Öykülerim: Sevgi Bey'in yeri (784)

İbrahim Arslan
1000

ŞİİR


15

TAKİPÇİ

Öykülerim: Sevgi Bey'in yeri (784)

Ben bir yazarım. İyi- kötü yazarım... Kavga- gürültü- patırtı istemiyorum. Elimde kalem. Ve yazabileceğim, karalayabileceğim 2 dönüm arazi kadarcık boş bir sayfa istiyorum sadece.

Al sana o kadarcık arsa verelim ne yazacaksın bakalım? Haydi yaz kalemim. Kıyamet kopuncaya kadar yaz. Kıyamet'n koptuğunu görseniz elinizde bir fidan varsa dikin diyor ya efendimiz, herhalde benim de elimde kalem olurdu da ben de bir şiir yazardım. Son şiirimi. Kime yazardım. O güle yazardım sanırım...

Bu öykünün birinci kahramanı benim. Bu öyküyü yazacak, şekil verecek yoğuracak benim dünyamdaki diğer kahramanları birer birer bu öyküye yerleştİreceğiz! Bunlar sizin tanıdıklarınız, sizin dünyanızdan kimseler olabilir. Belki aşina olmadıklarınızı da benim sayemde tanıyacaksınız.

Kendimi bir bilgisayar başında bu öyküyü yazarken buluyorum. Ve tutukluyorum kendimi. Benim evimde; benim hapisanemde, hapisanede misafir gibi ağırlamak için. Şimdi bir tek benim bu öyküde. Hapisanenin etrafı güllerle çevrili. Orta yerinde kocaman bir çınar ağacı, Fatih zamanından. Dalları nah Recep İvedik kadar var! Ve ben o ağacın dibindeyim. Yanlızım. Yanlızlık en sevdiğim oyun. Karnım acıkmayacak burda, çi..im gelmeyecek. Bu hapishane de yeme içme yok! İsterseniz hapishane demeyelim. İbrahim'in öykü yeri diyelim. Yo yo Sevgi bey'in öykü yeri diyelim. Şimdi beni orada görüyorsunuz değil mi. Üzerimde kirli beyaz bir gömlek. Ve kravat. Burada ceza olarak bana kravat taktırıyorlar. Ben burada kendi yanlızlığımı soluyorken, hani kravattan da şikayetçi değilken tam kafama göre bir dünya kurmanın mutluluğundayken yine kendimi kendim rahatsız edeceğim. Bu öyküye bu dakikadan sonra biri daha yerleşmeli. Bu kadarcık mutluluk bana çok! Yanıma kim gelmek ister. Bu öykünün 2. kahramanını gelin siz seçin. Ben de yarın itina ile yarın onunla kafa patlatayım. İtina ile bu öyküye yerleştireyim...

A: Ahu Tuğba

B: Bella (Kirsten Stewart)

K: Kanuni Sultan Süleyman!

M: Mahsun Kırmızıgül

R: Recep Tayyip Erdoğan

Yarın olduğunda yarına çıkmışsam en çok kim oy almışsa onunla bu öyküye devam edeceğiz. Ve yarına kadar bu Sevgi Bey'in öykü evinin (hapisanesinin) tadını çıkarayım. Sevgi ile kalıyorum ben burada siz de sevgi ile kalın. Şunu da söyleyeyim bu öykü çok uzayacak. Unutmadan yarın önerilerinizi de yorum atabilirsiniz. Benle bir hayat düşünemiyorum ya! Allah şimdiden sabırlar versin.

...

KANUNİ

Yarın büyük gün. Öncelikle ne olur ne olmaz bir helalleşelim :)) Benden yana bir Hak geçmişse Hakkım helal olsun herkese :)) Siz de helal ettiniz mi? Ve olası bir kopma olursa ya da bakarsınız sadece ben koparsam vasiyetimdir derimi THY' na bağışlıyorum. Zaten etimi- kemiğimi sahiplenen sahiplenmiş :)) Öyküye geçelim! Yarın devam edeceğim nasılsa.

