Hikâye bu ya…
Mecnun efendi yakışıklı mı yakışıklı bir gençti. O yerdeki bütün kızlar aşkından ölüyordu! Bir gün ormana gitmişti. Elinde bir sepet! Sepetin içinde ne var demeyin bende bilmiyorum…
Kızlar kendi aralarında tartışıyor, Mecnun beni seviyor, seni sevmiyor, benim olacak, senin olmayacak gibisinden! Kızları tanıyalım.
Birinci Kız: Pamela Aysun
İkinci Kız: Jennifer Ayşe,
Üçüncü Kız: Rihanna Emel,
Dördüncü kız: Victoria’ nın kızlarından Melek,
Beşinci Kız: Haşmet Maap’ın Kızı Leyla…
Altıncı Kız: Barbie Demet.
Yedinci Kız: Edward’ın Olacak Bella (Allah Bella’sını versin o Edward’ın diyelim)
Ve Mecnun’un ormana gittiğini öğrenen kızlar (Bütün kızlar toplandık, toplandık, sorun neden toplandık. Mecnun için toplandık) Diye şarkı söyleye söyleye ormanda Mecnun’un önünü keserler. Acaba kimi tercih eder Mecnun. Öğrenmek isterler. Memleketin bütün kızlarını karşısında gören Mecnun ilkin afallar. Kızların kendisine kötülük yapmasından da korkmuyor değildir. Savunmasız yakalanmıştır ve 7 kişiye karşı 1. Ama mücadele edecektir yani, öyle kolay değil.
- Hadi Mecnun içimizden birini seç. En güzeli, en seksisi, en dişisi, en doğurganı mı, en güzeli mi?
Gözleri bu kadar güzel kızı bir arada ilk defa görecek olan Mecnun, elindeki sepeti sıkı sıkıya tutar. Ve tercihini biliyordur. Onun ilk tercihi Leyla’dır. Diğer kızlar ne kadar güzel olsa da onun gözü Leyla’dan başka kızı görmez…
- Ben Leyla’yı Victoria’nın bütün melekleri gelse değişmem! (Victoria çok meşhurdu. Sayısız kızları vardı. Ve en güzel kızı da melek’ti… Her kızı ayrı melekti. O kızlarını meleklerim diye severdi)
Bu olaydan sonra diğer kızlar bunu gururlarını yediremediler…
Ve o ülkede bir savaş çıktı. Mecnun’ da her vatandaş gibi savaşa iştirak etmek zorunda kaldı. O yaza Leyla ile düğünleri vardı hâlbuki…
Tarih 14 Şubat 1313… Mecnun 3 gündür bitkisel hayata girmemek için verdiği mücadeleyi kazanmıştır. Leyla Nihayet der. Bir elin, bir ayağın yok ama yine seni seveceğim der. Ben ölümsüz bir aşkla seviyorum seni. Benim için görsellik ikinci planda. Ve ben de ay parçası gibi filinta gibi değilim zaten! Sonuçta sen beni tercih ettin, nice güzel kızların içinde. Ben de seni ne olursa olsun seveceğim…
Mecnun savaş anını hatırlar. Bir elinin, bir ayağının olmadığını fark eder.
Aslında Mecnun Leyla’yı hep sevmişti. Ama böyle elsiz – ayaksız Leyla’nın hayatını da karartmak istemez. Leyla’ya layık olmadığını düşünür… Bu aşk hiç başlamamış gibi bitmelidir. Artık yaşamak ona zordur ve bu zorun içine Leyla’yı çekmeye hakkı yoktur…
__ Doktoooor. Uyuuut beni doktoooor. Uyanmayayım. Şu kızı da al başımdan!
Ve doktorlar söz dinlediler. Mecnun’u bir müddet uyuttular. Sakinleştirdiler…
...
Aslında Leyla zengin bir kızdı ve ay parçası, filinta gibiydi... Yıl 1314 olmuştu... 14 Şubat’a bir gün vardı. Mecnun sayfasını yüreğinden kapatmıştı artık. Mecnun da tek elsiz, tek ayaksız kalınca o da Leyla sayfasını kapatmıştı işte! Hep uyuyor, uykuya dalıyordu. Neredeyse günü uykuda geçiriyordu...
- Babası Leyla'ya dedi. Unut artık onu kızım unut onu sende, sana Mecnun mu yok! Elini sallasan elli mecnun! Bak yarın sevgililer günü bu yılda mı adamsız gezeceksin!
- Ama baba. Mecnun daha kendinde değil. Uykular âleminden çıkamıyor.
