Yorgun bir günün sonunda bir dostla ıslatılacak birkaç kelimeye ihtiyaç duyulan bir andı. Teknolojinin tam anlamıyla kullanıldığı bir haberleşme sürecinden sonra görüştüm o değerli dostla. İçerideki birilerini de görmeye gidince işte tam o anda ... Onu gördüm!
Gözlüklerin takmıştı! Hala bu gözlüklere rağmen benim sevgimi göremeyecek kadar kördü. Bu yüzünden net bir şekilde anlaşılıyordu. Dosta bir soru sordum. On puan değerinde ve uzmanlık sertifikası hediyeli! Ve o da bu soruya verilebilecek tek doğru cevabı verdi ve ona bakmak için tuvalete gitti.
Onu görmüştüm. İçimden ne ağlamak ne de yanına gidip ona merhaba demek geçmiyordu. Tabi bunlarla beraber ona sarılmak da, ona o bir zamanlar duyduğum belki hala duyup da dinlemediğim büyük aşkımı haykırmak da... Yanında bir kız vardı. Yüzünde hayatın ona karşı ne ondurur ne de öldürür bir tavırda olduğu anlaşılıyordu.
Bir takım bilgilere göre ayrılmışlardı. Ancak bir zamanların o hukuk fakültesine karşı duran hakim tepeden gönderilen telekslerle iş bir şeklilde çözülmüştü ne yazık ki! Yani ben şu anda onun için 3. belki 4. en iyi plandım.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta