aklımdan neler geçiyor sana dair
bir bilsen ne şehirler kuruyorum
yüreğimin telaşından aşklar çıkıyor
deniz mavisinden utanıyor ben gecelerden
avuçların sıcak iklimler taşıyor üşümelerime
bu kent kayıptır artık gözlerinde
sevdiğim bu nasıl derttir, deliriyorum
sevin yâr seni kıskanıyorum
dağlar dağılır sözünün nicesinde
yanlış aşklar durağıydım oysa
sen geldin, sevin yâr sevin sevdiğim
Biz eskiden su içerdik testiden maştırapayla
Şimdi kafamızı kuyuya sokarak içiyoruz
Derdi Çetin usta
Ve yeni bir rakı gelir otururdu sohbetin göbek taşına
İşte orada başlardı keyfi muhabbet
Dünyanın döndüğünün hikaye olduğu anlardı
sonumuz tam da istediğimiz gibi oldu
senin gözlerin nemli benim ellerim soğuk
sakindik hiç olmadığımız kadar
bitmez diyenlere inat bitiyorduk
istediğimiz gibi bitti sevin sevgili…
Ankara tren istasyonunda soğuk bir sonbahar
Aynı gün, aynı soğuk
Sene-i devriyesini kutluyorum ölümümün
Keyfim yerinde hazan yapraklarının üzerinde
Tren istasyonunda telaşlı bekleyişim, sanadır
Efkarı saltanatım bir yıldır buradadır.
senin varlığının yanında
benim varlığımın lafımı olur
kandırılmışız bunca zaman
aşk diye yaşanan ne varsa hepsi yalan
oysa ki aşka aşıktım ben
İstanbul konuşur memleket susar
Akşam olunca
Ben ve tüm martılar
İnzivayı kendimize mesken belleriz
Dilimizde orta çağdan bir türkü
Ve tek ortak noktamız bu orta çağ türküsüdür
Kırk dokuz yerden yaralıyım
Sen, adına şiirler yazdığım
Anlamsız sıfatına anlamlar kattığım
Vur sende bitsin bu amansız karalarım
Sana susuyorum bu akşam
Sana yalanlar söylemek istiyorum
Boğaz içinde dalgalanıyor Liçes
Düştüm bir ahmak yalnızlığa
Gönül yeter artık dizginle rüzgarları
Ölüm gelirse savrulsun avare gönül
Ve tüm fahişeliği ile sırıtıyor İstanbul
Yollarımızda dikenli kucak yaraları
Bilmezdik tankların paletlerini
Çocukluğumuzun beyaz sayfalarında
Bayram sevinciydi postallar, soğuk duvarlar
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!