Benim bu yazdıklarım belki tam çöp sepetlik. Belki tebessüm bile etmiyorsunuz, belki yine ne zırvalamış bu diye okuyorsunuz sadece. Zaten yazdıklarımı ciddiye alsanız öyküme 3- 5 yorum gelir: Şu muhterem zatı al öyküne diye, ya da şu sinema gülünü al diye önerilerde bulunurdunuz. Biri bizi hakettiğimiz gönül tahtına oturtur umarım diyerek... Taht rahatlığının nasıl olduğunu çok da iyi bilmeyen, hani ömrü tahtta değil at sırtında geçen daha Kanuni olmamış Süleyman'ı Trabzon doğumlu Osmanlı İmparatorluğu'nun Muhteşemini alalım bu öyküye.

Henüz 30 Yaşında O... Henüz benle yaşıt... Bu öyküde herkes benle eşit. Kimseye ayrıcalık yapacak değilim! Kimseyi el üstünde tutacak, kimseye taht kuracak değilim. Gönül tahtı en güzel, rahat, konforlu yer olarak herkese yeter.

- Ooo yanımda kimleri görüyorum, sayın imparator! hoş geldiniz...

Henüz 5 yıllık imparator olan Süleyman rahat döşeğinden katılıyordu bu yazıya... Sabah uykusunu ben gibi alamamıştı... 1525 Yılından 2012 yılına Sevgi Bey'in öykü Evi'ne (Ama bu öykü evini diğerleriyle bir tutmayın. Burası düşünce fırtınalarının fırtına gibi eseceği bir terazi ortamı. Buradaki muhabbet hiçbir yerde yok!)

517 Yaşında genç bir delikanlı duruyordu karşımda... Halit Ergenç düşündüm de bu vakurlu imparatorun tırnağını oynuyordu herhalde!

- Bre neredeyim ben! Tiz malumat ver! Düşman eline mi düştük bir gecede...

- Yok hünkarım yok. Sizi muhteşem uykunuzdan uyardığım için kellem affola. Ama İbrahim diye biriyle ki İbrahim benim tarihin sayfalarından geleceğe düştünüz! Burada hapissiniz! Sizi ben hapsettim... Sizi Türk milleti ve Cihan daha yakından tanımak istedi. Be nde 1001 Öykülerden 1'inde size yer veriyorum...

- Kes.

- Nasıl anlatsam portakalı soydum, başucuma koydum ben bir öykü uydurdum...

- Kes.

- Şöyle anlatayım burası Farazi, sanal. Yeni sarayınız burası bakın her tarafı güllerle çevrili bir kara parçasındayız. Hem bende Osmanlı sayılırım, aramızda yabancı yok. Şu Çınar dedenizden...

- Lala, defterdar başı, çorbacılar, kellecibaşı, vezirlerim, sadrazamlarım...

- Yok devenin hörgücü...

- Ulemalarım... Anneee...

- Babanı da çağır. Ne bu be... 2 Dakka dinle. İstersen şurda kıvrıl uyu. Taht istiyorsan tahtta getirtirim yazımla!

- Nerdeyiz biz, tek seferde doğruyu söyle,

- Kdz Ereğli'de...

- What?

- Ah işte biliyordum İngilizce nin temellerinde sizin de parmağınızın olduğunun. Sen kafanı sadece Kanunlara yor Hünkarum!

- O le la! Hünkar olduğumu biliyorsan sabaha İstanbul'da olayım... Yoksa!

- Ça sa ba-ka. O saka. New York, Paris Hilton, Devid bekım... Obama. Leptop, Compitirr, Television. Cem Yılmaz. Play station, Galatasaray, Aykut Kocaman...

- Yeter bu kadar laubalilik,

- Yetmez... Sen beni Kemal Sunal mı sandın...

- O kim,

- Şaban!

-? ? ? ?

- Bak seni affederim...