- Bir koca yıl bekledin kızım. Artık ben torun tombalak sevmek istiyorum... Tellallara haber veriyorum. Kim Mecnun olurum, Mecnun gibi severim, ona benzerim derse kurayım yuvanızı...
- Peki, baba peki, onun uyanacağı yok zaten! Sevseydi gerçekten beni bırakmazdı! Kesin rüyasındaki hayatta beni başka kızlarla aldatıyor.
Ertesi gün bütün tellaklar memleketi dolaştı. Mecnun adayları yakışıklı, 2 dil bilen, edebiyatı kuvvetli olmak zorunda idi. Bir Sevgililer gününde bu iş bitmeliydi... Akşam olunca 7 kişi saraya alındı. Bunlardan birini Leyla seçecekti...
1. Aday: Tevetligillerin Tarkan: Leyla'ya baktı ve kız hepsi senin mi? Dedi... Aaaacayipsin diye ilave etti...
2. Aday: Banderas'ın Antonio'ydu: Leyla'yı görünce elindeki kılıçla havaya bir 'L' harfi çizdi...
3. Aday: Tayfurun Ferdi'ydi... Leyla’ya bir baktı. Ve. Haksızlık edene isyan ederdin, insanlık bu değil bu değil derdin, sonunda mecnuna darbeyi kendin indirdin. Sendemi Leyla. Diye şarkı söyledi.
Leyla'nın içi cız etti.
4. Aday: La Adam'ın la Fonten'di... Sana bir masal anlatayım da dinle dedi...
5. Aday: Gangam’ın PSY’ siydi. Leyla'm style şarkısını okumak istiyorum size dedi.
6. Aday: Benim adım İbrahim ama bana sevgi Bey derler dedi: Ve yazdığı Yusuf Gibi Yada Elifime şiirini okudu...
Leyla şiiri dinleyince çok duygulanmıştı. Bu sefer Elif kim? diye sordu...
Uzun mesele hanımefendi dedi...
7. Aday: Gencebayların Orhan'dı. Leyla'ya baktı... Beklemek ibadet kalmak zulümdür şarkısını size ithaf ediyorum dedi ve google'yi açtı klibi dinletti...
- Bu klipte ayrıca ben oynadım, dedi...
Leyla bu! Kalbi okyanus gibi ama bir yudumda içilecek cinsten... Siz hepiniz defolun gidin dedi! Ben Mecnun'suz yapamam... Mecnun'un kaldığı hastaneye Memecnunial Hastanesine gitti
Ve o sıralarda Mecnun uykular âlemindeydi, rüyalar görüyordu! Ve hiç uyanmak istemiyordu ki!
Doktorlar da zaten onunla ilgilenmiyorlardı.
Yanağına konan öpücükle gözlerini açar gibi oldu.
- Affet aşkım beni, seni ihmal ettim. Ama hatamı anladım ve sana döndüm. Artık hep yanında kalacağım. Senin elin- ayağın, her şeyin olacağım…
...
Mecnunun Rüyası
O an'dan devam...
Yer Memecnunial Hastanesi Suudi Arabistan.
O gece sevgililer gününün gecesiydi... Bir elinden tutmuştu Leyla. Zaten diğer eli yoktu Mecnunun Hoş. Hastane odasında kimseler yoktu... Ve Leyla Mecnun'un iki yanağına öpücükler kondurdu. Ve bir dudağına...
İşte o sırada gözlerini açar gibi oldu Mecnun ama sonra vazgeçti... Rüyasında bir çadırdaydı. Çöldeydi ama susuzluk çekmiyordu. Zira elinde testi testi kadehlerle afetler ona ikramda bulunuyordu...
-Sen kiminsin?
- Ben Emanuella beyim... Seninim...
- Sen.
- Ben de Huriyeyim...
- Huriye yoksa ben cennette miyim... Şehitlik ne güzel şeymiş, bak hemen cennete koymuşlar...
(Uyan aşkım uyan diyordu kulağına Leyla ve dudaklarına yanaklarına öpücükler veriyordu Mecnun'a beleş!)
- Aşkım babam Haşmet Maaptu verecek beni sana!
Mecnunun rüyası o kadar güzeldi ama Leyla'yı hatırladı...
- Allah'ım bu nasıl cennet, Huriler var Leyla yok dedi... Leylasız cennet mükafat mı bana...
Ve rüyasına Leyla kılıklı şeytan girdi tam bu noktada...
- Ye beni Mecnun ye... Diyordu.
