Başkalarının özgürlüğümüzü elimizden alacağı korkusuyla, özgür düşünce ve davranışlarımıza sınır çizmemizdir. Dış korkulara karşı kendi içimizde bir korku oluşturmamızdır. Böylece, dış korkular ile iç korkularımızın çarpışması anında ‘’kendi delimiz başkalarının akıllılarından daha iyidir!’’ mantığıyla kendi içimizde korku yaratıp, korkularımızın emrine girmemizdir. Kendi korkularımızdan kaynaklanan köleliğimizi kendi özgürlüğümüz olarak yansıtıp kendimizi ve çevremizi kandırmamızdır.
Kendimiz olmaya, kendi doğallığımızı yaşamaya korkmamızdır. İçimizde bize egemen olan kendi yarattığımız korkumuza özgürlük olarak sarılmamızdır. Böylece kendimizi aldatmakla da kalmayıp, çevremizde bize güvenen insanları da aldatırız. Onların bizlere olan güvenlerini istismar etmiş oluruz.
Doğrudan yalan söyleme yerine dolaylı olarak yalana başvurarak daha kirli bir oyuna katılmış oluruz. Bu davranışımızla yalanı daha geniş kitlelere inandırıp yaygınlaştırmış ve meşrulaştırmış oluruz. Toplum olmanın gereği buymuş gibi, egemen güçlerin baskısını, geniş kitleleri ikna ederek zihinlerine sindirmiş oluruz. Yalana karşı tepkileri bastırmaya, en büyük ve uzun ömürlü katkıyı yapmış oluruz… Ne için? (Özellikle basın ve medya işlerinde). Kolay yoldan para kazanmak için.
Otosansür uygulayanlar kolay yoldan kazanç elde etmek için zor şartlarda geçim mücadelesi verenleri yalan bilgilerle kandırarak egemen güçlere satmış olurlar. Baskı aracının manivelası olurlar. Korkuyu yayarak ‘’başka çare yok!’’ diyerek, toplumu köleleştirerek çıkar sağlayanların baskılarına ortak olunur. Onların kazançlarının kırpıntıları bile, alın teriyle kazananların kazançlarından kat be kat fazladır. Ezilenleri mücadeleye itecek uygulamaların üstünü örtmek, toplumu uyutmak önemlidir. Gerçekleri ifşa ederek kazanamayacağını, yalan söyleyerek kazanmak için…
Böylece, zincirleme her birimiz bir diğerini bastırarak ‘’Tek başıma ne yapabilirim. Dünyayı ben mi kurtaracağım’’ söylemleri ile suskunluğumuzu yaygınlaştırıyoruz… Korkularımızı yenmek yerine cesaretimizi yeniyoruz…
Her dönemde egemen olan bu otosansür mantığı, 12 Eylül 1980 darbesinden sonra daha da yaygınlaşıp meşrulaştırıldı. Onun için ki 12 Eylül’ün günümüze kadar devam etmesini önleyemedik. Önleyemediğimiz gibi bu gün daha da katmerlendi.
Düzenin dışına çıkmaktan korkup, farkında bile olmadan düzenin adamları olarak yaşamımızı sürdürüyoruz. Onun için ki şimdi her sorunun çözümünü kendi dışımızda aramaya başladık…
Kayıt Tarihi : 5.2.2018 16:17:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Mehmet Halil](https://www.antoloji.com/i/siir/2018/02/05/otosansur-nedir-duz-yazi.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!