-Ben de seni affediyorum o zaman. Senin torluğuna veriyorum. E 2012 yılı böyle. Bi anda adapte olamazsınız tabi... Siz Muhteşem bir insansınız aslında! Ben merak etmeyin sizi Muhteşem Yüzyıl'dan bilmiyorum (İzlemiyorum yani) ...

- Kahve içer misiniz hünkarım...

- Sade olsun...

- Ama burada kahve yok, yemek yok, uyku yok! Söylemeyi unuttum.

- Çişim gelirseee,

- O da yok... Saray yok, taht yok, kavga yok, savaş yok... Cihad yok... Şimdilik Belgrad, Suriye, Rodos düşünmeyin bunları...

- Bana bu zamandan bahset o halde!

-Çenem yoruldu. Değerli padişahımı siz de hakkınızı helal edin... Sizi yorduk, muhteşem uykunuzu böldük. Ayağınıza yüreğine sağlık.

- Ne demek Sevgi bey. Sayenizde bu zamandan kulağıma bir şeyler çalındı. Gani gani hakkım sana helal olsun. Ama o dizimi yalan yanlış çekenlerin yarın ruz- i Mahşerde yakalarından nah şu iki elimle yapışmazsam bana da Osman oğlu, Orhan oğlu, Bayezid oğlu, Murad oğlu, Mehmed oğlu...

- Durun, durun soluklanın hele. Yedi ceddinizi saymayalım şimdi. Siz şuna Yavuz oğlu deyin...

- Demesinler.

- Ne demesinler.

- Süleyman demesinler.

- Ok devletlüm, hünkarum, padişahım sen çok yaşa e mi. Bye. AEO padişahım. Good bye. Happy Yıllar. mutlu Noeller...

- Ne.

-Zzzzzt Erenköy diyeceğim kellem gövdemde durur mu bilmem. Güle güle...

Yarın bu zamandan biri aramıza katılsın ne dersiniz? Cihan padişahımızı yine bulunduğu yere tarihin sayfalarına iade edelim. Yine orada deliksiz uyusun...

F: Fatih Terim

G: Gargamel

H:Halle Berry

İ: İbrahim Tatlıses

N: Necati Şaşmaz

Bundan sonraki öyküde yeniden buluşmak dileğiyle... Siz de öneri ve şıklarınızla öyküye katkı verebilirsiniz... Yorumlarınızla destek ve köstek olabilirsiniz!

En dibindeyim hayat en dibindeyim

En dibinde, en dibindeyim...

...

En derinliğindeyim hayat, hayatın en derinliğinde...

En derinliğin de en derinliğin de....

Nasıl ağlamam hayat! Nasıl ağlamam!

Ben bir zaman senin dizlerinin dibinde...

Gözlerinde Yaşardım... Gözlerinde...

Gözlerinin içinde.

...

NECATİ ŞAŞMAZ

Vay be Polat Alemdar gelmiş...

-Polat mı Alemdar mı? Ben Necati şaşmaz... Ulan o.ursak millet duyacak ha...!

-Ya tabi sen şimdi ben yaştasın. Ben 2012'deyim sen kimbilir kaç yılındasın. Şöyle tipine bakıyorum da senden Polat Alemdar oldu ya benden James Bond olurdu sanırım...Neyse Osman Sınav ile tanışırsan benden de selam söyle :)) Çok müthiş öykülerim var, bakarsın değerlendirir...

-Ne diyorsun hala anlamadım.

-Kurtlar vadisi diyorum, çakır diyorum, elif diyorum, memati, Abdül Hey? Duymuyorsun beni...

-Peki sen bunları nerden uyduruyorsun k...çından mı?

-2 kişinin bildiği sır değildir aslanım. Bak Osman Sınav'a söyle bunu da diziye koysun... Bak şöyle bir hesap yapalım sen benden 10 yaş büyüksün (hemen hemen) , ben de senden 10 yıl ilerideyim.

