Seni yazacaktım hep.
Seni, sizi yazacaktım.
Kan damlardı her seferinde kelimelerimden, kanardı, ben boğulurdum.
Oysaki hep bir kelime idi hep bir söz idi her şeyi var eden.
Yazamadım asırlar oldu. Ne seni ne sizi.
Bırak, hayat dursun
Hisler uçuşsun
Sus, mevsimler konuşsun baharında
Dalga dalga aksın
Kıvrımlı dudak gülümsemesi
Hani bazen, söz biter
Kelimeler tükenir ya
Çıtırdar sessizlik gürültüsü
Bir çift gözüm ol o an
Mekanım olsun
Bir yaşam ki ömür bitiren,
Bir ömür ki gurur yediren,
Ve bir gurur ki sevda tüketen.
Dostluk...
Yıllanmış şarap gibi;
Tadında yıllların izi,
Kokusunda vefa duygusu...
Siluetin belirsiz, nefersiz gözlerimde
Hasretine ayarlı saatlerde
Zaman tanımsız, kalp atışları dakik
Sensiz sokaklarda İstanbul kayıp
Ses yitik sesinden gayrı
Beden anılara, anlara yorgun
Beden yollara, yıllara yorgun
Beden anılara yorgun
Anılar hayal fazlası
Belki son ses, sönük bir nefes
Boşluğun ve yalnızlığın ağır yükü,
Eziyor bedenimi,
Bir ruh üşümesi sanki
Sultan Ahmet At Meydanında
Temmuz akşamının sekizi
Hayat, bir film gibi akıyor
Zaman, durmuş sanki
O an hülyalara dalıyorum
Bayılırım yolcu otobüslerine
Envai İstanbul kokar,
İtiş kakış alası sabah ve akşamları
Her dem atışır vicdan ve cüzdan
İstanbul’da modernlik maya tutmaz diyenlere inat
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!