Özenti hayatlar vitrin evlilikler dedim de,
konuyu biraz açmadan olmaz!
kardeşim ben evimde doğal olmak isterim, rahatlığım için terlik giyerim.
Bir zamanlar, o zamanların gençleri olarak çelik topuk pabuçlar bizler de giydik; giymedik değil.
Biz giydik siz de giyip hastalık sahibi olmayın demek istesem de herkesin arzusu bilir.
Gençtir tabii yerine göre giyecektir, benim sözüm ifrat derecede güzel görüneceğim diye o işkenceye katlananlara...
Giydik de ne oldu bize kırklı ellili yaşlardan sonra bir döndü kü pir döndü romatizmalarla, bel boyun fıtıklarıyla...
Gerçi şimdi de bilgisayar başında geçirdiğimiz uzun saatler, yanlış oturuş, yanlış duruş biçimleri ile başka hastalıkara davetiye çıkarıyoruz.
Mutfakta evde bir yardımcım olsa da yemek yapmayı çok sever, konuklarıma ev halkına, yemeğimi özlemiş olan canlarım evlatlarıma yedirirken büyük bir mutluluk duyarım.
Eh işte öyle ahım şahım yemekler yapamasam da sevgimi mutlaka katarım.
Kahvemi mutfakda içmeyi samimi arkadaşlarımla mutfakda sohbet etmeyi severim
Yatak odamsa rahat olmalı perdeleri kapalı loş odamda yatağım da çok geniş ve rahat olmalı.
Duvarları dinlendirici renklerle her sabah uzun süre havalandırılan odamda geceleri hayallerim anılarımla başbaşa uyumalıyım.
Salonumda ise kitap okur tv izlerken kendimi, bir mobilya mağazasındaymışım gibi huzursuz hissetmemeliyim.
Herkes biribirinden görüp salonu tıka basa mobilyayla dolduruyorar, ne o öyle insana bunaltı gelir.
Az ve özenle seçilmiş eşya insana yararlı amaçları dışında ayrıca rahatlığıyla evimizde olmanın lüksünü de yaşatır.
İşi de temizliği de o nisbette az olur zamandan kazanılır.
Vitrinlerde biblolar biblolar bir sürü ıvır zıvır...
Hediye almak da ayrı bir kültür ve samimiyet istiyor, özellikle yakınlarımıza özel günlerinde ihtiyaçları olanları alsak ya.
Bu hediye konusuna da ayrıca değineceğim.
Yani o süsler o barbi bebeker gibi gelinler vitirinlerdeki süslü yapma bebeklerden nasıl ayrılacak bilemiyorum.
Kadına süs yakışır; ama önce temizlik, sonra da evlatlarımıza, gençlere özenti olmadan, birilerini takit etmeden de şık olunabileceği, çok para harcamadan da huzurlu, zevkli bir yuvanın kurulabilineceği ve de orada mesut, mutlu yaşanabileceğini öğretmeliyiz onları kırmadan aşağılamadan
Kızlarımıza genç bayanlarımıza bir şeyler oldu; (bir kısım gençlerimiz) illa da, zengin koca eskilerde alaylı bir dille söylenen bir deyimle, annesiz koca dumansız paca isterim diye adeta eş avına çıkıyorlar.
Büyük büyük çok büyük şehirlerde ya villa, veya yalı köşk ya da residence olacak.
Vallahi pes
Gel de şimdi özenti yaşamlar vitrin evlilikler deme...
Peki bunlar, bu görüş bu arzular bu yaşam tarzına özenti bütün toplumumuzda yaygın bir görüş mü?
Elbette hayır; ama, özenilen olmazsa olmaz böyle bir hayatın mutlu edeceği sanal, düzeysiz, mesnetsiz bir yaklaşım mı empoze ediliyor gençlere bilemiyorum.
Böylesine gösterişli, ama sıkıntılı bir hayatı sürdürenler; kalbur üstü birkaç zengin aile ve, ya şansı yaver giden; ya da sanatına verdiği değer, hayata asılmasıyla sürekli çalışmasıyla belirli bir yere gelmiş sanatçılardır.
Daha söylenecek çok söz var ama, onları da karşı bir görüşü dinleyerek haklı mıyım haksız mıyım muhasebesi yaparak adil bir yorum yapmak gerekir.
Bu söyledikerim toplumun çok, çok küçük bir kesimine hakim olsa da özenen çok gibime geliyor.
Herkese iyi pazarlar diiyorum.
1/Nisan/2012/Pazar/Ankara
Yüksel Nimet ApelKayıt Tarihi : 1.4.2012 14:55:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)