Bir taze kurt ve ihtiyar kurt ormanın derinliklerinde beraber yürüyorlardı. Bugün tecrübelerinden anlatıyordu, bugüne kadar hep 'kurt' gibi yaşayışından ödün vermeyişinden, hayatın ona kazandırdığı derslerden. E yanındaki toydu nasılsa, birisinin ona büyüklük yapması gerekliydi. Hayatın binbir cilvesi vardı. Ve kurt gibi yaşamayı öğrenmezseniz hayatın gereklerini yerine getiremeyebilirdiniz. İhtiyar kurdun başkaca bir niyeti daha vardı ya neyse. Onu hikayenin devamında nasılsa anlayacaksınız... Yemyeşil bir orman. Çiçekler, kelebekler, şelaleler ve illaki çeşit çeşit ağaçlar. Ama tehlikeliydi orman. Bu zamanda birinci düşmanları ise avcılar yani insanlardı. Önlerinden kırıta kırıta bir tavşan geçti. Sanırsınız tavşancık bu dünyada yaşamıyorda sanalda takılıyor! İhtiyar kurt
-Hadi bakalım avcı tut şu tavşanı da getir bana, dedi. Hünerini görelim. Ok gibi zıpladı taze kurt. Tabii tavşan durur mu. Güzelim bir ormanda esaslı bir kovalamaca başlamıştı. Ya yaşama, ya ölme demekti tavşan için bu kaçış. Papuç pahalıydı. Canını ayaklarında hissetti. Ve kıyasıya bir kovalamaca başladı ormanda. Birazdan ağzındaki tavşanı ihtiyar kurdun önüne bıraktı taze kurt. İhtiyarın verdiği görevi sonunda ve sonuçta başarmıştı. Hafiften böbürlendi. İhtiyar bir güzel yedi tavşanı.
- Bravo dedi. Ama dakika tuttum. Çok oyalandın. Ayakların biraz daha açılmalı. Daha çok egzersiz yapmalısın.
Taze kurt babası gibi severdi bu gün görmüş kurdu. Evet haklıydı. Oyalanmıştı. Attarafı bir tavşan bu kadar geç mi yakalanır! Gözü bir hedef buldu kendine. Avını gizli gizli takip etmeye başladı. İhtiyar bunu da farketti. Bak işte sana şans. Bakalım bu sefer daha hızlı yakalayacak mısın avını! Eğer başarırsan sana 10 puan var bugün. Yoksa babana söylerim bu çocuk iş yapmaz diye. Sana kız da bakmaz o zaman. Ziyafet çekmek istiyorum haydi delikanlı. Bu tavşan da iş yokmuş. Dişimin kavuğunu bile doyurmadı.
Ok gibi zıpladı yine taze kurt. O kadar seri hareket ediyordu ki. Sırf ihtiyar kurdun takdirini kazanmak için. Yavru bir ceylandı bu sefer avı... Ve kulakları dışarıdaki tehlikelerdeydi. Tehlikeyi farketti. Ve kovalamaca başladı. Hayat ve yeni bir şans kovalamacası. İhtiyar kurdun takdirini almalıydı. Bu sayede sevdiği kurt kızla da evlenirdi hem. Babası hemen everirdi onu. Birazdan ihtiyar kurdun önündeydi ceylancık.
-Bak bu daha güzel yemek. Sen avlanmayı öğreniyorsun evlat. Bu sefer daha erken tuttun avını. Babana bundan bahsedeceğim. Ve Ceylanı afiyetle yedi! Hadi eve gidelim. Bu günlük yeter. Yarın seni iyice öğreteceğim. Tam bir kurt olacaksın! Akşam oluyordu. Evlerine vardığında. Karnı çok acıkmıştı taze kurdun. Bir tavşan, bir ceylan yakalamıştı. Ama hep ihtiyar kurt yemişti. Eve geldiğinde hasta babası oğluna.
- Av nasıldı, diye sordu.
- Bir tavşan, bir ceylan avladım diye malumat verdi...
- Eee nerdeler. Karnım aç.
- İhtiyar yedi.
- Seni üçkağıda getirmiş anlaşılan. Gençliğinden istifade etmiş. Uyanık Simon. Bende onun oğluna yapmıştım aynısını zamanında. Ne demişler imam imamın arkasına sırayla geçer. E ne yiyeceğiz biz. Ulan gerizekalı biraz da hasta babana ayırsana! Sana bu zamanda 'kurt' olmak karın doyurmuyor biraz da 'çakallık' öğretmek lazım. Ah bir iyi olsam.
Jeton yeni düşüyordu kafasında. İşte Milliyet BLOG da ihtiyar kurtlarımız ve genç kurtlarımız var. Belki artık kenara çekilmeliler ihtiyarlar. Ama bize nasıl yazmamız gerektiğini öğretmeliler daha değil mi? Avlanmak her avcı için ayrı bir keyiftir. Ama kimse kimseye avını vermek istemiyor. Lakin diğer avcının da ne vurduğunda gözümüz. Ben diyorum ki yol açmak lazım. Taze beyinlere her zaman ihtiyaç var. Tabi ki ihtiyar kurtların da tecrübelerine. Daha sıralasınlar madde madde bakalım. Blog öğretilerini paylaşsınlar bizden. Bu arada bizler de hamuru yoğurup ekmek yapmaya çalışalım. Bir sokak lambası hiç bir işe yaramaz bir şehirde. İLLAKİ her sokak başında sokak lambası olmalı. Karanlığı yenmeliyiz. Bunun yolu boş yazmakla olmaz beyler!
***
Bu öykü ile yeni bir başlangıça adım atıyorum. burada sadece öykülerimle olacağım. Bilhassa son yazılarımda beni anlamaya çalışmayan buradaki büyüklerime ithaf ediyorum bu öyküyü!
Yazma tarihi: 5 Ağustos 2011
Yayınlama Tarihi: 14.06.2012
Düzenleme:22.10.2013
İbrahim ArslanKayıt Tarihi : 19.3.2014 10:37:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![İbrahim Arslan](https://www.antoloji.com/i/siir/2014/03/19/oykulerim-ihtiyar-kurtlar.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!