Sokaktayım.
Elimde kandil, yol karanlık.
Sokak dediğim kamburum bir yol
Görünmez sislerin ardında, sallanan bir kol.
Sırtıma yüklenmiş vakit denilen melun
Güllerimin dikenlerine çiğ düşmüş,
Sevsem nazlı, koparsam kızgın,
Koklasam, yaprak döker.
Karanfillerimin boynu bükük,
Papatyalarım yavru tomurcuk,
Pencerelerimin kıyısı açık.
Ben hayata,
Tam 18 yaşında başladım.
Körpe ümitlerimle hırpalandım,
Avucumda kalmış, közde yüreğim.
Gözlerimin çapaklarıydı bana
Selam olsun boz dağlardan gök dağlara
Gökte kudretiyle yükselen kara kartala
Selam olsun ata yadigarı ana vatana
Yurt izinden gidip al bayrağa sarılanlara
İçimde bir çocuk ağlıyor
Rüyalarımda gördüğüm,
Koşsam belki yakalayacağım
Belki soracağım, gözyaşlarını
Ama ayaklarım, çok yorgun.
Bilakis umutlarımla yarışır gibiler.
Doruklarıma tırmanmış, ceylansın
Ben, avına teslim olan bir avcı.
Öyle güzelsin, öyle heyacanlıyım.
Uçurumlarından düşmüşüm gönlüne
Her yanım ruh-u revan içinde.
Ve bir daha benzemedi zaman;
Gelen günler geçen dünlere.
Sır olsun sırrımdaki silüetin.
Tek vücuttur etimle kemiğim.
Sallanıyor hayalimdeki salıncak
1
İçimde yine bir başkaldırış
Belki de bu geçen zamana aldırış
Rüyalar, uykusuz geceden çalınmış
Elime dokunan ellerin bende kalmış
Soğuk hava, dışarı çıkmış umut denilen çocuk,
Ayaklarında eskilerden kara bir lastik,
Çiğ damlası düşmüş tam burnunun üzerinde,
Toprak; ufalanınca zerre olur.
Alırsın su katarsın, kerpiçten ev olur.
Ateşe bırakırsın yanar, çanak olur.
Güneş görür, bitkilere can olur.
Şehadet edersin, battaniyen olur.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!