İlimi yürüyüşü senin gözlerinle tanıdım. Kelebeklerin su içtiği nurlu denizlerde, engelleri aşamayan, karanlıkta tütsülerle ağlayan sandalda hayatın kumarını oynayan sevdalılarla dönmeyi düşünen içi parçalı bulutlu bir küreyim.Hiddetle kırılan dalgalarda tan ağarınca dalgalarda görünür gerçeğin dibi, sana gelişimin hızı.
-Kaldırımlarda, yürüyüşünde sesi işlenmiş bir ceylan gibi henüz yeni yazılmış sorular gibi bakıyorsın.
Yürüyorsam seviyorum demek. Adımlarda sensizliğin şifresi atılır.İçimde atılmayan hisler sislere bulaşıyor.
Bu şehir sisli.Bu aşk hisli.Görünene değil,görünmeye görülmek bir soru oluyor.Bir testin ortasında senin sorun çıkıyor.
Belki oluyor,bu soru senin.Ruhunun tümceleri işlenmiş.Yüreğinin şıkları,şıklığın hatta tüm hayat eklenmiş.Kolay bir soru gibi…
Zaten sende öyleydin.Bir yıl boyunca sana çalıştım.Sana gelmek için.Denendim her an.Seviyor gibi sevmen var ya! İşte bu arada umutlandım.Umudun Everest’inde önce özlemine,sonra sevgine,sonra sevdamıza tutundum.Tırmandım hep.
-Sense gitmişsin kanyonların,ulaşılmaz dağların, başarının en yükseğine.Nefessiz kaldım.Orada alışmışsın.Ben hazırlıklı geliyorum.Sensizlik bitiyor.Orda başka sensizlikler,açlıklar; hatta havasızlıklar başlar.Tutunamayanlara tutunmak.Amaç bir anda amacına zincirleniyor.Ruhun esemesinden sana mesaj var.
“Gül bir ömrün kokusunda sevince yayılmış.”Sen bir şarkının bestelenmemiş öncesindeki çalışma kadar nağmelisin.Sen,bir kitabın en öncesi kadar öncesin.Sen,bir düğünün ta öncesi kadar önceliklisin.Sen,bir anayasanın öncesi kadar kanunsun.Sen,bütün icatların en öncesi kadar kederlisin.
Sen artık bir sen ve son değilsin.Ben,bir bulut oldum.Sana yağmur olarak gelmek için.Ben bir“söz”oldum,şarkı olup sana okunmak için.Ben bir tohum oldum,meyve olup sana gelmek için.
Ben bir ben olcam.Ben ….. ben …... bir ….. sen …... olcam. Boşlukları yıllarca çalışmalarım dolduracak.Orası ilk sevişmemizde doğacak olan fakülte çocuğumuz olacak.
Ben böyle gelicem sana.Sen orda bir sınav gibi duruyorsun.
Heyecanım artıyor.Hayallerime volkanlar ekleniyor.Ruhsal betimlemelerimi göremiyor.Önyargılarım artarak ön sevinç oluyor.
Herkes bir şey söylüyor.
Masallardaki tüm düşleri öztleriz de, birini yaşamaya gücümüz yetmeden senin peri halden,soru hale gelmene şaşarız. Sen, yüksekte bir kayanın altında,denizde derin bir akışın altında, yüreğimde yalınayak gezinen, helecanların içinde,rüzgarı bile asla hesap edemediği eşislerdesin.
-Gönlüme zamansız düşmüş bir kardelensin. Bana bir yıldır kışa yaşatmadan belli.Çöz babam çöz… Bir yıl boyunca seni çözdüm,sana tırmandım,yurdun dağlardır, hep yüksektesin, elimden tutamuyorsun… Hayallerimin kardelen olmuş…Bir hayal değil mi ki işte biz sunduğun…
Yüksek bir dağ,yağan kar ve içli, sorulu,cevaplı büyüyen kardelen…
Ölümsüzlüğü ve çözümsüzlüğü kutsal kılan vazgeçilmezliğin
Sevdası gibi, seni solumakla,sana gelmek için nefessiz kalmakla meşgulüm.
Ya kazanamazsan? Dünyanın en tehlikeli önyargı cümlesinde kalakalıyorum.
-Ya kazanamazsan? Ya…lar uzadıkça sevdamdaki atomik inceliyişler büyüyor.Kaybedişlerin sorusu suskularını derliyor ,hayırlısı sözcesi imdada geliyor ve beni tesellilerine alıyor.
