Gözlerinde yaş, dilinde türkü,
Geceyi yırtardı dikiş tıkırtıların.
“Karadır kaşların ferman yazdırır”
“Asmalardan kol uzatmış dallere”
Ben yorganın içinde hiç uyumazdım anne.
Bak ben...
Ben artık...
Ben senin bildiğin...
Dur yapma!
Hiç, hiç öyle değil,
Hiç sandığın gibi...
En çok güzel havalarda seni yanıma alıyorum.
Ver elini mavi, ver elini yeşil gidiyoruz.
Ağaçların gövdelerine dokunuyorum usulca,
Ellerim senin...
Bir kuş ötüyor tek başına en yüksek dalda aranıyorum,
Kulaklarım senin...
Elin ekmek tutsun hele bir
Seni koluma takıp
Sürüp sürüştürüp
Cümle aleme nispet
Elin ekmek tutar tutmaz
Yemenisi ak
Yüreği kara
Yaşlı dul ana
Oturmuş seccadeye
33 66 99
33 66 99
Yazın sıcak günlerinde
Saçlarımın serin ormanlarına dal
Kışın karlı gecelerinde
Dudaklarımda kal
(1972)
bir kadın oturuyordu belediye parkında
kocaman kara bir tespihin yanında
başını öne eğmiş
burnu avuçlarında
avuçları kan içinde
ağlamıyordu
Kız çocuğunun gözüne kül atacaksın daha büyümeden
Ki gözü açılmasın derdi.
Ve gözünün üstüne indirdi mi yumruğu karısının
Bir şişinir bir kabarır ki kendini o kadar adam hissederdi.
Nerde bir kadın görse
Baldır bacak kalça falan iyice bir anahtar deliklerinden gözetlerdi.
Seninle Rumeli Feneri’ne gidelim, gitmedim hiç.
Göksu’da sandal kiralayıp gezelim bir de.
Sedef adasına da gider miyiz birlikte?
Depremden beri gidemedim korkudan.
Çok severim.
Küçücük, tertemiz, sessiz.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!