridir.

Her gün pek çok melek ziyaretine gelirler,
Salevât çekenleri ona haber verirler.
Müslümanlar kabrini ziyarete haizdir,
Kadınlara da uygun kıyafetle caizdir.

Kabrinden ilk önce o resûlullah kalkacak,
Ve mahşer yerine gidecek,altında Burak,
Ve elinde de Liva-ül-hamd denilen bayrak…
Allah resûlüne saygı, sevgi kucak kucak!

Ve mahşerde bu bayrak altında durulacak,
İnsanlar bin sene beklemekten yorulacak.
Resûlullah’ın duası kabul olunacak,
İlk onun ümmetinin hesabı sorulacak…

Tutulacak yol resûlullahın sünnetidir,
Önce Cennet’e girecek onun ümmetidir.
Peygamberin en büyük mucizesidir Kur’an,
Bütün ,şairler kaldı onun nazmına hayran.

Okununca kur’an katar ölü kalplere can,
Dinlemek… Giderir sıkıntıları an be an.
Mukaddes parmak çiziyor göğe doğru bir yay,
Gözlerin önünde ikiye bölünüyor ay…

Nebi bir kaba bismillah deyip bal koyunca,
Ye ye, çoluk çocuk bitmez o ballar doyunca.
Bir âmâ” Ey Resûl açılsın gözüm dua et!”
Dua etti resûl,açıldı gözü nihayet.

Bir gün bir ses, bir çayırda resûlü kuşattı,
Ayakları bağlı bir geyik ona laf attı.
“Söyle avcıya bıraksın beni” dedi geyik.
“Bir yavrum var emzireyim” dedi boynu eğik.

“Resûlullah sözünde durur musun” buyurdu,
Gidip geldi geyik, resûlün önünde durdu.
Geyiğin ayağındaki ip sağlam bir ipti,
Çözdü ipi, geyik şahadet getirip gitti.

Bir gün halife olur isen Ey Muaviye!
İyilik… mükafat eyle,kötülük… affeyle!
Muviye bir Emevi halifesidir ki, ilk,
Yirmi yıl valilik,o kadar da halifelik…

Miraç günü ki, müşrikler Ebubekr’i sardı,
Bak senkinin anlattıklarında neler vardı.
Aşmış zaman ve mekanı,Allah’la buluşmuş,
Arş-ı âlada bire bir Allah’la konuşmuş!

Dedi Ebubekr:o mu etti bunları nakil,
O dediyse gerçektir;çekemez bunu akıl.
Resûlullah bir aileye mensuptur;soylu,
Boyu orta;fakat görünürdü uzun boylu.

Örtülü ise kalp gözü, kapalıysa aklı,
İdrak edemez akl;kalır mucizeler saklı.
Mucizeler ki, anlatmakla,saymakla bitmez;
Bu mucizeleri anlamaya akıl yetmez.

Bu canım sana feda olsun ya Resûlallah!
Şefaat et,affetsin bizi hazreti Allah!
Ya Rabbî ,kurban olayım ben senin yoluna!
Okuyan Fatiha ihsan etsin ben kuluna…

Mehmet Cıngır
Kayıt Tarihi : 9.2.2018 21:56:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Mehmet Cıngır