öylesine
öylesine bir gündü
öylesineydi yaşananlar
gülümseyişlerin hep öylesine
öylesine sürdün kendini bu aşk-meşke
söylediğin şarkılar...
öylesine...
"Yüreğinin götürdüğü yere git!" dediler ısrarla
hiç hesaba katmadılar ama gönül kırgınlığını
ve beynin
zapt etmekle meşgulken çılgınlıklarını
safra atar gibi kus dediler, kurtul!...
oysa güneşin sunduğu sonsuz parıltılar değildi
öylesine...
"Dönülmez akşamın ufku..." da değildi öyle
pişmanlığını terlemek için vakit vardı
daha sabahındaydın, hadi hadi öğle...
her nedense yıldızları özlediğini söyledin
öylesine...
yaşamak belki de şarkılı bir masaldır
şafak karanlığın, zaman rüyaların düşmanı...
yine de bir buseye kurban gidesi değildin
öylesine...
o da unutmayacak mıydı sanki eller gibi
toprağında göğerirken bir çınar
bir duman gibi geçip gitmeyecek miydin?!
gözün açılınca başladı hayat
acıyla yutkundun: hakkatten şimdi çok geçti
ağladın işte
öylesine...
he, o mu?!
arada bir aklından geçmiyor değilsin
geceleri peydahlanan bir silüet sadece
gözleri dolar belli belirsiz
dokunaklı bir şarkıda çoğu zaman
şöyle bir ürperir iç geçirir
öylesine...
o kadar!
Samsun, 1997
Hakan Pomakoğlu
Kayıt Tarihi : 6.9.2019 18:41:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!