İLMU HABER
Bir iki yıllık devlet memuruyum.
Cumartesi, Pazar derindir uykum.
Sığara aşımdır, çay ise suyum.
Açman kapağımı dertle doluyum.
Eski sazın ben kırılmış koluyum.
Tükenmeyen gurbetlerin yoluyum.
Hiç sönmedim, hasretlerin oduyum.
Örtün küllerimi sessiz uyuyum.
Herkes gibi Yaradan’ın kuluyum.
Raziye anamdır, Hilmi oğluyum.
Martın yirmisi, yetmiş doğumluyum.
Yetmiş beş kilom var, bir yetmiş boyum.
Candaroğullarından gelir soyum.
Vatan Türkiye, Kastamonuluyum.
Küre’dir aslen top ...
İbtidar edüp ayş u taraba hal-i sabavetten,
Hali kalmamışsın zevk u sefa ile imrar-ı vakitten.
Men kim saye ararken halas içün hararet-i hurşitten,
Sen kim telezzüz edersin, ezvak-ı hararet-i şebabetten.
Düzlük yoktur, hep yollarım dağ dere.
İsyan etmiyorum yazı, kadere.
Düğüm düğüm bağlanmışım kedere.
Beni de bir çözen olsa ne olur?
Evim sanki unutulmuş bir kabir,
Sen kimsin dedim, dedi: Zamane
İşin ne dedim, dedi: Avare.
Ya yurdun dedim, dedi: Sana ne?
Sual, cevap, çareler derbeder.
Aşk nedir dedim., dedi: Zebane.
Türk ki adımızdır, Oğuz soyumuz.
Asya Anavatan, Bozok kolumuz.
Çadır evimizdir, Kayı boyumuz.
Düşerde eğilmez başımız bizim.
Yiğitlikle konur bizim adımız.
Vefasızı seçtim gönül tahtıma.
Ateşini salıp gitti bağrıma.
Aşk ipini bağladı da boynuma.
Ardı sıra sürüklüyor yar beni.
Gurbet diyar, haber küskün, can para.
Bir keçi bul, hiç sorma ki şuçu ne?
Düşenlerin on tekme vur kıçına
Her ne olsa balçık koyda içine.
Sür cilayı, koy vitrine, sat gitsin.
Margarinin her dem olsun cebinde
Ne zamandır yoksun
Nereye gittin anne?
Babam, beni sabahları bakıcı kadına bırakıyor.
O da kolumdan çekip evine götürüyor anne.
Gitmek istemiyorum ama
Özgürlük mekanı kalpteymiş.
Dolduran, ömrünce tutsak.
Kalbi değil taşı bile delermiş.
Kaşlar altından gelen mızrak.
Kalbimin sesini boğan galeyan.
Kaç diriyi gömdü sendeki mezar?
Bıktım artık palavralarından.
Nasıl kestin yolumu, sahte duvar?
Benim olan günler, biraz konuşun.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!