Öykülerim: Blog'un İcadı (878)

İbrahim Arslan
1000

ŞİİR


15

TAKİPÇİ

Öykülerim: Blog'un İcadı (878)

1)
Miladi 1332 yılı 30 Aralık.

-JEN uyumadın mı daha?

-Blog yazıyorum babacım.

- Ne yazıyosun ne yazıyosun, ne dedin sen kızım...

- Blog yazıyorum babacım...

- Anlamadım. Blog ne?

- Blog dedim ama bunu bir tek ben biliyorum şimdilik babacım. İsim annesi ben olacağım. Herşeyin bu günkü gibi olmadığı zamanlarda biz gençler hürce konuşmayı bırakıp hürce yazacağız. Hatta içimizden geçen her şeyi yazacağız. Tabuları, yasakları, seksi...

- Ne diyon kızım sen... Seks ne adam gibi konuş çakmıyım tokadı...

- Babacım sen beni dinlemiyosun amaaa. Ben de seni çok aydın sanırıdım...

- En aydınımızı dün meydanda taşlaya taşlaya idam edip kellesini kestiler a benim kızım. Burası Amerika mı sandın sen...

- Amerika ne babacım...

- Amerika mı ben Amerika mı dedim... Hakkat o nerden çıktı... İsa aşkına kafa bırakmadın bende? Jen uyusana sen...

- Baba masal anlat ta uyuyayım. Anlatmıyosan ilk blog'larımı yazayım...

- Bak yine bog dedi... Ne la bu bog? Aldım başıma işi, zihnimi bulandırmadan anlat şu işi...

- Bog değil blog babacım. Gençler bundan 500 yıl ya da bin yıl sonra bizim hiç birimizin anlayamayacağı şekilde şakır şakır yazacak ve bu yazdıkları da bizlerin anlamadığı şekilde mesela Osmanlı ülkesinde bile anında okunacak. Güzel yazmışsın, şöyle olmuş böyle olmuş diyecekler. Buna da blog diyecekler...

- Haaa anlamadım!!!

- Aman baba JenBlog, Jenniferblog ama sadece blog da deseler bunun isim annesi ben olayım yetiyo bana... Blog'u ben buldum. Ben Le Ortama Gel açılımı... Ortam yapalım, ortalıkta yazalım... İstediğimizi yazalım istediğimiz gibi...

- Aman kızım kellem gövdemde biraz daha dursun bunları bir yerde konuşma! Seni de tıkmasınlar Altınköy'e.

- Altınköy'de akıllılar var hep! Ama aşırı akıllılar, beyni yananlar...

*** *** ***

- Ayşe ne diyo bu kız İSA aşkına...

- Ya nerden FRANSIZCA, ingilizce okumak için düştüm Arabistan çöllerine de nereden buldum tanıştım seninle Roma'da. Henrry kızımız ne diyo bilmem de gel bir kerecik te Allahaşkına de...

- Hem dininde olmasa da gavurun biri ile evlenirsin hem bana fetva verirsin. Hristiyan gibi davranmazsın , müslüman gibi inanmazsın, yaşamazsın. Şimdi geç bunları... Sizin oralarda var mı böyle bog, afedersin blog mlog diyen... Anasından mı kaptı bu şeyleri bilmiyom ki. Sen mi giriyosun bu kızın aklına...

- Hayatım bende ilk senden duydum. Bizde Yunus Emre vardı, o çok yazardı. Ama o da şiir yazardı yani ne bileyim, bilemedim...

- Bu kız astırır bizi demedi deme Elizabeth Ayşe. Git birde sen konuş şunla. Anla iyice hele bu bog ne demekmiş...

...

- Jen kızım... Nerdesin?

- 100 numaradayım anne...

- Hımmm sıçm.n bitince gel de senle bu b.k işini konuşalım...

- OFF anne sende mi... B.k değil blog, blog!!

- Baban öyle demiyo ama...!!

...

( Ertesi gün 31 Aralık 1332)

- Konuştun mu hayatım...

-Neyi konuştum mu?

