sınırlarını çizmediğim bir hayatın elinde oyuncak oluyor bedenim
kırıldıkça kırılıyor
öylesi hoyrat ki çocuk
vuruyor yerden yere
görünmüyor hiç içten içe sızan kan
ağlıyor sonra çocuk
Merhametsiz karanlık içindeyim
Ne zaman güneş doğacak bilmiyorum
Mavi denizlere mor dağlara karşı
Bildiğim bir şarki var onu söylüyorum
Bildiğim bir şarki var onu söylüyorum
Devamını Oku
Ne zaman güneş doğacak bilmiyorum
Mavi denizlere mor dağlara karşı
Bildiğim bir şarki var onu söylüyorum
Bildiğim bir şarki var onu söylüyorum
Şiirde bence küçük çocukların elindekilerin tam değerini bilmemesi öne alınmış.Lakin çocuğun eline bir oyuncak daha geçtiğinde eski oyuncağını eline ilk defa aldığı gibi çok seviniyor ama yine bu oyuncağı bir köşeye atacağını yöneltmiş.Çok güzel bir şiir olmuş.Saolun.
Şiirin, ikili anlatımlarla (anlamlarla) zenginleşmiş ve değerine değer katmış bence... Şiirde geçen çocuk - ki o herhangi bir insan ya da hayat ya da ne isterseniz sizi acıtan olabilir - ve elindeki oyuncak ise nedense bana sadece oyuncakmış gibi gelmedi... Oyuncak aslında insanların elindeki yenilenebilir değerlerden bahsetmekte ve tabi ki yenilebilirlik oranı ile birlikte değeri azalan olgular... Belki giden bir sevgili, belki arkadaşlar, belki iş - güç; ama asla ve asla değil zaman... Zaman, şiirde oyuncak değil... Belki de ölüm de değil oyuncak - kaldı ki ölüm de ilgili zamanla -... Yani zamana dayalı bütün olgular haricinde herşey yerleştirilebilir oyuncağın anlamsal boşluğuna... Bu sebeple geniş bir çerçeveyi çizen güzel bir dizeler bütünü...
Ancak Atilla Abi, şiirinde nedense okunuş kolaylığı yakalayamadım, insan okurken hissediyor ki birşeyler eksik dizeler arasında... Belli yerlerde bu birkaç dize ile bozulsa da; şiirin tamamında o bütünlük yakalanmıyor bence...
Ve bence şiirinin temelini seninde belirttiğin gibi uzun dizeler oluşturmakta:
'sınırlarını çizmediğim bir hayatın elinde oyuncak oluyor bedenim'
'terk edilmişliğinin ekşi kokusuna hücum ediyor sinekler'
've çocuğun elinde şimdi yeni bir beden'
İşte bu dizeler gerçekten şiirde göze batan ve anlam yoğunluğunu sırtlayan dizeler... Ancak elbette bunlar göze çarpsa da bunların göze çarpmasına sebep dizeler var arkasında veya önünde... Bunlar öne çıkanlar ama bunları destekleyen dizeler de arkaplandaki başrolleri oynuyorlar bence...
Birlikte bakalım isterseniz:
'sınırlarını çizmediğim bir hayatın elinde oyuncak oluyor bedenim
kırıldıkça kırılıyor
öylesi hoyrat ki çocuk
vuruyor yerden yere
görünmüyor hiç içten içe sızan kan'
İlk dizeyi okuyunca ardından gelen dizeler onu tamamlayan ve tabiri caizse o dizeye can verenler oluyor... Elbet bedenim hayatın elinde bir oyuncak misali; ancak kırıldıkça kırılıyor bedenim ve bunları yapan ise kırdığının farkında olmayan hayat - ve hayat tabi ki çocuk... Kırıyor, yaralıyor ve farkında değil...
'...darmadağın oyuncak artık gidiyor çöpe
terk edilmişliğinin ekşi kokusuna hücum ediyor sinekler
çürüyor kimsesizliğinde
pisliğine bulanmış'
Bu bölümde ise terk edilmişlik sarmakta ruhu... Darmadağın ve bi'tap. Bir kokuşmuşluk çağırmakta sinekleri cansız bedenime...
've çocuğun elinde şimdi yeni bir beden
yeni bir oyuncak
yüzünde gülücükler
bakışlarında hınzırlığının ışıltıları'
Ve hayat gideni bilmeden - kıymetini ise hiç mi hiç bilmeden - yeni bir oyuncağa sarılmakta... Yeni kırmalara gebe...
Dize dize temele inildiğinde oldukça anlamlı ve güzel ancak okurken dizeler arasına set çeken bir anlatım... İki zıt kavram birarada...
ve çocuğun elinde şimdi yeni bir beden
yeni bir oyuncak
yüzünde gülücükler
bakışlarında hınzırlığının ışıltıları
Çok güzeldi. Yüreğinize ve kaleminize sağlık.
Bu şiir ile ilgili 3 tane yorum bulunmakta