Bilir misin sarhoşluğu
Meyhane köşelerinde ayılmayı
Virane sokaklarda uyumayı
Sahi hiç yaşadın mı
Severek ayrılmayı...
Bilir misin yalnızlığı
Yıkıldı yolunu bekleyen serseri direnişim
Çocuksu düşlerim zifiriye emanet şimdi
Yakıldı umudum kış günü bekleyişim
Temmuz bile güneşe hasret şimdi
Bir nazına kaç ömür verdim saymadım
Deprem sonrası yangın gibi
Bu şehir kimsesizler diyarı
İnfazı yok artık bütün hükümlerin
Gün olur da gelsen neye yarar
Ölüler kabirde her zaman iyidir
Ben sevmeyi vazgeçtiğimde öğrendim
Kaybettiğimde anladım ateşin yaktığını
Bir Kahve bakışına susamayı ögrendim
Bir de bunca yıla rağmen unutmamayı
Meskensiz kayboldum her nazarında
Ezayı unutup yıllandım mahzeninde
Bahçeler gül değil toprak kokuyor
Ebediyeti yaşarken sığındım mahşerine
Kör olası aynalar yüzümden kanıyor
Hangi göğün habercisidir bilmem
Rahatsız olmam, zulüm bile senden gelsin
Un eyle! toprak eyle! yine de sen eyle beni!
Hakir gönlümün siyah denizinde bir inci gibisin
Şavkla gel! ruşen eyle! fer eyle! ben bilmesem de
Senden sonrası bir enkaz
Deprem sonrası bir şehir
Soğuk bir hazan karanlığında
Umutların bir bir döküldüğü
Kelimelerin hüzünle yoğrulduğu bir şiir
Senden sonrası bir enkaz
Günlerden senden sorası
Sensiz bu şehir mezar kokuyor
Deli rüzgar kokunu sürerken
Kirlenen gök mavisini yıkıyor
Senden sonrası şimdilerde
Rıhtımsız, limansız bir denizdeyim
Kimliksiz, vatansız bir göçebe gibi
Nereye gitsem, nereye varsam sendeyim
Mütemadi hırçın dalgalar gibi
Uslanmaz, utanmaz bir dertteyim
Şimdi seni sevmek;
Çaresiz bir hastalık gibi
Yalnız bedenimin,
Kalabalık düşleri gibi
Seni sevmek;
Bir aş, bir ekmek gibi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!