- Ne konuştuk AYŞE Elizabet Bolgo seninle, kızınla konuş demedin mi?

- Amaan kafam almadı. Oya yaparken dalmışım. Konuştukları da bi kafamdan girdi bi kafamdan çıktı...

- Bazen bende Osmanlıca Türkçesini öğrensem diyorum. Benim de senin dediklerini kafam basmıyo... OYA NE??

- Ya bana saçma geldi... Bizim kız bu zaman da yaşamıyo... YOK hani sanki 2000'li yıllara gitmiş gelmiş. Öyle anlatıyo ki bu zaman insanı anlamaz. İki tane asıldım kendine gelsin diye ama daha da tozuttu...

- Ne yaptın ne yaptın? ASILDIN MI? Tokat mı attın kızıma! Ne hakla siz Türkler çok barbarsınız, hayvansızınız. Daha çocuk o...

- Ama bizde tokatı atmazsan hocalar bile kurtaramaz seni... Aklını yersin.

- Altınköy'e mi bıraksak mı? Bizi öldürtecek bu kız...

- Siz daha barbarsınız işte bak!! İnsan öz kızını bakırköy'e bırakır mı?

- Bakır değil bakır değil ALTINKÖY. Bakır nerden çıktı... GEL ikimiz konuşalım şunla.

-Ok.

- What?

- Sorry afedersin.

- Affetmek....Ok ne afedersin nee?

- Böyle anadan babadan da Jen gibi kız oluyo, şaşırmamalı yani... Senden benden duyuyo 4 dili birbirine karıştırıyo... Ondan sonra Amerika ne? Ben ne bileyim ne. Adamın biri keşfedecekse keşfetse de biz de bilsek ne , neresi?

- Daha var ama bu kız evet anormal

...

- Jennifer... Söyle bakalım okulda bugün ne öğrendin?

( Direk konuya gir be adam)

- Okulda babacım Osmanlılar' ı konuştuk... Katıla katıla güldük. Arkadaşın biri bunlar İstanbul'u da fetheder yakında dedi de...

-Eeee.

- Bende elimi kaldırdım öğretmene İstanbul'u fethetseler iyi bence dünyaya hakim olmasınlar da dedim... Buralara kadar gelecekler hatta ...

- Tamam tamam sus... Şu kızı Türk gibi yetiştirme dedim sanaa A. Eli...

- Canım herşeyi benden biliyosun. Fala baksa benden, ata baksa benden...

- Silah merakı da var!!! Pardon pusat...

- Silah ne pusat nee? BİZ NE konuşacaktık ne konuşuyoruz. Allah'ım bu herifle evlenip aşık olup ben ne büyük günah işlemişim...

- İncil' de okumuyosun. ve evde Kur'an buldum. Kilise de de çekirdek çıtlatıyomuşsun... Ayşebet nesin sen... Müslüman mı hristiyan mı?

- KEM küm geçelim bunu... Blog ne b.kuma yarıyo Jennn. Bak bu akşam seni döve döve öldürürüm bana kız gibi cevap ver...

- Eee annecim...

-Sus cevap verme bana, daha lafım bitmedi... Hem geçen stafanos'la ne işin vardı damın üstünde. Ben sana ondan uzak dur sana münasip erkek arkadaşını ben seçerim demedim mi?

- ANNEEE! Babam burda...

- Stafonos ha!! En iyi arkadaşımın oğlu... Münasiptir takıl tabi kızım... Ama bekaret kemerinin anahtarı hala bende unutma!! Hem sen 19 yaşında kızsın. Ama dur aşk meşk bırak sen blog yaz kızım. Ya da blog yazma jim' le de takıl. Ne diyorum ben...

(AYŞE osmanlı patlatır)

- Evet evet tokat bazen iyi çözümmüş.

03.10.2017
***

2)1 Ocak 1333

- Babacım ilk blog'umu okur musun?

- Tövbe estağfirullah, hasbinallahi ve ni'mel vekiil...

- Ne diyosun babacım...

- Ne diyorum böyle durumlarda annenden duyduklarımı diyorum. Ben biliyomuyum ne dediğimi...

