güneş küçük sanılır uzaktan bakılınca
göz dayanmaz amma
çıplak gözle bakıldı mı
insan anlar onun gerçeğini
rüyada görsen onu
onun nurdan bakışlarını
bu mutluluk
sana yeter ömür boyu
o yaratılmışların en iyisi
en güzeli
en hayırlısı
tüm peygamberlerin gösterdiği mucizeler
ondandı
onun nurundandı
onun habercisi
onun öncü ışıklarıydı
çünkü o erdemlik güneşi
diğer peygamberlerse yıldızlarıydı
o yıldızlar ki
güneşten aldıklarıyla
aydınlatırlar karanlıkları
gel gör ki
Rabbim ona neler verdi
onu nasıl süsledi
ahlakını güzellikle sardı
müjdeyle, güler yüzlülükle
benek benek noktaladı
onun gerçeğine ermekte
cümle alem aciz kaldı
uzak aciz kaldı
yakın aciz kaldı
acz çepçevre sardı dört bir yanı
çölde veda etmek zorunda kaldı
ve yolculuğuna kimsesiz devam etti
yarım kalmış vedanın
bu solgun kumlara
bu yorgun tepelere
ve varlığın kemaline durarak erişen
bu sabırlı taşlara nasıl bir özlem
nasıl bir eksiklik
nasıl bir yitiklik duygusu yansıttığını
düşünmedi o ana dek
umut da bırakmıştı bu veda geriye
yeniden dirilişe dek
çölün bağrında vakti bekleyecek
toprağa kavuştu
kendini güvenli bir bağıra emanet etti
çöl, efendimizin gözyaşlarıyla ıslandı
susuzluk çekmedi pek
gelin
tarihten çok iyi bildiğimiz
o hira sahnesini çekip alalım
bir anda her şey sütliman olur
ne savaşlar
ne çekemezlikler
ne kan dökmeler
ne işkenceler kalır
muhammed (s.a.v)
en fazla hira mağarasında
kendi kabuğuna çekilen
bir münzevi yetim olarak anılır
belki anılmaz bile
dağlar parçalayan
gökler çatlatan
ağır yükü taşımadan yaşar
vakte isyanını
olan bitene itirazını
bireysel olarak yaşar
en fazla
Muhammd’in (s.a.v) hayatı
söz'ün selameti
vahyin duruluğu hatırına akar
susamışların hepsi
beklenen şafağın ışığı
kur'an'ın nuru
o'nun dudağından bize dokunması içindi
varsayalım ki
muhammed’in (s.a.v) dizi dibindeyiz
o'nun ağzından çıkacak her ses
bizim için kurtuluş adresi
teselli pınarı
uyarı belgesi…
o konuştukça kalplerimiz
bir o yana
bir bu yana salınır
kah cennet müjdesi
kah hiçlik korkusu
kah altından nehirlerin aktığı
has bahçelerin serin huzuru
kah denizlerin buharlaştığı
göklerin çatladığı
kızılca kıyamet dehşeti
sözün rüzgarına açık bir haldeyiz
o'nun ağzından çıkanların
bize ses
bize söz diye
ulaşanların en değerlisi
o'nun da işaretiyle
vahyin ta kendisi
dilimize taşırdığımız sözler
o'nun ağzından çıkmadı mı
onlar da bir nevi söz değil mi
Allah'ın(c.c) 'ayet' olarak bize indirdikleri
muhammed’in (s.a.v) dudağına emanet ettiği
cümleler değil mi
redfer
Kayıt Tarihi : 4.12.2024 01:51:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!