Mümkün olsaydı konuşmak
Her şeyi var eden yaratanla
Hürmetim arz ederdim önce
Ve yakınırdım hemen peşisıra
"Sabrın ne geniş öyle,
Haklıysan susma
Demir atıp da sessizliğin en derinine
Bir “dilsiz şeytan” da sen olma
Diyor adaletperest yüreğim.
Bir ümitsiz aşk tohumu idim
Olduramazdı cümlesi toprağın, suyun
Bir araya gelselerdi her gün
Kimseler duymadan günün birinde
Düştüm mümbit toprağına
Bazan bir türküdür okursun
Uzaklarda bir dosta dair
Bazan bir şiirdir yazarsın
Ciğerine sılayı çeken şair
Sonra sevdiğine kavuşursun
Gün gelir de bitende hasret
Bir küçük çocuktum, gül bahçende
Hızla akıp geçti o masum yıllar
Gözlerimi açar oldum gençlikte
Baktım annem koca ömür geride.
Büyük pismanliklar yok ardımda
Dün öteki derlerdi sana
Bugün sen diyorsun başkasına
Değişme özelliği gibi çarpmada
Bir şey değişmiyor konumlar dışında.
Aritmetik değildir yaşam
Zalım demeyin Fırat'a
Zalımlar onun kıyısında
(05.05.1999 Suşehri-Koyulhisar yolu 19: 09)
GEÇ DEĞİL
Geç değil hiç bir şey için
Bir lahza da olsa
Ömrün varsa hala
Pişmanlık duyabileceğin.
Önce kanadını kırdılar
Artık uçamazdı
Aldırmadı
Martı
Sonra
Ayağına vurdular
Değiştiriyor yıllar
Herkesi ve her şeyi
Değişiyor zamanla yargılar,
Uğruna savaşılanlar.
“Doğru”lar fısıldanır




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!