(Sen 1. bölümde daha oynamamışken ben senin bu akşamki bölümde mevta olacağını biliyorum kih kih kih...)

- Ben nerdeyim...

-Sevgi beyin Öykü evi- 3 tesin... Elif dedim de dedim, Polat ben sana elif dedim. Aha Sınav'a söyle bu şarkıyı da koysun, çok tutulur. Ulan bari oldu olacak Kurtlar Vadisi terör'ü çekmeyin, yayından kaldırılacak da diyeyim. Sanki diziyi ben çekiyorum ha.

- Sevgi Bey sen misin?

- Benim, sevgi kızımın adı...

-Allah bağışlasın...

- Senin de olur inşallah nurtopu gibi kızların 2013 yılında :)) Bak aptala malum olur...

-Ben evlenmeyi düşünmüyorum. Neden 2013 yılı dedin...

-Sen 2012 yılına kadar evlenemezsin de o yüzden dedim. Attım gitti ne olacaktı ya. Ben müneccimbaşı değilim yani...

-Ya ben tam Osman Sınav'la görüşmeye gidecektim bir konu hakkında bir baktım burdayım...

- Ya. Amanin. Güme gitmesin proje. Gitmez, gitmez. Bi an kendimi Geleceğe dönüş filminde gibi hissettim ha...

- Can polat seni bırakırım ben Osman Sınav'ın kapısına.

-Ya bu Polat kim, CAN POLAT kim...

-Ya sen karıştırma Ali?

-Ali...

-Of Necati... Sen aslında Ömer Babanın değil Karahanlı'nın oğlusun ha! (Bu dizi hayatımıza nerden girdi arkadaş. 10 yıl geçmiş hala bazı şeyleri dün seyretmişim gibi hatırlıyorum... Aslan Akbey, Çakır ne adamlar harcandı bu dizide be!)

-Ya ben geç kalacağım bak...

- Tavla oynayalım mı!

-?

- Santranç?

-?

-Pişti? La sana Amerika'da hiç bu oyunları öğretmediler mi? Ulan Türkiye'nin kahramanı olacaksın ki senin bundan daha haberin bile yok, askerliğini bedelliden yararlanıp 28 gün yapacaksın. Biz boru gibi 460 gün yapalım, sen 28 gün.

-Türkiye'nin kahramanı ben mi olacağım...

-Buna sen bile inanamıyorsun değil mi? Bugünkü gazeteler 20.12.2012 öyle yazıyor...

- Bugün 20 Aralık 2001 değil mi!

- Bak Can Necati sen Özgü Namal diye bir kız var... O bile fazla tanınmıyor... Sen ona sahip çık tamam! Sana daha başka bir şey demem... Oktay Kaynarca'nın da ponduna getir ayağını kaydır. Osman Sınav'a yağ bağ çek... Hem ben bu yüzünü çok sevdim. Saf Anadolu çocuğusun senden Polat olur... Yüz ameliyatına abini koysunlar da sen asıl kahraman ol!

- Yüz ameliyatı...

- Seninle keşke şimdi kıyamet muhabbeti yapsaydık. Ah yarın kıyamet kopacak ben kalkmış 10 yıl öncekinin Polat Alemdar'ı ile çene patlatıyorum... Ne tasasız insan oldum. Bu Mayalar adamı dinden imandan çıkaracak ha!

- MAYA?

- Sen bırak beni gözüm. Sen Türkiye'nin karanlık ve sisli vadisine odaklan!

- Sevgi Bey sen benle kafa mı buldun...

- Yok ben kendimle kafa buluyorum...

-Dediklerinden bi b.k anlamadım vesselam!

-Hah işte Nazife anneye selam söyle...! (Ulan bir televizyon olacaktı ki şuna Kurtlar Vadisi Pusu'nun bu akşamki bölümünü izletecektim... Saçlar sakallar beyazlamış halde kendisini görünce düşüp bayılırdı her halde!)

-Haaa unutmadan Hikmetli Hikmet'e de selam söyle?

