Acılarla örülmüş tenin enlemlerimde ozan göğsüm kanıyor,sıcaklığın pansuman olabilirdi; ama ne sıcağın,ne de geliş umudun var.Senden öncedir yüreğim .Senden sonradır canhıraş halim.Hüznün mevsimlerinde devrik meyvelerden beslendim,zayıfladım her şeyine.
Çiğdemlerin efsanesinde peri oldun, canan oldun, beni anan oldun; ama uzak kentlerden yağıyor içime acıların.
Yarını yitiren,yarimi bitiren anların anlatılmazlığındayım.Kaşlarımı yıktı geçti ani kaçışlar.Bir çift sözüm, vardı, söylemedim…Zühre yıldızı gibi yaktın beni,her an yıldız yıldız eriyor gecelerim.Dokunuşlarının hikmetlerinde yorganımdan ders alırım.Yastığının desenindeki yalnız
Pembe çiçeklerle dertleşen bir sevenin yüreğini sormaya gerek var mı ki? Mutlanırım. Umutlarım oğuldar,bir gece kapının zili çalar,bu gelen sen olmalısın.Uzak şehirden geliyorsun, servis seni yeni indirmiş olmalı, bana sürprizin var. Bir hayal arası, arlanmış bir perdenin arasındayım.
-Zil çalışından tanırım seni.Zil çaldı,bekledim, bekledim gelen olmadı.
uyandırdın sessizliğimi aysız gecelerde
yaralı bir deniz gibi hıçkırdığını
bir fanus altında sıkışıp kaldığını..
aşkla kenetlenen kalplerimizin..
me'yus olduğunu,bunaldığını