Örgülü Terazi / Dön Döne Döne

Nurten Boz Hürel
132

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Örgülü Terazi / Dön Döne Döne

tozlu topraklı yollardan geçtik
engebeli vadilerden, çimen kokan yaylalardan
ve şiddetli sarsıntılardan
'vazgeçmedik'

umut ettik
bir kase şurupta
bir lokma aşta 'şükrettik'
ve erdem,' karşımızdakine güvenmek' dedik
boyun eğmedik, hoşgörü bekledik

' ördük terazinin her kefesini hoşluklarla'

çıldırtan iç konuşmalarımız, usumuzun bir köşesine saklandı
yüreğimizi avcumuzun içine aldık
ve sevgiyle harmanladık

seslendik
dirhem dirhem ses verdi önce
akordunu kendimiz yapmak için gayret gösterdik

ve kan ter içinde halay çektik
gittiğimiz her yer bizimdi
.../ heybetimizden bölündü de yinede of demedi dağlar /
ayırmadı bizi anamızdan
ayrılmadı Adem ocağı toprağımızdan

yüzyıllara dizdik kaderimizi
meridyenlere astık
parallelleri keşfettik
biz çizmedik
çizginin üzerinde yürümeye çalıştık

aynıydık bazen
onunda eli kolu vardı
bununda dili damağı
birinin bindallıydı elbisesi
öbürünün biçilmemiş henüz giysisi

/ olduğu gibi sevdik /

göğsümüzde inanç
gönlümüzde hoşgörü vardı

oyduk tüm tepeleri
temizledik bacaları
'konduk'
üçgenin en tepesine
sular bastı ovaları
kurtardık yuvamızı

' uçtuk'
kanat takıp deryaya
tüm galaksiler önümüzdeydi
keşfettik

avuç açtık yüce divana
yere düşen kudret helvası bizimdi

'gezdik'
hep beraber olmasada gezdik
'nice gönüller yaptık'
/ nice Mecnunlar sevdik sen diye/
/ nice Aslılar bizim canımızdı /

'gördük'
kim kimin nesi
onun gördüğü benim evimdi
benim yediğim onun dalından bir nar

/ doyduk doymasına da /

hissettik yoksulun yırtık giysisini, yamadık
bazen uydu, bazen uymadı rengi

'hoştuk'
bir hoştuk
dünyaya düştüğümüzden beri

/ Mevlana misali; 'hamdık, piştik, yandık' / diyebilseydik

eğildik, büküldük
binbir şekle girdik

'döndük'
biz döndükçe dünya döndü
döne döne yoğrulduk

etten kemiktendik
ulvi duygularla dua ettik
sayısız dillerde

kemale erdik
ermiş gibi rüyaya yattık

'el bilmedik'
gel dedik, gel deli divane
'dön döne döne'

deli ırmak gibi coştuk
biz aktıkça ters yöne
dön dedi bir gönül, dön sende

gönüller bulduk hoş sohbet, konuştuk
çaktıkça şimşekler
yağmurlar yağdırdık
insan gibi ağladık, ağladık

kapılarında yattık
' ey bir gönül yapan aç kapını, aç da gör'

ve hey her evrede bir başka hayat bulan
anaç kuşlar gibi saklar mısın yuvanda yavrunu
ki büyüdükçe adımları
doydukça yüreği
ve eskittikçe çarıklarını
kaç yürek kazanır o bilir misin

sayar mısın nimetlerini
ağart saçlarını
kul köle ol yetime
kuşlarla dost
meleklerle yoldaş ol
hoş gör
dön sende dön
dön deli divane

sar yaralarını mert insan
sar her kimsen
gerçek bir
silahın dil

tatlı tatlı
kıvrım kıvrım kıvrıl

/ ak bildiğin kara, kara bildiğin ak olabilir /

sen siyah
sen kızıl
ve sarı tenlim
dök içindeki hazineyi
inci, mercan, yakut, elmas ve diğerleri
bak nasıl parlıyorlar
' çok değerli'

oysa inan benim tek bildiğim
yüzyıllardır tek hazinem 'dilim'.
hoş gör
dön sende
dön deli divane,
dön döne döne.