- Ulan Galatasaray Uefa Kupası aldı buna bile bu akşamki kadar şaşırmamıştım! Nerden geldim Amerika'dan...

-Sen osman Sınav'ı bir bul gerisi gelir!

....

Bu akşam Kurtlar Vadisi izlemeye devam edelim. Kızımıza Polat Alemdar, Ali, Efe, Can ve Necati Şaşmaz le canu gönülden mutluluklar dilerim. Allah bir yastıkta bocalatmayıp, kocatsın inşallah diyorum. Türk halkı kahramanını unutmayacaktır...

...

Bindik bi alamete, gedeyoz gıyamete amaninnn. Şimdi sizi bu şarkı ile başbaşa bırakıyorum :)) 2013 yılı hayırlara vesile olsun...

...

Necati diyeceğin son bir şey var mı kardeşim...

- Var?

-Ne...

-Bu Polat Alemdar kim! Onu kendi ellerimle boğacağım...

-Bence sen onu boğma, onunla yaşa! Ona alış yani...

C: Cengiz Kurtoğlu

F: Ferdi Tayfur- Fazıl Say

G: Gökhan Güney

İ: İbrahim Tatlıses

M: Müslüm GÜRSES

O: Orhan Gencebay

Bu öykünün 4. sü kiminle devam etsin... Görüş ve önerilerinizi beklerimmm. İyi Kopmalar.

...

İBRAHİM TATLISES

Elma gibi yanaklardan,

Kiraz gibi dudaklardan,

Geçiyorsun uzaklardan...

Ellere var bize yok mu?

Ellere var bize yok mu vah vah vah...

Bir elma dibinde bu şarkıyı söylerken buluyorum İbrahim Tatlıses'i. Hemen benim Sevgi evine alıyoruz kendisini.

Adaşım benim. Vay Toprağın oğlu ibrahim ile nihayet müşerref olduk. Sevgi şehrin'de Sevgi Bey'in sevgi evine hoşgeldin...

-Saabuuuha...

Yıl 1984 değil tabi ki ama o şu an ben yaşlarda. Ve o tarihlerden geldi yanıma. 3 gün sonra İmparator lakaplı şarkıcımız tam 59 yaşına basacak. Yani şimdi x dersek o bugün 2x olmuş olacak... Allah 69'u, 79'u, 89'u da göstersin. Allah uzun ömürler versin diyorum kendisine :))

- Bir mumdur, iki mumdur, üç mumdur

- Ya tamam abi seni getirdiğime pişman etme beni... 4 mumdur, 14 mumdur gidersin şimdi. Sana bir bade doldurayım mı içer misin?

- Olur. Ben burada ne yapıyorum gündüz vakti!

- Sen benim kayığıma bindin abi :)) Bir de benim kayığıma bin yani. İki muhabbet edeceğiz.

-Saaa bu haaaa.

- Başka ne şarkılar var sende. Bendeki de ne şans ha. O müthiş ses şimdi yanıbaşımda. Bu durumdan yararlanmalıyım :))

_ Kara zindan, kara zindan... Yaktın yandırdın beni. Kara zindan...

-Of ulan of. Abi sana bir sorum var. Boş tüp, dolu tüpe ne demiş?

- Seni yakacaklar benim yerime demiş...

- Seni Allah bile affetmeyecek diye de ilave etmiş. Eksik söyledin... Ulan tek denemede doğru cevabı bildi be...!

- Allah Allah. Allah Allah...

- Amanın Suriye- Türkiye savaşı başladı herhalde...

- Ne savaşı...

- Allah Allah diyorsun ya abi...

- Ha şu mesele. (Bıyık altından güler)

- Allah Allah bu nasıl sevmek, bu nasıl gülmek...

- Tamam hatırladım ya. İnsan değil bu abi sanki melek...

-Senle süper ekip olduk. Senle beraber çalışalım... Film de çekeriz. Paraya para demeyiz.

-Çiğköfteci dükkanı da açarız. Ulaşımada gireriz.

