Yolcuya yol oldum, dertli güldürdüm
Hep ağlamak düştü payıma benim!
Çile çektim, acıları öldürdüm
Muhannet gelmedi hayıma benim
Gözyaşım sel ettim, başım sal yaptım
Tüm dünyada Analara çağrım var
Analar isterse savaşlar durur
Her gün yüreğimde sızı ağrım var
Babalar isterse savaşlar durur
Barış saatinin zilleri vurur
Her nereye gitsem, benimle gezdi
Ayrılık, Hasretlik, Gurbet Acısı
Benimle okudu, benimle yazdı
Ayrılık, Hasretlik, Gurbet Acısı! ..
Yandı bu yüreğim kavrulmaz oldu
Gün yaşamın düğünü
Kalkın halaya kalkın
Dünyayı sardı ünü
Meşaleleri yakın
Kalkın halaya kalkın
Giyilip elbise gibi atılan
Neden ses çıkarmaz Kadınlarımız? !
Meta gibi elden ele satılan
Neden ses çıkarmaz Kadınlarımız?
Toplumda oturur birer süs gibi
Şahturna, Şiar canımız
Şafak Şirin çift şanımız
Helal olsun al kanımız
Bu dünyada ÜNÜNÜZ var...
Ana baba ünlü ozan
Sevgili Can, Canım, Cananım,
Martıların dama, tilkilerin sahile vurduğu tezatlar dünyasında. Aslanın kediye selam durduğu. Onurun, gururun ve yüreklerin aşındığı; çirkinliklerin güzellikleri gölgelediği
güzel memleketimizde; karanlıkta ejderhaların seğirttiği. Aşınmış değerlerin, kirli
sefahatların Susurluk suyunda bile temizlenemediği bir dünü ve bugünü yaşıyoruz; yaşayamadığımız-parsellenmiş dünyamızda...
Pak sevdamızın ve billur aşkımızın, kirlilikler sarmalının gölgesinde kalmaması için; temiz toplum ve berrak düzene varma yolunda ilerlemek gerek. Çakıl ve çakal taşla
rı döşense de yolumuza; aşabilmek engerekli yolları! Budamalı dalları, kayıkta salları.
GÖZLERİM ENGEL TANIMAZ!
Gözlerimden engelliyim
ÖZLERİM Engel Tanımaz!
Umudun türkü teliyim
SAZLARIM Engel Tanımaz! ...
Her zaman mazlumun yanında olan
Hüseyin, Bedreddin, Yunus, Pir Sultan
İnsan sevgisini canında bulan...
Hüseyin, Bedreddin, Yunus, Pir Sultan
Irk, din, dil ayrımı yapan değiliz
Güneş doğayı ısıtır. Altın başak renginde ışığını yansıtır tüm evrene. Gün vurur tene. Canlı-cansız devinim olur dünya. Toprak ısınır, yer küre canlanır. Yar ısınır; bedeni ve yüregi sarar akşam serinliğinde sıcaklığı...Tene tül değer, cana gül değer. İki bedenin, iki yüreğin çarpması; ki bir ömre değer, cihana bedel olur!
Evet, sevgili dostlar uğruna serler verdiğimiz ‘Sevdamız Güneştir, ay bile selam durur, önünde diz çöker! İnsanı ısıtan canın önünde, alaca karanlıkta ‘tan’ın gününde. Sevdamız bir güneş gibi ısıtıcı, alev misali yakıcıdır. Berrak su misali gönüllere akıcıdır. Çağımızda sadece makinalar robotlaşmadı, pek çok insanım diyenler de robotlaştılar ne yazık ki! Sadece, doğa soğumadı, nicelerinin yürekleri de soğudu. Buz dağı oluştu pek çoklarının gönüllerinde. Hatta, tabiat ana, bari kışın soğuklara bürünür; ama pek çoklarının gözleri ve gönülleri, yaz mevsiminde bile soğuktur ne yazık ki! ...
Bizim sevdamız, sadece kendi bedenimizi ve yüregimizi ısıtmıyor; insanlığı, evreni de ısıtıyor. Can'a can katıyor, karanlık hana tan katıyor. O han ki, taa ezelden ebede sevdalılar, medeniyetler beşiği Anadolum yatıyor koyun koyuna. Evet sevgili canlar, bizim sevdamız Güneş gibidir, karlı dağları eritir, ısıtır gönülleri, yürekleri, uzun menzilli erekleri...
Değerli sanatçı-yazarımız sevgili Ozan Şiar Ağdaşan üstatla yazıp
bestelediğimiz güzelim yapıt, ne güzel de ısıtıyor soğuyan yürekleri, kucaklıyor erekleri...Göz, gönül ve kulak verelim hele, yar -yaran adına, karanlık zulmün inadına!
Sevgili Çınar ağacımız, büyük üstadımız Ozan ŞAH TURNA Hanımefendi,
Siz ki, yıllarca kalıcı yapıtlarınızla, insanlık mücadelesinde ödediğiniz ağır bedellerle ve onurlu kişiliğiniz ve tutarlı çizginizle Kültür, sanat ve edebiyat dünyasının yüz akısınız. Ayrıca, BARIŞ; DOSTLUK ve Hakça bir yaşam ...