Özgürlük sevdasının ateşi
düştü mü bir kere yüreğine insanın
hangi yasa hangi hüküm hangi fetva
hangi kurşun hangi kelepçe hangi zindan
neyler karşısında.
Pankartlar,
pankartların ardında...
bayraklar,
bayrakların altında...
umudu,
umudu haykıran insanlar,
Bir çiçeğin güzelliğini taşıyorsun teninde
kır boyunca uzanan çayır yeşilisin adeta
bir yaz güneşi gibi sımsıcak gülüşün
zaman zaman ise dondurucu bir ayazdır uzaklığın
dağlar kadar nice yüksekliğinde özlemin
uçurumunda dolanıyorum senin
Isırarak dudaklarımı geçiyor geceler
tırnaklarımı geçirircesine suratıma
kanırtarak her defasında yaralarımı
sensizliğin ağırlığında
yalnızlığın o dayanılmaz sızısı içinde.
Uzak yolları yakın eden şeydir sevgi;
tel örgüler,
mani olabilir mi ki buluşmak için?
Bir kuş olur, konarsın gerekirse aşıp.
Ne kadar karanlık olursa olsun zaman,
aydınlık erişir illa ki güne
Neyime aşıksın?
diye sorsan;
uzaklığına aşığım derim,
evet uzaklığına...
Uzaklığıma niye aşık olasın?
Diye sorsan;
Topla gel
hınçlarını
bakışlarını
gelecek aydınlık günlere,
iyi ve güzelliğe ait ne varsa
tüm umutlarını
Her şeyin bir vakti var da
bir şu özlemlerin vakti yok
tutuyor apansızın.
Kanıyoruz azizim
her yanımız yara bere
kan gövdeyi götürür
kara bir is kuşatır etrafımızı.
bedenimiz bölük pörçük
etlerimiz dağılır yollara.
Gökyüzüne doğru kulaç atsam
ulaşır mıyım henüz keşfedilmemiş başka galaksilere?
Bir kuş olup bulutların arasından geçsem
dokunup öpebilir miyim güneşi?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!