Ver hele ver...

( Okumaya başlar )

5 DAKİKA SONRA...

- Bitti mi babacım, okudun mu?

- Okudum da bir kere daha okuyayım hele...

( 1 saat sonra)

- E baba nasıl olmuş bloğum...

- Hemen yokediyorsun bu yazdıklarını hemen...

Kızım sen kraldan çok kralcı olmalısın... Kralı öv övebildiğin kadar, övebiliriz anca biz. Sen adamı bi yerin dibine sokmadığın kalmış... Kral bu yazdıklarını görse sen ne yapar biliyo musun?

- Ama yazdıklarım doğru.

- A benim güzel kızım hemen bunları yakıyosun. Hatta dur ben yakayım!! Bir daha da bana böyle şeylerle gelme. Senin kemiklerini kırarım. Yüz verdim diye tepeme çıktın. Sen bizim hepimizin derisini mi yüzdürecen...

- Ama baba...

- Konu kapandı. Eğer bir daha blogmuş bişey yazarsan seni cüzzamlı bir herifle evlendiririm ne halin varsa görürsün... Yarın okula da gitmiyorsun.

- Okul geçen yıl bitti ya baba.

- Git odana yat çabuk. Gece gece çıkarma sinirlerimi. Bundan sonra gece yarısı bir mum yaktığını bişeyler yazdığını göreyim seni ellerimle boğarım...

...

Ertesi gün ( Öğle)

- Henrry Bolgo siz misiniz?

- E evet asker bey...

- Sizi kral çağırıyor, acele edin.

- Beni mi hayırdır...

- Alın getirin dendi bize, bize de malumat verilmiyor kl... Gelmek istemezseniz zorla. Gelmek istersiniz sanırım...

- Beş dakka içinde hazır olup hemen geliyorum. Bu üst başla çıkmıyım krala diyimi?

- İyi 10 dakka bekleriz.

...

- Asarlar mı keserler mi bunu...

- Düşünce suçlusu ise bilememm ki. Bildiğim anasından doğduğuna bin pişman ederler... Hah hah haa.

...

- Jennifeeer... Bana o blogu kimseye okumadım de!!

- o- ku - dumm...

- Allah belanı versin senin. Senin gibi kız olmaz olsun. Beni bir daha son görüşün bu. Kime okudun haa.

- Anneme. Az bile yazmışsın o domuza dediii.

- Başkaaa. Domuz mu dedi. Bittim ben, bittim ben...

- Bir de kralın soytarısı mı neymiş. Şövalyesi miydi. Hah dişçisi!!

- Kızım emin misin seyisi olmasın!!! Tamam mevzu anlaşıldı. Beni diri diri gömerler sanırım.

Hadi hakkınızı helal edin. Sen de mezarıma bile uğrama. Fatiha bile okuma. Kızım olacağına oğlum olsaydı keşke. Ah ne sevinmiştim!!

Dur, dur, ben müslüman oluyorum.

Kralın dininde öleceğime ananın dininde ölürüm.

- İsa'ya şükür doğru yolu buldun herif...!!

***

( Sarayda)

- Kralım, efendim. Varlığımızın yegane sahibi. Sularımızın kaynağı, güneşimiz. Askerleri şanlı kendisi anlı, delikanlı hünkarım...

- Yeter, yeter. (Veziri kulağına eğilir bi şeyler fısıldar)...

Yaaaaaa!

04.10.2017
***
3)
- Demek senin eşin Türk?

- Evet, evet ama iyi bir hristiyandır.

- Mustafa Mandal'ı biliyor musun?

- Hayır vallahi bilmiyorum... Kralım kimdir o!

- Eşin çok iyi biliyor ama... Her gece onunla yatıp kalkıyormuş.

- Allah'ım neler duyuyorum...

( Rengi atmıştı )

- Hemen bozulma o sensin. Bundan sonra adın Mustafa. Seni Türklere gönderiyoruz. Ülken adına casusluk yapacaksın. Senden iyisini mi bulacaktık. Hem eşin de Türk.

