Orhan Demirtaş Şiirleri - Şair Orhan Dem ...

Orhan Demirtaş

sen nanu aziz'ken bana
emri hak ile birbirine kavuşamayan iki aşık olduk biz
..........ayrı dünyalara düşen nadim iki gözyaşı gibi

oysa ki ne güzel nameler vardı dilimizde
.......................................henüz söyleyemediğimiz....

Devamını Oku
Orhan Demirtaş

bulut gözlüm
...............yağmur dudaklı-m
sen artık sen değilsin
...........ben artık ben değilim
yitiğim sende
.............gel de yit bende

Devamını Oku
Orhan Demirtaş

ve çok sonra anladım
.....aslında hiç bir acıya sığmadığını

kalsam
........bir tutam ölüm

Devamını Oku
Orhan Demirtaş

Yağmurlu bir gündü. İçimizdeki kayıp kentlere, asla ehlileştirilemeyen bakışlarımızın ateşinin isyanını haykırıyorduk. Ölümün tüm acımasızlığıyla teslim aldığı bedenlerin çaresizliği gibi damlıyordu alnımızdan bir bir hatıralarımız. Kanayan yanlarımızı sarmaya çalışırken, içimize ıslak tenimizin yorgun teri dökülüyordu. Ellerimizle yüreğimize daldıkça yaşanan onca acılarımıza karşı, direniş dinamiklerimiz iflas ediyordu sanki. Eşsiz yanan bir ışığın karanlığa düğümlenmesi gibi teslim aldı bizi zaman içinde sessiz yaşadıklarımız. Onca yaşanan ve dilimizde defalarca tekrarı söylenen hüzünlü melodilere biat etme yerine, baş kaldırıyı tercih etmiştik. Ve bu başkaldırı yazgımıza karşı bir intikam değildi. Belki de tenimizde yeni bir ölüm yaşama telaşıydı yada yeni bir ölüm yaşama hazırlığı. Ölmek ve gökyüzünün bizim için söyleyeceği yeni şarkılara uyanmak istiyorduk. Bunun içinse kaç tane yıldızın duasını almamız gerektiğini yada kaç kutsal meleğin gücünde yakarışta bulunmamız gerektiğini bilmiyorduk. Yinede ne olursa olsun, bir yerlerde yaşanılan baharlardan taze bir gül kokusu geliyordu burnumuza ve hızlı adımlarla gitmeye çalışıyorduk gül kokusunun geldiği yere doğru. Avuçlarımızda biriken sorunlar konuştukça hafifliyor, kirpik uçlarımızdan süzülür gibi yer küreye karışıyordu ve biz göz bebeklerimizde yenileniyorduk.

Yiğit bir savaşçının soluğundan dökülürcesine benliğimizi arıyorduk kelimeler arasında. Dertlerimizi saldıkça o yiğit bakışlara, kızıl bir gül açıyordu sanki yüreğimizden süzülen umutlarda ve alnından öpesim geliyordu iki dağ arasında ölen savaşçıları.

Dökülen, çürüyen ve eskiyen bir çok hatıranın esir aldığı bir bedenin orta derecede akan gözyaşları olarak, hafızamıza biriktirdiğimiz ve bilincimizin altına kazıdığımız daha az hüzünlere giden yolu arıyorduk. Uzaklarda bir yerlerde, örtüsüyle gizli olan mavi bir hayatın bu onurlu duruşumuza göz kırptığını iliklerimde hissediyordum. Belki de bu hislerin bilinciydi bizi hayatın ipine sımsıkı saran. Geçtiğimiz tozlu yollara iki beden uzandığımızda, gelecekte bizleri karşılaması muhtemel mutsuz birkaç kaldırım taşının o kadarda yaşanılmaz olmadığını o anki gülümsemelerimizden anlıyorduk. Gözlerimizde bir çok göz yaşından arta kalan nemli izler vardı belki. Her şeye rağmen hayatın ve yaşamın ismini çizmiştik yüzümüzün acılarla dolu hatlarına. Ve olgularımızla yüzleşmek için bir dahaki mart ayını beklemeye hiç de niyetimiz yoktu. Bu halimizin akıl yada bilim yoluyla bir açıklamasını aramıyorduk. Çünkü aşkın bıraktığı hüzünlere dair yaşamların ilim yada akıl yoluyla açıklamaya elverişli olmadığını biliyorduk. Mavi yaşamlarda gizli bakışların seyrinde, evrenin sonsuzluğuna büyüyen asırlık çınarın özgür gölgesine uzanır gibi, ölmeye yada tükenmeye yüz tutan tüm yanlarımızı yeni bir yaşam ateşi sarmıştı. Alışkanlıkların, yüzeysel tutsaklıkların ilkel ve gerçeklikten uzak olan yanını aşk diye sananların tekrarının bir daha olmaması dileğiyle. Olursa böylesi yaşamlar, mutluluğu kısmen hüzünlerimizle soluyarak bu hayatların doku örneklerini incelemeye alıp genlerine baktıktan sonra, bir sonraki hayatlara daha onurlu doğmalarını sağlamak amacıyla, ey hayata ve hüzünlere inananlar gün ışığına çıkın artık.

Devamını Oku
Orhan Demirtaş

Ellerimi gözlerime tente yapıp
Yüzüne baktım
Ne gördüm biliyor musun?
Ne görmedim ki
Bir tutam yıldız
Bir avuç deniz

Devamını Oku
Orhan Demirtaş

Ben, bakışlarımda su oldum
Çorak topraklarda kuruyan dudaklara
Ve nehirler uyandı
Baharın ilk bakire ateşi gibi

Yorgunluğum, sağır bir gecenin yükü

Devamını Oku
Orhan Demirtaş

bir gün
...gelmiş - geçmiş tüm dinlerin eşliğinde
............ağaçlar, kuşlar ve kuru otlar dahil
zenci ya da beyaz
..........hiç bir canlının olmadığı ıssız bir yere
.....................şu seven kalbimi bırakıp gitsem diyorum...

Devamını Oku
Orhan Demirtaş

Ey en güzel kafiyenin ahı olan yar

Ey kelimenin sırrı

Ey cümlenin özü

Devamını Oku
Orhan Demirtaş

sustukça kurudu Mayıs’ta
..................her dem hazin bir elma ağacı,
ikiye bölündü dalında çam kokulu güneş
...............................ve çalındı gözlerimiz
kırıldı tüm bakır kanatlar,
...................sunakta melekler üzgün

Devamını Oku
Orhan Demirtaş

Mademki ölüm var,
.........ömür denen can gülüm
..............................senin kapında solsun

Değil ismim,
..................anam,

Devamını Oku