Ve o sıra bizim leyla sepetinden ninesinin kocakarı pekmezinden mecnunun ağzına tuttu...
- Ye aşkım ye... Şifalı. Uyan aşkım uyan... Tek kollu canavarım ol!
Şeytan kollarına almıştı Mecnunu. Mecnun.
- Hah şimdi tam cennet oldu dedi... Ağzına pekmez sıcaklığıda yayılmıştı. Ama o elma dedi... Elma yemek istedi... Ne de olsa cennet iste istediğin kadar be Mecnun.
Leyla bu! Anladı Mecnunun çetin bir sınavda olduğunu. Ama aşkını uykular diyarından da çekip almasını bilirdi...
- Pis dedi görürsün sen beni aldatmasını oralarda. Kabahat ben de beyimiz uykusunda kamyon devirsin sen kalk onu kendi ellerinle besle. Birde elma istiyor...!
Mecnunun yüzündeki gülümseme bir başka türlüydü. Ama uykusunda rahat bırakmıyorlardı... Leyla ile uykusunda beraber olmuştu ve o uykusunu gerçek sanıyordu! Bu kaçıncı rüyaydı...
Bu hikayede beyaz saçlı bembeyaz bir Melek eksikti... Ve o da odaya girdi...
- Kızım Mecnun'u bırakma. Bu aşkı 2023'lere getir... Siz dillerde plesenk olacaksınız. -
-Plesenk ne demek. Hem siz kimsiniz...
- Ben melekim kızım.
- Adınız ne?
- Melek...
- Cinsiyetiniz, yaşınız?
- Bizde cinsiyet olmaz kızım... Ama erkek olmak isterdim. Bıyığım sakalım olsun şöyle burayım isterdim... Bıyığımız sakalımız yok diye böyle saçma sapan işlere gönderiliyoruz. Yaşım dünyanın yaşının iki katı. Sen de çok güzelsin maşallah! Allah mecnununa bağışlasın.
- Ama, ama, O
- Aşk her türlü pisliği örter yavrum! Hem aşk yorganın altında başlar!
- Yani...
- Teferruata girmeyeceğim. Sen gözünü kapa!
(O sırada Mecnunun olmayan eli, olmayan ayağına nazar etti melek.)
- Aç gözünü.
- Aaaaaa Mecnun yakışıklıydı daha yakışıklı olmuş ve eli ayağı da var yuppi!
- Ya dokunmasak, parmağımız değmese bir çöl bedevisine benziyordu. Ben bu insanların aşkını anlamıyorum...!
- Teşekkür ederim.
- O ne demek. Sizin buralarda şükran demezler miydi!
- Bir isteğin var mı kızım.
- Yok. Uykusundan uyansın yetiyor... Beni sarsın öpsün, koksun şey etsin... Benim ki de can!
-Şey etsin mey etsinli konuşma. Bu kadar sabrettin biraz daha sabret be kızım.
- Çok yakışıklı bu ya ama.
- Tamam ben gittim ne yaparsan yap!
Şeytan kulağına fısıldadı hemen. ' Aşk yorganın altında başlar' Sepetinden aynasını çıkardı... Üstünü çıkardı. Kendine baktı aynada...
- Ben de çok güzelim ya!
Ve mecnunun yanına yattı. Yorganı çekti... Bundan sonra ne mi oldu dersiniz.... Bekleyin devam edecek!
...
Nerede kaldığımı hatırlıyorum... Yanına yatmıştı Leyla Mecnununun :)) Ah be Leyla ne yaptın. Burası Suudi Arabistan demedin mi... Bugünkü Hak ve hürriyetler bile bir yere kadardı. Babası Haşmet'te kapıyı tıklamadan emrindeki köleleriyle içeri daldı...
Mecnunun rüyası devam: Peki Mecnun? Yanına kadar yatan saf, duru kız Leyla'nın farkında değildi... Hikmetinden sual olmayacak bir rüya görüyordu! Rüyalarında bile Leyla'yı bir an bile unutmayan Mecnun'a rüyadaki dünya bile dar olmuştu. Leyla'nın gaddar babası Haşmet Meap Mecnun'un kellesinin kesilmesine ve bu 3 dünyadaki aşkın bitmesine hükmetmişti... İşte o sıra infaz oluyordu rüyasında. Celladın baltası tam havaya kalkmış Mecnunun kellesini kesecekti. Ki Mecnun'da tam bu sırada bu kabus gibi rüyadan uyandı!