- Oh. Yani biz blog filan ohhh. Rahatladım be... Casusluk kolay canım.

- Türkler casuslara neler yapıyor biliyor musun?

( Yine rengi atmıştı )

- İnşallah öğrenmek zorunda kalmazsın hahahaha!! Biz de bilmiyoruz, sen ilk olma hahahahaa... Çekilebilirsin. Yine karnım acıktı bak... Domuz gibi acıktım...

...

1 Ay sonra. Osmanlı Sınır kapısında...

- Karıcığım eminsin değil mi. Hiç takılmadan geçeriz güvenliği değil mi...

- Sen bana bırak. Dilsizsin unutma. Kızım sen de sakın benden önce konuşma...

...

- Duuuur!!

Hele kimlerdensiniz.

- Ben Ayşe Mandal, Bu da kocam Mustafa Mandal. Mandallıgillerdeniz. Kocam dilsiz konuşamaz...

- İyi ben size inandım geçebilirsiniz... Aramaya gerek yok... Geçsinleeer.

3 adım sonra...

- Ben sana demedim mi sınırdan geçmek çocuk oyuncağı diye...

5 Adım sonra...

- Duruuuunn!!!

Bir güvenlik uygulaması bildirisi geldiği için bir güvenlik kontrolümüz daha var. Bu sıralar casuslar sınırı geçmek isteyebilirlermiş...

- Sen söyle bakalım dilsiz olan...

Annenin kızlık soyadı ne?

- Mandal mandal soyadı mandal...

- Kızlık soyadı lan sen benle kafamı buluyosun...

- Ayşee neydi canım... Kızlık soyadı ne. Bu nerden çıktı.

- Hahahaa tutuklayın bunları. İlk andan itibaren şüphelenmiştim. Adam şakır şakır konuşuyor ama annesinin kızlık soyadını bilmiyor. Bilse yakalanmayacaktı hahahaa...

- Memur bey benim adım Jennifer ben buraya blog arkadaşım Hasan'ın daveti üzerine geldim. Annem Türktür. Ben de müslümanım... Eşhedü en la ilahe ... Babam mandanın tekidir. Onun için özür dilerim. Sizden rica ediyorum salın bizi. Müslümanım diyorum. Valla blog arkadaşım için geldik buraya...

- Blog ne ya ne diyosun sen...

- Sen blog nedir bilmiyo musun? Sizin gibi aydın biri. Babamın kızlık soyadını sormayı akıl etmiş çok kültürlü biri blog ne bilmez mi? Yoksa siz blog yazmadınız mı hiç...

- Haaa Mektup mektup. Yazıyoruz tabi...

-Mektup değil blog blog.

- Haaa haa! Güzelleme, yazmaz mıyız yaa!

- Güzelleme de değil blog blog...

- Sen şunu biraz daha de bakayım... Dinleyin lan develer. Bak blog neymiş öğrenin. İyi öğrenin ha . Zinhar yarın hepiniz blog uzmanı olmazsanız burda bir ömür nöbetçi olarak galırsınız haaa!

- Öncelikle Blog'u ben buldum.

- Sen mi buldun... Soysuza bak. Bacak kadar kız bizle maytap geçiyor. Ben de ciddi ciddi dinliyorum...

Git derdini Marko Paşa'ya anlat. kafamı bulandırdın akşam akşam...

Yakalayııın şunları...

Şu Hasan kimmiş, kimin nesiymiş bulunsun...

- Ah kızım keşke ben buldum demeseydin... Arşimet gibi... Yaktın bizi...

- Arşimet kim baba... Bunu Bloğumda yazayım.

- Kızım Jen bana bir daha blog lafı etme. Seni öldürürüm...

Annemin kızlık soyadını da buldum sanırım!!!

'Lopez'

(Sanırım burda BİTTİ)

05.10.2017

İbrahim Arslan
Kayıt Tarihi : 28.11.2017 14:58:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Milliyet blog'da yazdığım yazılardan . Ordan çekip gittiğim için yazılarımı topladığım yazılardan.( Beyaz Atş müstear adıyla yazıyordum)

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

İbrahim Arslan