- İçimi mi okuyorsun sen benim... Hayallerimi nereden biliyorsun.

- Fosforlu Cevriye'yi bile biliyorum... Abi üç gün sonra 30'una basacaksın. Ne düşünüyorsun...

- Ne otuzu. Ben otuzuma çoktan bastım...

- Abi google' a baktım 01 Ocak 1954 yazıyor!

- Neye baktın neye baktın. Ne melem sözler bunlar. Ulan Urfa'da Oxford vardı'da ben mi okumamışım. Neyse sen öyle diyorsan öyle olsun.

- Bir türkü daha söylesene abi....

-Ne söyliyim...

-Tren gelir hoş gelir. Ley ley lümü lümü ley...

-Lüm lümü güzel gel bize. Bu şarkı bayatladı ya...

-Saçların arasından dom dom kurşunu değdi, dom dom kurşunu değdi. Ah dedimmm....

-Ağladım...

-Yaremi.

- Bağladım...

-Eeee

-Egdi yar boynum egdi... Allah Kerimsin dedi... Hançer kurşunu değil. Dom dom kurşunu degdiii

- Bir kurşun- iki kurşun ne diyecek abi sana! !

- Ben yarın bakışları öldürür...

- Bakışlarııın bana biraz cesaret versiiin,

- Bu ne be...

-Pardon hatlar karıştı abi! !

İşte tam bu arada Sevgi bey'in öykü evinin kapılarından Cengiz Kurtoğlu, Ferdi Tayfur, Gökhan Güney, Müslüm Gürses, Orhan Gencebay elinde pastayla girerler. Ve Ayşegül Yıldız VARDIR...

- Happy birtday do youu, iyi ki doğdun İboo. Allah seni bize bağışlasın İboo. Çok yaşa sen İbooo.

(Onlar normal yaşındadırlar ama :))

- Bunlar kim!

-İbrahim Bey. Sevgi Bey'in sanal pastasından yiyn. Bunlar da benim size doğum günü hediyelerim. Bütün babaları topladım... Dur ağlama ne yapıyorsun sen.

- Allah uzun ömürler versin. Senin yürüdüğün yolda yürür, durduğun yerde dururuz. Sen söylersen biz de söyleriz. Ölümüne arabesk.(C.K- F.T- G.G- M.G-O.G VE A.Y)

- Şu A. Y'yi çıkaramıyorum :)) Bu da mı arabeskçi...

-Karıştırma... Kapı çalıyor dur ben kapıya bakayım...

-Kim gelmişşş (Hepsi Birden)

-Adının Fazıl Say olduğunu söylüyor. Alıyım mı içeri!

-? ? ? ? *****! ! ! ! ! ! ! ! ! !

Bu öykü de burada bitti. Bir dahaki öyküde buluşmak ümidiyle. Yeni bir yılda beraber olmak yeni yazılarda taze muhabbetler de buluşmak ümidiyle..

Haftaya:

H: Hulk

Ö: Örümcek Adam

X: X MEN-

V: Volvarin

Y: Yarasa Adam

Z.:Zebra Adam

27.12.2012' de güncellenmiştir. Görüşlerinizi beklerim. Sevgi İle Kalın..

...

VOLVARİN

(Onların Volverini, örümcek adamı varsa bizim de Sevgi Bey'imiz var!)

Bir kayanın başındaydı. Dolunay vardı havada. Yerde kar. Bembeyazdı yeryüzü... Bembeyazı kirletmekse insanoğlunun mayasında var! Bu kaya gibi çok kaya vardı o zamanlar Hollywood'da. Şimdi bu zamanda o garibim kayada gitmiş. Volverin henüz genç bir kurt adamdı! Onu o kayadan alıp Sevgi Bey'le güzel bir sohbet için sevgi şehrine sizler için rahatsız ediyorum. Beni görünce yiyesi geliyor!

- What is your name?

- Volverin. You?

- Ben de ay em İbrahim... Do you speak Türkçe?