Ama rüyada biten, gerçekte mi başlıyordu ne! Kan ter içinde kalan Mecnun yanında Leyla'yı karşısında babası Haşmet'i gördü...
- Allah'ım ben neyle imtihan ediliyorum demesine kalmadı...
Haşmet yanında getirdiği din adamına ne yapılması gerektğini sordu... Bu sırada Leyla ve Mecnun yorgana sımsıkı sarılmışlar, utançlarından kıpkırmızı kesilmişlerdi...
Din adamı: ' Durum açık açık ortada. Herşey o kadar açık ki. Zina eden bu günahkarları taşlasalar mı, kellelerini mi alsanız, yakacak mısınız bilemem.'
Mecnun: Yakın, dedi...
Leyla: Yok dinen taşlayın dedi... Ama günahımız yok. Ben süt gibi, yoğurt gibi temizim baba!
Babası: Suuuus! Zındıkın kızı... Seni doğurtacağıma sıpa doğurtsaydım... En iyisi cellad! Yoğurt gibi temizmiş. Yoğurt ne!
Leyla: Sütten oluyor baba! Hem ben zındıkın kızı değil Haşmet'in kızıyım.
Babası: Benim sen gibi kızım yok. Mahkeme kurulmuş, hüküm verilmişti işte... Olayı duyan Cellad iş çıkar belki diye hemen yetişmişti ve arkadan elini oğuşturup kıs kıs güldü.
Mecnun: Fesuphanallah, tövbe esteğfirullah ne cellatlara gelesi başım varmış benim. Ne aşkmış bu birşey anlamadım! Lan bu rüyadaki celladın ta kendisi... Arada kafam gdecek ama bari, hiç olmazsa, yani. Leyla güzelim neler oluyor. Biz senle ne zaman bir yatağa girdik! Bana kötülük yaptın mı?
- Valla bi suçumuz yok Mecnun. Babaaaa suçsuzuz biz verme bizi cellata. Ak saçlı dedeeee nerdesin. Getiriyorlar bizi... Hem bu iş hastane de olmaz!
- Olur. Olacak. Size daha steril bir ortam bulacak değilim... Ah be kızım kendini de yaktın, beni de yaktın... Ben bu dakikadan sonra bu utançla nasıl yaşarım!
Mecnun: Beni de yaktın Leyla... (Bu noktada Ferdi Tayfur'dan yaktı beni şarkısını dinlerseniz Mecnun'u daha iyi anlarsınız)
...
Olayı duyan halk Memecnunial hastanesine akın etti... Her ne kadar kimseye duyurmak istemeselerdi de yerin kulağı vardı! Halk 'Leyla'ya ölüm diye tezahürat tutarken ayrıca padişahım çok yaşa da diyordu' Tam Cellat baltasını havaya kaldırmış ve baltayı iki canın kellesine vurmuştu ki olağanüstü ve sadece hikayelerde olacak cinsten bir olay oldu! Leyla ve Mecnun aksaçlısakallı dedenin imdada yetişmesiyle gözlerden kayboldu!
Yıl 2071. 14 Şubat
Yer: Türkiye
Tam Yer: Mistanbul
Tam tamına yer: 58 Yıl önceki Sultanahmed tarafları :))
Ah aksaçlı sakallı dede. Zamanda bu kadarda ileri gidilmezdi. Bu aksaçlı sakallı dedenin Türkiye'de bir siyasi partiyle ortak hareket ettiğini sanırım anladınız. Bir anda etrafını insanlar sardı Mecnun'un! Leyla'dan ayrı düşmüştü. Leyla'da kimbilir nereye düşmüştü... Gökdelenlere bakakaldı... Ayasofya ise görünmüyordu! Halktan birileri Mecnun'a dokundu. Evet bu bir insandı kendileri gibi. Bir anda belirmişti. Üzerinde doğru- dürüst elbise de yoktu Mecnun'un...
Biri Mecnun'a sordu: What ise your name?
Biri de: Mesmüke?
Biri: Kimsin lan sen? Mecnun bunu anlamıştı. Ve kendisinin her hareketini izleyen halka dönerek
Mee dedi korkusundan bayıldı!
Ve halkta oluşan coşkuyu göremeden rüyalar alemine kapak attı.
Halk 'Mehdi' diye tempo tutuyordu... Demek ki Mehdi gelmişti.
* Mistanbul: /
NOT: BU HİKAYE ZAMANA BIRAKILARAK YAZILMIŞ VE HALEN DEVAM ETMEKTEDİR...
İbrahim ArslanKayıt Tarihi : 19.3.2014 09:11:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!