Çınar ağaçlarından sessizce hicret eden,
Sonbahar yaprakları savruluyor içimde.
Gideceği o kadar yer duruyorken neden,
Sonbahar yaprakları savruluyor içimde.
Her birisi bir daldan düşmüş pisi pisine,
Yandı durdu hiç kimseye amansız,
Son kusursuz cinayetin kurbanı.
Göçtü gitti bu dünyadan zamansız,
Son kusursuz cinayetin kurbanı.
Çözüm üretmezsin dertler eklersin
Her zaman vermeden alan sevgili.
Seviyorum demez, benden beklersin,
Senin işin gücün talan sevgili.
Endişemiz kalmaz yarından yana,
Hayat türkümüzü, çaldığımızda.
Sanık sandalyesi utançtır cana,
Vicdanla başbaşa kaldığımızda.
Yönetenler halkını anlamaktan çok uzak,
Bu gidiş gidiş değil, söylemedi demeyin.
Bir çoğunun varlığı hakka, hukuka tuzak,
Bu gidiş gidiş değil, söylemedi demeyin.
Gönüllere bin çeşit put diken, puta tapan,
Sözde maneviyatın altın çağı, bu çağdır.
Menfaat pazarında her kutsalını satan,
Sözde maneviyatın altın çağı, bu çağdır.
Ulaşmak için felaha,
Şükredeceğiz Allaha
Hep kıbleye dönüp daha,
Şükredeceğiz Allaha.
Bu şehre, karanlık tül tül inerken,
Sen sırra bürünüp elveda derken,
Şen şakrak edayla çekip giderken,
Belkisiz gülüşün son görüşümdü.
Herkes herkesle kavgalı,
Sürüp gidiyor kargaşa.
Sıradan kimse kalmadı,
Sürüp gidiyor kargaşa.
Negatifsin, olumsuzsun,
Boşa ders almış gibisin.
Belli ki sen ölümsüzsün,
Damızlık kalmış gibisin.
Öngörülü dost nerede?
Merhaba Özcan abi. :) kaleminize hayran kaldığımı belirtmek isterim. Kendinizi tanıttığınız bölümdeki yazıyı da ayrıca çok beğendim.