- Evet çat pat küt biliyorum...

- Biz millet olarak kurtları severiz. Seni de sevdim kurtun adamı...

- Biz kurtlar size az yol göstermedik! Milletiniz bizden gelmiş sanırım...

- Yani biz Türkler kurtlardan mı gelmişiz?

- Sanırım anlatamıyorum. Orası muallak. Ama aramızda sağlam, sıkı bir ilişki var! Yani maymundan gelseniz daha mı iyiydi.

- Volverin şu an kaç yaşındasın?

- Bilmem.

-Ben 30 yaşındayım sende 30 yaşındasın!

- Benim biyolojik yaşım 30 zaten :))

- Biyolojik olmayan yaşın :))

- 313

- Bizim gençlerimizde yiyor bunu yani ha! Pardon sadece bizimkiler yemiyor dünyanın yeni nesil gençliği yiyor! Volvodin sen Edward Norton 'u tanıyormusun!

- O 17 yaşında daha. Tanımam mı beraber az ava çıkmadık. Ben öğrettim ona avlanmayı.

- Evlenmiş yuva kurmuş diyorlar :))

- Bella diye bir kızla evlendi. O kadar dedim bu kız sana göre değil. İnsanlardan uzak dur dedim dinlemedi!

- Çocuğu olmuş diyorlar!

- Ya işte kendilerine iş bulamayınca ne yapacaklarını sapıtıyorlar. Ayranı yok içmeye donla gider yüzmeye! Bunun böyle olacağını söyledim ben Edward'a. Son filmi izledin mi? Nasıl bizi keklediler...

- Sizi keklediler, ben izlemedim. Konusunu okumuştum sadece!

- Bu kız (Bella'dan bahsediyor) yani macera olsun diye aramıza girdi! Ne güzel bir huzurumuz vardı. Nerdeyse bizi insanlarla ve diğer canlılarla düşman edecek...

- Volvodin sen aşık oldun mu hiç!

- Bak en başta da Volvodin yazmışsın. Volverin olacak O düzelt yani :)) Soruna gelecek olursam... Yarı aşık oldum. Hem O bir Türkt'tü

- Evet işte bunuda bakın Sevgi bey'in Yerinden öğreniyorsunuz! Benim okuyucularım çok şanslı canım. Flaş flaş flaş Volvodin pardon Volverin aşkını açıklayacak az sonraaa!

- Ne var bunda canım ben aşık olamam mı!

- En doğal hakkın. Neyse söyle Allahaşkına Gülşen Bubikoğlu'mu, Türkan Şoray'mı, Filiz mi Ajda Pekkan'mı... Yoksa Fatma GİRİK mi?

- Bunlarda kim ya? Benim ki aykırı bir aşktı!

- Yoksa Fenerlisin diye vermediler mi? Kih kih kih derken Kim kim kim diye de soruyorum. Kim?

- Sarı kıza aşıktım ben! Sizin şu meşhur sarı kız! ! Hem Galatasaraylıyım evelallah. Chelsea'dan sonra!

-Sarı kız? O kadar meşhur içinde aşık olacak bunu mu buldun be! Lan ne biçim aşk bu! Hayvan oğlu hayvansınız siz ya! Iyyyk...

- Gönül bu ota da konar... Diyen sizin millet değil mi ya!

- Peki. Bende biliyor musun Bella'ya aşıktım. Ama o salak (Bella'dan bahsediyorum) gitti Edward'ı seçti. O Edward kere Allah Bella'sını versin onun...

- Şimdi durduk yere ne bela salıyorsun! Tercih meselesi...

- Yani bir yastıkta kocasınlar diyorum kızma hemen... Senin bu dişlerin niye büyük, kazma gibi Volvo! !

- Aslında daha büyük de göstermiyorum?

- Bu akşam dolunay çıkmaz sanırım! ! İnsan insan konuşurken başıma iş almıyım...