Sana gelmemek senin olmamak dünyanın sonu mu ki? Bir yıldır,tüm hayallerim,tüm zamanım,her şeyim; ama her şeyim senli.O,kadar senli benli olduk ki sensiz bir saniyem ziyandır.Reklamlarda , dinlediğim müzikte,izlediğim filimde, dışarıda,içeride, hayalde, rüyada, cennetimde,cehennemimde sen.. sen arası sen…
Kurallara sığmayan bir sığlıkta,safir oluyorum.Ve sen Hüsn’ü Aşk’taki “Hüsn”oluyorsun.Senin kimyanı bulmak için kayboluyorsun.Kayıplardasın.Hüsnün bana hüzün oluyor.. Yaralı, bilgili, ilgili, her anı silgili Mecnun oluyorum.Önüme bir sürü Leyla çıkıyor; ama senin suretin okunmuyor bende.
-Vahalarda sana ulaştım.Sınandım.Seni geçtim.Hedefimi geçti; ama bu senin sınavın değildi.Bu net.Bu netler sana yetiyor.Bu niyet yetiyor.Yetim kalan tüm hislerimle sana geliyorum.Geleceğimsin.Geliyorum sana.Bilgilerim artıyor.Çözümsüz bir denklem gibisin.Dengin olmak için çözüldüm sana.Formüllerin formunda sana açıldım.Senin yüreğin Antarktika gel erit diyorsun.Buzul denizde yüzmek bir rekor.Senin kıtana gelmek bir rekor.Bu net.Bu netler yetiyor.Aslında nazın aynı,sözün aynı,tarzın aynı; ama nedense zorlanıyorum…
Kolay gibisin.Ama bir tazı gibi koşamıyorum.Sen de bir ceylan gibi kaçmıyorsun.İninde hırlayan bir kurt gibisin.
Aşağıdakilerden hangisi işte duyguların dervişi”olmak sözüyle anlatılmak isteniyor.İşte bu sözün bile heyecanlandırıyor.Sen aşağıdaki diyince kendimi aşağı atasım geliyor.Her sorun dağ gibi çözdükçe aralaşıyorsun.Meyveler yetişiyor içimden.Umutlarımın çiçeği açılıyor.Hayatımın beyaz yaprakları açılıyor.Seni oraya yazıyorum.
Yazıyorum,çiziyorum.Yanlışlarıma Mecnun,Ferhat,Kerem,Romeo,Le Lo yetişiyor.Bak diyorlar,şöyle seversen böyle sever seni, onun nazları bitmez, onun sözleri bitmez,onun soruları bitmez; ama her güzelin kalbini kazanmak şöyle böyle aynı …
Seni sevmek başkasını sevmeye benzemiyor. Senin olmak bir geleceğe hazine olmaktır. Sana geliyorum.Herkese kucak açtığın gibi bana da aç.Streslerinden kurtar beni.Önyargıları çürüt.Amaçlarıma güneş ol.Aydınlat.Sev ve yaşat.
Bir soru gibisin. Kime,niçin,nasıl yazıldığını bilinmeyen bir soru gibisin.
Bir yanıtın içsel yangınlarına su oluyor.
Sulara ve anlatılmaz sevdalara gidiyorum.
Bir cevap gibisin.Sırf benim için belli olan bir cevap gibi.
Gün güne,an ana,heyecan cana,her şey bir şeye odaklanıyor ve sen çıkıyorsun karşıma.Orda seni çözdükçe hayat rengine bürünüyor.Ve sen ve ben kalıyoruz bu aşkın son deminde, zaman yetmiyor seni yaşamaya ama geldim işte,bak şimdi gözlerim, her sayfada saklanma, her soruda aklan, çözül bana, soyun bana, seni evirdikçe hazlarım artsın.
Pervane böceğinin ışığa küstüğü o anlatılmaz anlar gölgelenir ansızın aşkımız şimşeğine çakılır,elimde kalemim, yüreğimde alemim aşkı cebimizde geleceği kaybolmuş bir zar gibi gezdirerek alışıyoruz yaşamaya.
-Kimimiz yek atıp, kimimiz düşeş atarken hiç bitmeyecek bir ruhla açılır beyaz kağıtların yazılmış çözümlerine. İşte hayat,işte sınav, işte sınav günü ben geldim, bütün gelmelerim geldi gerisi boş…
Kayıt Tarihi : 11.9.2009 23:43:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (1)