Nurten Boz Hürel
Kayıt Tarihi : 26.2.2008 20:00:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


bu şiir Ümraniye Belediyesinin Mevlana konulu şiir yarışmasında 'ilk yüz şiire' girmiştir ve Dön Kendine adlı kitaba alınmıştır.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Doğa Deniz
    Doğa Deniz


    Örgülü Terazi / Dön Döne Döne

    tozlu topraklı yollardan geçtik
    engebeli vadilerden, çimen kokan yaylalardan
    ve şiddetli sarsıntılardan
    'vazgeçmedik'

    umut ettik
    bir kâse şurupta
    bir lokma aşta 'şükrettik'
    ve erdem,' karşımızdakine güvenmek' dedik
    boyun eğmedik, hoşgörü bekledik

    ' ördük terazinin her kefesini hoşluklarla'

    çıldırtan iç konuşmalarımız, usumuzun bir köşesine saklandı
    yüreğimizi avcumuzun içine aldık
    ve sevgiyle harmanladık

    seslendik
    dirhem dirhem ses verdi önce
    akordunu kendimiz yapmak için gayret gösterdik

    ve kan ter içinde halay çektik
    gittiğimiz her yer bizimdi
    / heybetimizden bölündü de yinede of demedi dağlar /
    ayırmadı bizi anamızdan
    ayrılmadı Adem ocağı toprağımızdan

    yüzyıllara dizdik kaderimizi
    meridyenlere astık
    parallelleri keşfettik
    biz çizmedik
    çizginin üzerinde yürümeye çalıştık

    aynıydık bazen
    onunda eli kolu vardı
    bununda dili damağı
    birinin bindallıydı elbisesi
    öbürünün biçilmemiş henüz giysisi

    / olduğu gibi sevdik /

    göğsümüzde inanç
    gönlümüzde hoşgörü vardı

    oyduk tüm tepeleri
    temizledik bacaları
    'konduk'
    üçgenin en tepesine
    sular bastı ovaları
    kurtardık yuvamızı

    ' uçtuk'
    kanat takıp deryaya
    tüm galaksiler önümüzdeydi
    keşfettik

    avuç açtık yüce divana
    yere düşen kudret helvası bizimdi

    'gezdik'
    hep beraber olmasada gezdik
    'nice gönüller yaptık'
    / nice Mecnunlar sevdik sen diye/
    / nice Aslılar bizim canımızdı /

    'gördük'
    kim kimin nesi
    onun gördüğü benim evimdi
    benim yediğim onun dalından bir nar

    / doyduk doymasına da /

    hissettik yoksulun yırtık giysisini, yamadık
    bazen uydu, bazen uymadı rengi

    'hoştuk'
    bir hoştuk
    dünyaya düştüğümüzden beri

    / Mevlâna misali; 'hamdık, piştik, yandık' / diyebilseydik

    eğildik, büküldük
    binbir şekle girdik

    'döndük'
    biz döndükçe dünya döndü
    döne döne yoğrulduk

    etten kemiktendik
    ulvi duygularla dua ettik
    sayısız dillerde

    kemâle erdik
    ermiş gibi rüyaya yattık

    'el bilmedik'
    gel dedik, gel deli divane
    'dön döne döne'

    deli ırmak gibi coştuk
    biz aktıkça ters yöne
    dön dedi bir gönül, dön sende

    gönüller bulduk hoş sohbet, konuştuk
    çaktıkça şimşekler
    yağmurlar yağdırdık
    insan gibi ağladık, ağladık

    kapılarında yattık
    ' ey bir gönül yapan aç kapını, aç da gör'

    ve hey her evrede bir başka hayat bulan
    anaç kuşlar gibi saklar mısın yuvanda yavrunu
    ki büyüdükçe adımları
    doydukça yüreği
    ve eskittikçe çarıklarını
    kaç yürek kazanır o bilir misin

