Kocatepe'den yükselen bir ses,
Yurdun dört bir yanına yayıldı.
Düşman ordusunu bozguna uğrattı,
Türk milleti büyük bir zafere ulaştı.
30 Ağustos, zaferinde düşman durduruldu,
Türk milleti büyük bir mücadele yaşandı.
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Mustafa hocam, 30 ağustos şiirime yaptığınız bu yorumu büyük bir beğeniyle okudum. Yorumunuzda duygu ve düşüncelerinizi çok güzel ifade etmişsiniz. Sizinle tanıştığıma çok memnunum. Bu sitede sizin gibi değerli bir şairle yazışmak benim için bir onur. Umarım daha çok şiirinizi okuma fırsatı bulurum. Selam ve saygılarımı sunuyorum.
"Zaferler Ayıdır", Ağustos...
Ta Malazgirt'ten, Afyona uzanan...
Tarihin en anlamlı rastlantısıdır "26 Ağustos..."
26 Ağustos 1922 sabahında Büyük Taarruz için Gazi Mustafa Kemal'in komutu nasıl yükseldiyse Kocatepe'den, aynı tarihte, yani 26 Ağustos 1922'den tam 851 yıl önce, 26 Ağustos 1071'de Sultan Alparslan'ın da komutu duyuldu, Malazgirt Ovasında!
Başka hangi ulusa nasiptir, aynı tarihte iki büyük zafer!
Zafere giden "Kurtuluş Savaşının" dönüm noktalarından "Sakarya Meydan Savaşı da" 23 Ağustos 1921 günü başlamış, 13 eylül 1921'de zaferle sonuçlanmıştır,
Yine Çaldıran Zaferi, 23 Ağustos 1514'te,
Mercidabık Zaferi 24 Ağustos 1516'da kazanılmış, Anadolu'nun yurt edinilmesinde önemli aşamalar olarak tarihimize geçmiştir...
Bir ulus için böylesi günler, aylar, zaferler "BİRLİK VE BÜTÜNLÜĞÜN MAYASIDIR!"
Asla unutulmamalı, unutturulmamalı,
Hele de Gazi Mustafa Kemal Atatürk için "ÖNEMSİZLEŞTİRME, UNUTTURMA, KÜÇÜK DÜŞÜRME" amaçlı girişimler görmezden gelinmemelidir!
Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kurucusu ve banisidir!
Akıllarınca onu eleştirmeye, olmadık yalanlar ve iftiralar ile anasına, ailesine, soyuna saldıran ruh ve akıl sağlığı şüpheli yobazlar, olsa olsa Türk düşmanıdır, dış güçlerin aşağılık maşalarıdır!
Şiirinizi bu anlamda "tarihe düşülen not" olarak algılıyor,
Şahsınızda Türk Ulusunun şerefli fertlerinin, sitemiz şair ve şairelerinin Zafer Bayramını kutluyor,
Saygılar sunuyorum Ahmet Nejat Bey...
Mustafa hocam, 30 ağustos şiirime yaptığınız bu yorumu büyük bir beğeniyle okudum. Yorumunuzda duygu ve düşüncelerinizi çok güzel ifade etmişsiniz. Sizinle tanıştığıma çok memnunum. Bu sitede sizin gibi değerli bir şairle yazışmak benim için bir onur. Umarım daha çok şiirinizi okuma fırsatı bulurum. Selam ve saygılarımı sunuyorum.
Bu şiir ile ilgili 2 tane yorum bulunmakta