Uzun yürüyüş kolu, eski sevgililerle geçilen yollardan,
Keskin kayaların ardı sıra yürüyordu Hekimdağın sırtına.
Güneş parlak ışıkları yaprakların üzerinde iç kanaması hissi uyandıran,
Ve aksime, güneşe aşık herkesi coşturan rengini bırakıyordu.
Mutluydular.
Hava kapalı olmalı, bulutlar Tanrıların savaş meydanı gibi
Kan damlatmalı ölü toprağa.
Hiç olmamış gibi davranak yaşanamaz ortadayken herşey.
Bu ormana giren en güzel canlıydın sen.
Acemi bir aşk şarkıcısı bakışlarınla gülümserken etrafa,
Beni neden farkettin bilmiyorum.
Çirkinim,
Yüzümdeki eksik kalmışlığı da mı okuyamadın?
Kaçıyorum işte kaçağım belli bugün aşık olmak istemiyorum güneşe bile,
Bu kış gününde, açtığı için güneşle dalaşıyorum.
Çok yanlış,
Sen çok güzelsin, beni gördüğünde içinden kopacak çığlık...
En çok gülüşünü sevdim, çayını paylaşmanı bir de malum karadeniz
Güneşin seni mutlu etmesini birde.
- Ormana hoşgeldin yeni aşkım.-
Ve arkama bile bakmadan,
Koşarken yırtılan terliğine üzülen çocuk gibi,
Eve gitmeye korkan,
Sokakta kalmaktan korkan,
Korktukça saldıran,
Vurulmuş bir domuza yavrusunun son bakışı gibi.
Kaçabildiği kadar uzağa,
ve Aşktan en çok kaçan ondan en çok çeken belkide.
Kayıt Tarihi : 28.5.2014 12:05:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!