    sayar mısın nimetlerini
    ağart saçlarını
    kul köle ol yetime
    kuşlarla dost
    meleklerle yoldaş ol
    hoş gör
    dön sende dön
    dön deli divane

    sar yaralarını mert insan
    sar her kimsen
    gerçek bir
    silahın dil

    tatlı tatlı
    kıvrım kıvrım kıvrıl

    / ak bildiğin kara, kara bildiğin ak olabilir /

    sen siyah
    sen kızıl
    ve sarı tenlim
    dök içindeki hazineyi
    inci, mercan, yakut, elmas ve diğerleri
    bak nasıl parlıyorlar
    ' çok değerli'

    oysa inan benim tek bildiğim
    yüzyıllardır tek hazinem 'dilim'.
    hoş gör
    dön sende
    dön deli divane,
    dön döne döne.

    Nurten Boz Hürel

    **********
    Ressamım Nurtenim :)
    Canım benim ya.. harika bir şiir buldum .. Ah kafa ne zamandır uğramıyorum sitem etme unutmadım .. ama bunu çok beğendim çok çok güzel daha sık uğrayacağım söz senin şiirlerinin de tadı bir başka oluyormuş ya .. sana özgü sana özel ve mükemmel .. eh ressam tuvalini biz hayallerde
    kurarız sen tüm gün tuval başında sende tuvale resim yerine şiir yazıyon sanırım artık:))
    Kutluyorum canım yüreğine emeğine sağlık ..
    tam puan ve antolojim ..
    Gruba götürebilrim sanırım .. sabah sabah Kardelenler ne der bakalım ..
    eh zeyno ve ahıskalıyı tahmin ediyoz da :))

    Cevap Yaz
  • Esra Kaya
    Esra Kaya

    canımm ya yarışma şiirlerinde farketim bu şiiri birde ne göreyim arkadaşımın imzası hem sevindim hem bayıldım ellerine yüreğine sağlık başarılar diliyorum nefis bir şiir...
    sevgilerimle

    Cevap Yaz
  • Mehmet Ali Şengül
    Mehmet Ali Şengül

    dön deli divane
    dön döne döne.

    bence Allahın büyük hazinesi akıl ve dil. bir kuşun ihtiyacı olan kanat gibi, hele edepli bir dil büyük hazine gönülleri feth eder,illada edep,illada edep.Tebrikler güzel dizeler.dili hazinen kemal sıfatına mazhar olsun.kalemin güçlü, gönlün hoş olsun.selamlar.

    Cevap Yaz
  • Selahattin Yetgin
    Selahattin Yetgin

    oysa inan benim tek bildiğim
    yüzyıllardır tek hazinem 'dilim'.
    hoş gör
    dön sende
    dön deli divane,
    dön döne döne.
    .....................
    Tebriklerimle Nurten hanım.

    Cevap Yaz
  • Metin Topçu
    Metin Topçu

    tarihi,mistik,kültürel ve sanatsal bütün öğelerin bu kadar güzel bir sıralama ile dizelerde yer bulması yoğun bir uğraş ve güçlü bir bilgi,yürek ister...Bu kabil şiirlerin incenelmesi ve üzerinde söz söylenmeside sorumluluk gerektirir...ama ne antoloji nede bulunduğumuz guruplar maalesef yüzeysel klişe sözlerle yorumsu bakışlarla es geçiyor böyle eserlere ve üzülüyorum...Aslında düzeyi belli insanların ,yazar çizerlerin bir arada olduğı elit diyeyim bir çekim merkezinde bir arada olması gerekir diye düşünüyorum...
    BAzen hiç bir şey yazmayayım diyorum ama dayanamıyorum....
    100 üzerinde yorum alan nice şiircikler...gereçkeçi mi?...değerni bulmayan güzrellikler başıma aprılara sepep oluyor...
    yoksa bizde hak ediyor muyuz ne.?...
    sevgilerimle....

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (13)

Nurten Boz Hürel