Enkaz, bir moloz yığını değildir
En sevdiğin aktörün
Resimlerinin asılı olduğu duvarın
Altında kalmaktır
Aylarca para biriktirip aldığın
Kitaplığın garanti belgesinde,
“3’ü 2 geçe uçup
Ölümünüze sebebiyet verebilir” yazmaz
Ya da kimse gardırobunu,
Yaşam üçgeni oluşturup
Bir kahramana dönüşmesi için almaz
Ev eşyaları,
Malzemeden çalınmış evlerin
Üçüncü dereceden edilgen katilleri
Ve
Hayat kurtarıcılarıdır
Malzemeden çalmak…
Bir anneden çocuğunu,
Bir ömürden hatıralarını,
Bir aileden çatısını,
Bir yürekten sevdiğini,
Umutlarını, geleceğini,
Hayattan bir canı çalmak…
-ki buradaki ‘bir’ler, belgisiz sıfattır
Gerçek sayıları yazmaya
Kalem elvermediği için-
Eksik demir
Bünyede solgunluk ve çarpıntı,
Binada can kaybı yapar
Malzemeden çalmak…
On binlerce insanın hayatını çalmak
-ki bir insanın hayatını çalmak için,
Onu illa öldürmeniz gerekmez-
Enkaz, bir moloz yığını değildir
Rüyasında uçtuğunu gören bir çocuk,
Az önce içilmiş iki fincan kakao,
Yarın için yapılan planlar,
‘Sabah özür dilerim’ diyen sabırsız bir dost,
Balkondan denizi izleyen bir uykusuz,
Yatmadan önce edilen sohbetler,
Buzdolabına asılmış alışveriş listesidir
Uzaklarda başlayan uğultu
Ve “ne oluyor? ” sorusunun ardından
Ölmektir
Ev oradan oraya savrulurken
Yandaki odaya ulaşmanın,
Dünyanın öbür ucuna gitmekten
Daha zor olduğu
Bir cehennemdir
Enkaz, bir moloz yığını değildir
Bir hayat yığınıdır
Bir ölüm yığınıdır
En sevdiğin insanla birlikte
Onun fotoğraflarını,
Giysilerini,
Sana hediye ettiği müzik kutusunu da,
Yokluğunu yaşayacağın
Dört duvarla birlikte
Kaybettiğin fırtınadır
Hapsolduğun karanlıkta
Delirmemek için konuşurken,
Artık sorularına cevap gelmediğini
Anladığın andır
Enkaz, bir moloz yığını değildir
Dünün kahkahaları,
Sahibini ve kolunu kaybetmiş oyuncak bir bebek,
Zar 3:02 geldiği için,
En baştan başlaması gereken hayatlardır
Enkaz kaldırıldıktan,
Hatta yerine başka binalar yapıldıktan sonra bile
Her yanından geçtiğinde
Eski balkonunu, saksılarını,
Rüzgarda salınan perdelerini,
Pencereden yolunu bekleyenleri
Görmeye devam ettiğin,
Başka bir boyuttur
Ki o boyutta bile ev
Kırk beş saniye sonra yıkılacak,
Tekrar yıkılacak,
Tekrar yıkılacaktır
Malzemeden çalmak…
Hayalleri,
Hatıraları,
Çocukluğumu çalmak…
Enkaz, bir moloz yığını değildir
Etrafa saçılmış her taşın üzerinde
Kaçınılmazın yazdığı,
Saatlerin üçü iki gecede durduğu
Bir cinayet alanıdır
Ruhunu kıpırdatamadan hapsolduğun,
Çökmüş hayatının enkazı arasından
“Orada kimse var mı? ” dediğinde,
Uzaklaşan ayak izlerinde
Cevabı okuduğun yerdir:
Orada kimse yok…
Kayıt Tarihi : 15.8.2011 18:34:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Hanzade Servi](https://www.antoloji.com/i/siir/2011/08/15/orada-kimse-yok.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!