- Ya bu da saçmalık. Dolunay çıkınca ne oluyor ki kurda dönüşüyoruz...

- Kurda dönüşeceğinize kuşa dönüşün yani!

- Dracula var bilir misin onu!

- Var evet. Vampirellla buldu mu kendisine o. Yüzyıllardır bekar diye biliyorum...

- O da zamanında bir kanguruya aşıkmış. Bunu biliyor muydun!

- Babası vermemiş mi Fenerli diye.

- Hayır solcu diye vermemiş. Sen taktın bu fenere ha!

- Türkiye hakkında ne düşünüyorsun...

- Türkiye'yi düşüneceğim diye boşa vakit kaybediyorsunuz! Türkiye düşünülecek değil yaşanılacak bir ülke...

- Ama işte bizim burada da Çakal adamlar var! Kuzu adamlarda çok. Bir de koyun adamlar var. Hiç yoktu kurt adamı da ben getirdim! Yaşayıp gidiyoruz işte böyle...

- E bunların çobanı yok mu?

- Ara sıra binde bir bir çoban da geliyor başımıza! Güdebilirse güdüyorlar! Yoksa Allahümme salli ala seyyidine Muhammed!

- İsa değil mi?

- Ne İsa, ne Musa? Gel sende Hak dine gel, vesile olayım...

- Ne faydası olacak bu saatten sonra. Hollywood yeterince sömürmüş, birde yeşilçam mı sömürsün! Bir de siz mi kullanacaksınız. Hem ben kurdum!

- Ulan gavurluk içinde! İşine gelince insan, işine gelmeyince kurt! Kurtlar Cehehnnem'ine gidersin inşallah. Allah o Edward'ı da mesut- bahtiyar etmesin. Çok kızdım. O Bella'yı da görsem onada iki çift sözüm var.

- Ne kızıyorsun ya ne dedim ben şimdi.

- La beni bir ısır. Isır beni. Bende sizden olacağım. Artık bıktım burama kadar geldi... Yaşamak size hoş. Türkiye' düşünme yaşa imiş... Nasıl düşünmem! Asgari ücret 3 kızımın bez parasına, mamasına, ıslak mendiline yetiyor. Bi gazla uyduk Başbakan'a....

- Ha evet siz çok gaza gelen Kaz bir milletsiniz....

- La yürü git bozacağım şimdi ağzımı! Ayrıca bak biz çok ağzı bozuk bir milletiz de!

- Kızma kızma hemen. Gel öpüşelim, koklaşalım. Siz misafirperver bir milletsiniz. Güle oynaya ayrılalım...

- Haklısın. Ben böyleyim kusuruma bakma, kızınca babamı tanımıyorum! Ha söylemeyi unuttum. Senin sarı kızın 2 danası 4 düvesi olmuş kara oğlan'dan!

- Karaoğlan!

- O değil lan. Sizin kalbiniz bozuk :)) At izi it izine karıştı... Neyse Örümcek adama selam söyle, ölmesin! !

-Sarı kız ah sarı kııız, nasıl yaptın bana bunu?

-Ah Bella. Ulan Bella. Allah senin Murad'ını verseydi, İbrahim'ini verseydi! Allah'ım Bella'sız kaldım inan ki dünyama güneş doğmuyor...

- Günahım neydi sarı kız, hasretin hiç bitmiyor...

- Sabahı görmeden...

- Dolunayı görmeden...!

- Suya rakı katalım da içelim mi ne dersin! !

- Olur be anasını satayım hiç demeyeceksin sandım... Hem ne diyor Ferdi abimiz: Sen benden dertlisin, ben senden dertli!

- Ulan sen en Harbi kurtsun tanıdığım ha! Hadi git... Rakıyı da bana aldıracak şimdi! Ben kolayı bulup zor içiyorum :))

Durmak yok yazmaya devam edelim bu yeni yılda da derken :))

Aralık Ayı

İbrahim Arslan
Kayıt Tarihi : 9.1.2017 15:39:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

İbrahim Arslan