Dünyanın mutfağına hoş geldiniz
Volkanlarda pişerken dinozor etleri
Yeraltında çürürken hayvan cesetleri
Siz tabağınızda hangi yemeği yerdiniz?
Dünyanın mutfağına hoş geldiniz
Asırlara soracağım hükmümü
Gül dalına sereceğim fikrimi
Aşk adına salacağım aklımı
Bildim desem, yalan dünya sırrını
Sonsuzlukla deleceğim düşümü
Dün yine rastladım sana
Rüyamda
Yine gülüyordu gözlerinin içi
Derindi tüm anlamlarda
Yine durmadan yaktılar beni
Uslanmayacak bilirim, ne yapsam, ne söylesem
Dur durak bilmiyor, söz dinlemiyor şu gönlüm
Yarin dudağında açıp, bir kuş misali uçup
Aşk bahçelerinden geçip, şenleniyor şu gönlüm.
Bıkmayacak, usanmayacak, hoşnut sevgilerinden
Dün yine boşalttım zihnimin zindanlarını
Yine yeniden içimden taşarken volkanlar
Bölerken aklımın zincirlerini sonsuz parçalara
Çözüldü belleğimde kazılı zamanlar, mekanlar.
Bazen kuytularımın solucanları kıpırdanırdı
Doğanın bel kemiğiydi o
Yok, yok evrenin belki de
Tanrı onu böyle yaratmıştı
Doğurganlık serpmişti üstüne
Estetiğin nitelemesindeydi o
Gece hep başladığı gibi biter mi?
Sabah sulara yansır mi yıldızlar?
Talih, altıma kırmızı halılar serer mi?
Kapı ardında beni bekler mi ilkbahar?
Gülü eşsiz kılan üstündeki diken mi?
Kırmızı Karanfil sokağında
Bir gece daha olmuş
Karanlık sarmış etrafı
Lambalar yanmış tek, tek
Etraf nasıl da ıssızlaşmış!
Kelepçeydin ellerimde
Demir parmaklıklardın
Kalbimi tül perdeleyen.
Bir hançerdin beynimde
Saplanma ihtimalindeydin sen.
Soğuk bir sabah duşuydun
Arada bir balçık çamura battık
Kurtardık ayağımızı yolumuza baktık
Yalan yok doğru yoldan da saptık
Oysa ki düşümüzde cennetlik olanlardık
Bazen kaçıp döndük arkadan dolandık




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!